Translation of "Durmuş" in English

Bense karşınızda durmuş

And I'm still here, standing in front of you,

Zaman durmuş gibi görünüyordu.

Time seemed to stop.

Saat durmuş. Yeni bir pil gerekli.

- The clock has stopped. A new battery is needed.
- The clock has stopped. It needs a new battery.

O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.

He pushed the stalled car with all his might.

Ne pahasına olursa olsun Tom durmuş olmalı.

Tom must be stopped at all costs.

Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.

A stalled car impedes traffic in the left lane.

Durmuş olan bir saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir.

Even a clock that is stopped shows the correct time twice a day.