Translation of "Ekstra" in English

0.006 sec.

Examples of using "Ekstra" in a sentence and their english translations:

O ekstra.

That's extra.

- Bize ekstra oda gerekebilir.
- Bizim ekstra odaya ihtiyacımız olabilir.

We might need the extra room.

- Ekstra bagaj ücreti nedir?
- Ekstra bagaj için ücret nedir?

What is the charge for extra luggage?

Süreklilik ekstra bir maliyettir.

A permanent is extra.

Hiç ekstra paramız yok.

- We have no spare money.
- We have no extra money.
- We don't have any extra money.

Bizim ekstra paramız yok.

We have no extra money.

Kalıcılık ekstra bir maliyettir.

A permanent costs extra.

Herkes ekstra dikkatli olmalı

Everyone should be extra careful.

Bugün ekstra dikkatli olalım.

Let's be extra careful today.

Ekstra masraf var mı?

Is there any extra charge?

Ekstra tedbirli olmak istiyoruz.

We want to be extra cautious.

Ekstra battaniye ister misin?

Do you want an extra blanket?

Ekstra bir yastığa ihtiyacım var.

I need an extra pillow.

Onların ekstra yardıma ihtiyacı var.

They require extra help.

İstiyorsanız ekstra yatak odasında kalabilirsiniz.

You can stay in the extra bedroom if you want.

Ekstra ödemeleri için onları zorlamıyorum.

I'm not forcing them to pay extra.

Ekstra bir battaniyeye ihtiyacım var.

I need an extra blanket.

Ekstra bozuk paranı nereye koyarsın?

Where do you put your extra change?

Ekstra bir odan var mı?

Do you have an extra room?

Ekstra yetenekli insanlara ihtiyacımız var.

We need additional talented people.

Bana ekstra bir battaniye alın.

Get me an extra blanket.

Hiç ekstra biletin var mı?

Do you have any extra tickets?

Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.

The body converts extra calories into fat.

Sadece ekstra dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.

I just think we need to be extra careful.

Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.

You need to pay extra for the batteries.

Şu anda biraz ekstra zamanım var.

I've got a little extra time right now.

Senin için ekstra bir sandviç yaptım.

I made an extra sandwich for you.

Yakında ekstra bir sınıfımız olacak, çocuklar!

We're going to have an extra class soon, guys!

Biraz ekstra para kazanmak ister misin?

Would you like to earn some extra money?

Planımızın bir sürü ekstra avantajları var.

Our plan has lots of additional advantages.

Ne kadar ekstra ödemek zorunda kalacağız.

How much extra will we have to pay?

Biraz ekstra zaman yardımcı olur mu?

Would a little extra time help?

Onun etrafında ekstra dikkatli olmak zorundasın.

You have to be extra careful around him.

Tom'un etrafında ekstra dikkatli olmak zorundasın.

- You have to be extra careful around Tom.
- You need to be extra careful around Tom.

Tom'un etrafında ekstra dikkatli olman gerekiyor.

You need to be extra careful around Tom.

Tom ekstra yiyecekle ne yapacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what to do with the extra food.

Kahvaltı için ekstra bir ücret var.

There's an extra charge for breakfast.

Ekstra yardım olmadan bunu yapabileceğimizi sanıyorum.

I think we can do this without any extra help.

Ekstra birkaç gün Boston'da kalmak istiyordum.

I wanted to stay in Boston a couple of extra days.

Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.

They decided to leave extra food behind.

- Tom ekstra peynirli bir biberli pizza ısmarladı.
- Tom ekstra peynirli bir biberli pizza sipariş etti.

Tom ordered a pepperoni pizza with extra cheese.

Artık ekstra her vücudun sıcaklığı hoş karşılanıyor.

Now, any extra body warmth is welcome.

Ekstra bir sorun vardı: araba onun değildi.

There was an extra problem: the car wasn't his.

Ekstra odamı kiralamak isteyen birini düşünebiliyor musunuz?

Can you think of anyone who would want to rent my extra room?

Allah aşkına onlar ekstra denizcileri nereden bulacak?

Where the hell are they going to find extra sailors from?

Tom'un satmak istediği üç ekstra bileti var.

Tom has three extra tickets he wants to sell.

Birkaç ekstra gün Bostonda kalmaya karar verdim.

I decided to stay a couple extra days in Boston.

Patates kızartmam için ekstra tuz rica ettim.

I requested extra salt on my french fries.

Hiç ekstra küçüklükte koşu gömleğiniz var mı?

Do you have any race shirts in extra small?

Yönetici ekstra tatil hakkında bir genelge çıkardı.

The manager put up a notice about the extra holiday.

Size ödünç verebileceğim ekstra bir şemsiyem var.

I have an extra umbrella I could lend you.

Tom ekstra büyük bir pizza sipariş etti.

Tom ordered an extra large pizza.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği

access and help to choose future topics.

Bu iş onu ayda ekstra 60.000 yen getiriyor.

That job brings him in an extra 60,000 yen a month.

Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.

It's a way to make a little extra on the side.

Tom'un ödünç alabileceği ekstra bir tanemiz var mı?

Do we have an extra one that Tom can borrow?

Vagonda birkaç araç ve birkaç ekstra silah vardı.

In the wagon were a few tools and some extra guns.

Neden bilgisayarımın korunması için ekstra para ödemek zorundayım?

Why do I have to pay extra for protection for my computer?

Ne yazık ki anne foklar tarafından bu ekstra mesafeye

Unfortunately, the calories expended by the mother seals

Gelirine uygun bir şekilde yaşamak için ekstra giderleri kısmalısın.

You must cut down on extra expenses in order to live within your means.

O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.

I did some extra credit work in order to pass that class.

Bundan sonra onun etrafında ekstra dikkatli olmak zorunda olacağım.

I'll have to be extra careful around her from now on.

Raporu bitirmesi için Tom'a ekstra bir gün vermek istedim.

I wanted to give Tom an extra day to finish the report.

DVD'nin kesilmemiş versiyonu sadece bir tane ekstra sahne içeriyordu.

The uncut version of the DVD only included one extra scene.

Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.

Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.

Tom yaklaşan testi gözden geçirmek için biraz ekstra zaman kullanabilirdi.

Tom could use a little extra time to review for the upcoming test.

Onlar sana geç saatlere kadar çalışmak için ekstra para ödüyorlar mı?

Are they paying you extra to work late?

Tatilimiz o kadar eğlenceliydi ki ekstra bir hafta kalmaya karar verdik.

Our vacation was so much fun that we decided to stay an extra week.

El altında ekstra birkaç bataryaya sahip olmak asla kötü bir fikir değil.

Having a few extra batteries handy is never a bad idea.

Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.

- Bunu yaptığımız için ek ücret alacağız.
- Bunu yaptığımız için bize ekstra para ödenecek.

We'll get paid extra for doing that.

- Onun için fazladan bir masraf olacak mı?
- Onun için ekstra bir ücret olacak mı?

Will there be an extra charge for that?

Sınav notları düşük olan öğrenciler okuldan sonra ekstra ders almak için tekrar gelmek zorunda kaldılar.

The students whose test grades were low had to come back after school for an extra lesson.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği ve düzenli güncellemeler için bizi Facebook, Instagram veya Twitter'da da takip edebilirsiniz .

and regular updates.

- Bu gece soğuk olması muhtemel, bu yüzden ekstra bir battaniyeye ihtiyacın var.
- Muhtemelen bu gece soğuk olacak, bu yüzden fazladan bir battaniyeye ihtiyacın olabilir.

It's likely to get cold tonight, so you may need an extra blanket.