Translation of "Altın" in English

0.008 sec.

Examples of using "Altın" in a sentence and their english translations:

Bu altın.

This is gold.

Altın değerindesin.

You're worth gold.

Altın aramaya gitti.

He went in search of gold.

O gerçek altın.

That's real gold.

Bu altın benim.

This gold is mine.

Altın kural nedir?

What's the golden rule?

Saatim altın kaplamadır.

My watch is gold-plated.

Kim altın kazanacak?

- Who will win the gold?
- Who will win the gold medal?

Altın kralın kralıdır.

Gold is the king of kings.

Altın yumurtayı yakala.

Grab the golden egg.

Hiç altın yok.

There's no gold.

Altın orada keşfedildi.

Gold was discovered there.

Altın Kaliforniya'da keşfedildi.

Gold had been discovered in California.

Bu altın değil.

- It's not gold.
- It isn't gold.

Altın ucuz değil.

Gold isn't cheap.

Altın dokunuşu vardı!

He had the golden touch!

Altın Şafakçı mısın?

Are you a Golden Dawn supporter?

- Altın demirden daha ağırdır.
- Altın, demirden daha ağırdır.

- Gold is heavier than iron.
- Gold's heavier than iron.

- Kızın altın saçı var.
- Kızın altın rengi saçları var.
- Kızın altın rengi saçı var.

The girl has golden hair.

- O, yarışmada altın kazandı.
- O, yarışmada altın madalya kazandı.

He won gold in the competition.

Altın bir üçgen var

there is a golden triangle

Çoğunuz altın taçlar giyiyorsunuz -

Most of you wear golden crowns –

Altın bir para var.

There is a gold coin.

Altın gümüşten daha ağırdır.

Gold is heavier than silver.

Altın fiyatının yükseleceği kesin.

It is certain that the price of gold will go up.

Hepimiz altın aramaya gittik.

We all went in search of gold.

Bu saf altın mı?

- Is it fine gold?
- Is that pure gold?

Ben altın madalya kazandım.

I won the gold medal.

Göğüs altın paralar içeriyordu.

The chest contained gold coins.

Bu gerçek altın mı?

Is this real gold?

Bu bir altın madeni.

This is a gold mine.

Yeşil ormanlarda altın vardır.

There is gold in green forests.

Altın metallerin en değerlisidir.

Gold is the most valuable of the metals.

O saf altın mı?

Is that pure gold?

Babam altın gibi adamdır.

My dad is a darling of a man.

Altın bir fırsatı kaçırdım.

I missed a golden opportunity.

Altın demirden daha kıymetlidir.

Gold is more precious than iron.

O altın av köpeğidir.

It's a golden retriever.

Kim altın madalya kazanacak?

Who will win the gold medal?

Ben altın haçı görüyorum.

I see the golden cross.

O altın madalya aldı.

She took the gold medal.

Güneş altın gibi parlıyordu.

- The sun was shining like gold.
- The sun shone like gold.

Sen altın kadar iyisin.

You are as good as gold.

Altın kurşundan daha pahalıdır.

Gold is more expensive than lead.

Mary altın küpelerini taktı.

Mary put on her gold earrings.

İşte altın bir sikke.

Here's a gold coin.

Altın bulmak kolay değildi.

It was not easy to find gold.

O altın kadar iyi.

He is as good as gold.

Onlar altın kadar iyi.

They are as good as gold.

Benim sözlerim altın değerindedir.

My words are golden.

Mary altın madalya kazandı.

Mary won the gold medal.

Altın daha da yükseliyor.

Gold is going higher.

Altın bu alanda çıkarılır.

Gold is mined in this area.

Altın gümüşten daha değerlidir.

Gold is more valuable than silver.

Tom bir altın arayıcısıdır.

Tom is a gold prospector.

Bu altın bir fırsat.

- It's a remarkable opportunity.
- It's a wonderful opportunity.

Altın yumurtlayan tavuğu öldürmek.

Kill the goose that lays the golden eggs.

Altın demirden daha değerlidir.

Gold is more valuable than iron.

- Altın madalyayı kimin kazanacağını düşünüyorsun?
- Sence altın madalyayı kim kazanır?

Who do you think will win the gold medal?

Günümüz elmas veya altın madencileri.

hoping to help make them shine.

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

In fact, she's a desert golden mole.

Bu muhtemelen  altın aranan dönemlerden.

This is probably, actually from the gold-panning era.

Burada çok fazla altın aranmış.

They did quite a lot of gold panning around here.

Altın sudan çok daha ağırdır.

Gold is far heavier than water.

Altın ince plakalar halinde dövüldü.

The gold was beaten into thin plates.

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

The price of gold fluctuates daily.

Bir tane külçe altın çalmıştık.

We had a bar of gold stolen.

Onun kazandığı ilk altın madalyaydı.

It was the first gold medal that she had won.

Bir keresinde altın madalya aldı.

He's been awarded a gold medal once.

Altın her şeyi satın alamaz.

- Gold will not buy everything.
- Gold can't buy everything.

Senin saçın altın gibi parlıyor.

Your hair shines like gold.

Altın silahlar seni kurşunlardan korumaz.

Golden guns don't protect you from bullets.

Ona bir altın saat verdim.

I gave him a gold watch.

O altın bir madalya kazandı.

He won a gold medal.

İnsnlar altın için demirle savaştılar.

Men fight with iron for gold.

Avustralya'ya altın bulmak arzusuyla gittiler.

They went out to Australia seeking gold.

Babamın altın bir kalbi var.

My father has a heart of gold.

Bu proje altın bir külçedir.

This project is a gold nugget.

O altın yüzük anneme aitti.

That gold ring belonged to my mother.

Altın herhangi bir kaleyi fethedebilir.

Gold can conquer any fortress.

Her parlayan şey altın değildir.

- All that glitters is not gold.
- All that glitters isn't gold.

Altın, demirden daha fazla çeker.

Gold weighs more than iron.

Altın çok pahalı bir metaldir.

Gold is a very expensive metal.

Lucullus'un birçok altın kasesi vardı.

Lucullo had many golden cups.