Translation of "Doğal" in English

0.012 sec.

Examples of using "Doğal" in a sentence and their english translations:

- O doğal değil.
- Doğal değil.

- It's not natural.
- It isn't natural.

Tamamen doğal.

It's completely natural.

Doğal mısın?

Are you spontaneous?

Bu doğal.

This is natural.

Doğal ol.

Be natural.

Kömür ve doğal gaz doğal yakıtlardır.

Coal and natural gas are natural fuels.

Plastikten doğal materyallere,

from plastics to naturally derived materials,

Oldukça doğal gözüküyor.

Looks quite natural.

Ben doğal sarışınım.

- I'm a natural blonde.
- I am blonde, of course.

Bu doğal değil.

- This is not natural.
- It's unnatural.

O bir doğal.

She's a natural.

Doğal davranmaya çalış.

- Try to act natural.
- Try to act naturally.

Tom oldukça doğal.

Tom is quite spontaneous.

Bana doğal gelmiyor.

It doesn't sound natural to me.

Bu doğal mı?

Is this natural?

O doğal değildi.

It was unnatural.

Sadece doğal hissettim.

It just felt natural.

Doğal sebeplerden öldü.

She died of natural causes.

Doğal gibisi yok.

Nothing like the natural.

Doğal değil mi?

Isn't that natural?

Bu sadece doğal.

That's only natural.

O kusursuzca doğal.

That's perfectly natural.

Bu doğal görünmüyor.

It doesn't sound natural.

O doğal görünüyor.

That seems natural.

Doğal davranmaya çalıştım.

- I tried to act natural.
- I tried to act naturally.

Doğal olmaktan hoşlanıyorum.

I like to be spontaneous.

Doğal olarak sinirlendi.

Naturally he got angry.

- Elbette.
- Doğal olarak.

Naturally.

Doğal olması gerekir.

It's supposed to be natural.

Kediler doğal avcılardır.

Cats are natural hunters.

- Sami doğal sebeplerden ötürü ölmedi.
- Sami doğal sebeplerden dolayı ölmedi.
- Sami doğal nedenlerden ötürü ölmedi.

Sami didn't die of natural causes.

Doğal Yardımcılar Programına seçilmiştim.

of the school's Natural Helpers Program that year.

Doğal bir şekilde konuşuyor

speaks naturally

Onun başarısını doğal karşıladık.

We took his success for granted.

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

We must try to conserve our natural resources.

Biz doğal olarak heyecanlandık.

We naturally got excited.

Ülkemiz doğal kaynaklarını geliştirmeli.

Our country must develop its natural resources.

Elmas doğal olarak serttir.

Diamond is essentially hard.

Ona kızması çok doğal.

It is quite natural that she should get angry with him.

Japonya doğal güzellikleriyle zengindir.

Japan is rich in beautiful scenery.

Doğal kaynaklar sınırsız değildir.

Natural resources are not limitless.

Bütün doğal kaynakları tükettik.

We have consumed all the natural resources.

O, doğal nedenlerden öldü.

He died of natural causes.

Kuşlar böceklerin doğal düşmanlarıdır.

- Birds are natural enemies of insects.
- Birds are the natural enemies of insects.

Kuşlar böceklerin doğal düşmanıdır.

Birds are natural enemies of insects.

Her şeyi doğal karşılar.

She takes everything for granted.

Doğal çevrenin bozulmasını durduralım.

Let's stop the deterioration of the natural environment.

İnsanlar doğal olarak yürür.

People walk naturally.

Doğal felaketler yıkıcı olabilir.

Natural disasters can be devastating.

Saçım doğal olarak kıvırcık.

My hair is naturally curly.

Doğal bir sarışın mısın?

- Are you a natural blonde?
- Are you naturally blonde?

Tom doğal, değil mi?

Tom is spontaneous, isn't he?

Tom çok doğal değil.

Tom isn't very spontaneous.

Tom doğal olmaktan hoşlanıyor.

Tom likes to be spontaneous.

İnsanlar doğal olarak tembeldirler.

Humans are naturally lazy.

Tom doğal bir lider.

- Tom is a natural leader.
- Tom is a born leader.

Onun doğal olduğunu sanıyorum.

- We assume that it is natural.
- We assume it is natural.
- We assume it's natural.
- We assume that it's natural.

Herkesin doğal yetenekleri var.

Everyone has natural talents.

İnsanlar doğal olarak iyi.

People are inherently good.

Bu doğal olarak oldu.

It happened naturally.

Doğal olarak tepki gösterdim.

I reacted instinctively.

Doğal saç rengin nedir?

- What's your natural hair color?
- What is your natural hair colour?
- What is your natural hair color?

Herkes doğal olarak davranır.

Everyone behave naturally!

Atların doğal yemi ottur.

The natural feed of horses is grass.

O doğal nedenlerden ölmüştü.

He had died of natural causes.

Onun doğal karizması var.

She has inherent dignity.

Endorfinler doğal ağrı kesicilerdir.

Endorphines are natural analgesics.

İşler doğal olarak gelişecektir.

Things will come naturally.

Tom bunu doğal karşıladı.

Tom took it all in stride.

Sen doğal bir lidersin.

You're a natural leader.

Çiçekleri doğal çevrelerinde seviyorum.

I like flowers in their natural surroundings.

Doğal kaynaklarımızı korumak zorundayız.

We have to preserve our natural resources.

- Japonya doğal kaynakları bakımından zengin değildir.
- Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.

Japan is not rich in natural resources.

- Ben doğal maden suyu içmeyi severim.
- Doğal maden suyu içmeyi severim.

I like to drink natural mineral water.

Bu dilin doğal konuşanı olabilir

It could be a native speaker of this language,

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

Slavery is normal, natural and necessary.

Doğal bir haşere kontrol aracı,

It's a natural form of pest control,

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

It's a great natural deterrent.

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

The most unnatural places on Earth.

Aslında bu bir doğal seleksiyon

actually this is a natural selection

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

or people who perform manual labor.

Doğal gıda sana iyi gelecektir.

Natural food will do you good.

Daha doğal konuşsan iyi olur.

You had better speak more naturally.

Doğal düşünmeyi öğretmek okullarda zordur.

Teaching spontaneous thinking is difficult in schools.

Doğal kaynaklarımızdan faydalansak iyi olur.

We had better utilize our natural resources.

Yorgunluk, fazla çalışmanın doğal sonucudur.

Fatigue is the natural result of overwork.

Doğal sınır işaretleri var mı?

Are there any landmarks?

Mary Bill'in kibarlığını doğal karşılıyor.

Mary takes Bill's kindness for granted.

Bölge doğal kaynaklar açısından zengindir.

The district is abundant in natural resources.

Ülke doğal kaynaklar açısından zengindir.

The country is rich in natural resources.

O ülke doğal kaynaklara sahip.

That country has natural resources.

Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

Her hair is naturally curly.

O, doğal olarak çok kızmıştı.

He was naturally very angry.