Translation of "Gümüş" in English

0.010 sec.

Examples of using "Gümüş" in a sentence and their english translations:

Gümüş paralar...

Silver coins...

Bu gümüş değil.

This isn't silver.

Gümüş masanın üstünde.

The silver is on the table.

Onlar gümüş madalya kazandı.

They won the silver medal.

Ben gümüş takılarımı takıyorum.

I am wearing my silver jewelry.

O gümüş madalya kazandı.

She won a silver medal.

Birkaç gümüş param var.

I have several silver coins.

Bu gerçek gümüş mü?

Is this real silver?

Gümüş tilkiler nasıl hissederler?

How are the silver foxes feeling?

Bu bir gümüş sikkedir.

This is a silver coin.

Mary gümüş yüzük takıyor.

Mary is wearing a silver ring.

Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

Let's shackle your feet with silver fetters.

Bu saf gümüş mü?

Is this sterling silver?

Hiç gümüş mermi yok.

There's no silver bullet.

Ben gümüş kolye bakıyorum.

I'm looking for a silver necklace.

Ama bize gümüş paralar verdiler.

But they gave us silver coins.

O gümüş bir madalya kazandı.

He won a silver medal.

Onun saçı gümüş rengine döndü.

- His hair has turned grey.
- His hair has turned silver.

Kaç tane gümüş tilkin var?

How many silver foxes do you have?

Tom'un saçı tüm gümüş rengi.

Tom's hair is all silver.

Gümüş toplar kırmızı topun etrafında.

The silver balls are around the red ball.

Vampir bir gümüş kurşunla vuruldu.

The vampire was shot with a silver bullet.

Mary gümüş madalyonu boynuna taktı.

Mary put the silver locket around her neck.

Sami gümüş bir kaşıkla doğdu.

Sami was born with a silver spoon.

Gümüş bir kolye almak istiyorum.

I want to buy a silver necklace.

Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.

I prefer silver rings to gold ones.

Nikel, sert, gümüş beyazı bir metaldır.

Nickel is a hard, silver-white metal.

Özgürlük gümüş ve altından daha değerlidir.

Freedom weighs more than silver and gold.

Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.

If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.

Gümüş klorür tamamen suda çözünür değil.

Silver chloride is not completely water-soluble.

Laboratuvar önlüğündeki leke gümüş nitrat yüzünden.

The stain on the lab coat is due to silver nitrate.

Kraliçe muhteşem bir gümüş elbise giyiyordu.

The queen was wearing a magnificent silver dress.

O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.

She was born with a silver spoon in her mouth.

Bu süslü gümüş tabak, benim favorim!

That ornate silver platter is my favorite!

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

Silver costs less than gold.

- Yemeğim için gümüş çatal bıçak takımı alabilir miyim?
- Yemeğim için gümüş çatal alabilir miyim?

Can I have silverware for my meal?

Bakır ve gümüş her ikisi de metaldir.

Copper and silver are both metals.

Temiz gümüş sofra takımımız yok gibi görünüyordu.

It looks like we have no clean silverware.

O, eylemleri için bir gümüş madalya sahibidir.

He has a silver medal for his actions.

Kraliçe çok güzel bir gümüş elbise giydi.

The queen wore a very beautiful silver dress.

Tom gümüş bir bıçakla vampire karşı koydu.

Tom confronted the vampire with a silver knife.

Mary kalp şeklinde bir gümüş madalyon taktı.

Mary wore a silver locket in the shape of a heart.

Bu gümüş set nesiller boyu benim ailemde.

This silverware set has been in my family for generations.

Onlar altın ve gümüş ticareti yapmak istiyordu.

They wanted to deal in gold and silver.

Tom ve Mary sadece gümüş yıldönümlerini kutlamıştı.

Tom and Mary just celebrated their silver anniversary.

Tom boynunun etrafına gümüş bir zincir taktı.

Tom wore a silver chain around his neck.

Peynir sabah altın, öğleden gümüş, akşam kurşundur.

Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.

"Atom numarası 47 olan element hangisidir?" "Gümüş."

"What is the element with the atomic number 47?" "Silver."

Gümüş sırtlı gorilleri görmek için izin aldım.

I obtained a permit to see the silverback gorillas.

Evlerin üzerinde asılı duran gümüş bir disk görmüştük.

and we saw a featureless silver disc hovering over the houses.

Ona kafası kadar büyük gümüş bir parça verdi.

He gave him a lump of silver as big as his head.

Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.

The man turned permanently blue after he drank the silver solution.

- Sihirli bir değnek yok.
- Hiç gümüş mermi yok.

There's no silver bullet.

Tom Mary'ye gümüş bir zincir üzerinde bir anahtar verdi.

Tom gave Mary a key on a silver chain.

O kasabanın gümüşçülerinin aşırı yoksulluk nedeniyle gümüş yedikleri söylenilmektedir.

It is said that the silversmiths of that town ate silver due to extreme poverty.

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

He had heard wonderful stories about cities of gold with silver trees.

Hangisi daha hafiftir, bir kilogram altın mı yoksa bir kilogram gümüş mü?

Which weighs less, a kilogram of gold or a kilogram of silver?

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.