Translation of "Duymuştu" in English

Arkadaşının ölmekte olduğunu duymuştu.

He had heard that his friend was dying.

O bazı başka hikayeler duymuştu.

He had heard some other stories.

Domuzcukları duymuştu, cümleyi doğru anlamıştı, sadece ne anlama geldiğini

He’d heard about the piggies, he’d got the phrase right, he just didn’t understand

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

He had heard wonderful stories about cities of gold with silver trees.

Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.

Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.

Savaşın başladığını duymuştu fakat savaş babası askere alınıncaya kadar anlaşılmadı.

He had heard that war had started, but it didn't sink in for a long time until his father was drafted into the army.