Translation of "Kömür" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kömür" in a sentence and their english translations:

Kömür yanıyor.

The coal is burning.

Sobadaki kömür yanıyor.

The coal in the stove is burning.

Kömür özellikle önemlidir.

Coal is especially important.

Evet, hala kömür yakıyorlar.

Yes, they're still burning coal.

Onlar biraz kömür yaktılar.

They burned some coal.

Şimdi gemiye kömür yüklüyorlar.

They are loading coal into a ship now.

Gözleri kömür gibi karadır.

Her eyes are black as coal.

Tom kömür madeni işçisiydi.

Tom was a coal miner.

Kuzgun, kömür gibi siyahtır.

The raven is as black as coal.

Kömür çoğunlukla karbondan oluşur.

Coal consists mostly of carbon.

Derede biraz kömür var.

There is some coal in the stream.

Kömür küreklemeye başlayın, beyler!

Start shoveling coal, men!

Kömür her zaman siyah değildir.

Coal is not always black.

Bir karga, kömür kadar siyahtır.

A crow is as black as coal.

Grev kömür fiyatını etkiler mi?

Will the strike affect the price of coal?

Bu ülke kömür bakımından zengindir.

This country is rich in coal.

Tom bir kömür madeni işçisi.

Tom is a coal miner.

Ancak Pekin'deki tüm kömür santrallerini kapattılar.

But they've shut down all the coal plants around Beijing.

üstelik bir kömür kadar kara aslında

and it is actually as black as coal

Kömür ve doğal gaz doğal yakıtlardır.

Coal and natural gas are natural fuels.

Birçok işçi kömür madeninde mahsur kaldı.

Many workers were trapped in the coal mine.

Avustralya dünyanın beşinci büyük kömür üreticisi.

Australia is the world's fifth-largest coal producer.

Tom bir kömür madeni işçisi değil.

- Tom isn't a coal miner.
- Tom isn't a miner.

Otuz yıl boyunca bir kömür madencisiydim.

I was a coal miner for thirty years.

Tom bir kömür madencisidir, değil mi?

Tom is a coal miner, isn't he?

Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.

The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.

Elektrik enerjisi şirketleri kömür kullanımlarını azaltmaya çalışıyor.

Electric power companies are seeking to reduce their use of coal.

Yüzün siyah. Bir kömür madeninden mi geldin?

Your face is black. Did you come from a coal mine?

Geçen yılın kömür çıktısı standardın gerisinde kaldı.

Last year's output of coal fell short of the standard.

Tom kömür ve karbon arasındaki farkı bilmiyor.

Tom does not know the difference between charcoal and carbon.

Sen sobaya daha fazla kömür koymak zorundasın.

You have to put more coal in the stove.

Kömür sobasıyla uyumamanız gerek. Çünkü karbonmonoksit denen çok zehirli bir gaz yayar. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.

Tom ve Mary çocukken bir kömür madeninde çalıştı.

Tom and Mary worked in a coal mine as children.

Çin dünyanın en büyük kömür üretici ve tüketicisidir.

China is the largest producer and consumer of coal in the world.

Amerika Birleşik Devletleri'nde, elektriğimizin % 39'unu kömür sağlar.

In the United States, coal makes 39% of our electricity.

Tom, sobasında hem odun hem de kömür yakar.

Tom burns both wood and coal in his stove.

Tom babasının bir kömür madeni işçisi olduğunu söyledi.

- Tom said his father was a coal miner.
- Tom said that his father was a coal miner.

Kömür katranının damıtılmasıyla elde edilen bileşenler aşağıda gösterildiği gibidir.

The components obtained by distillation of coal tar are as shown below.

Tom kömür madenlerinde çalışmak istemiyordu, bu nedenle kente taşındı.

Tom didn't want to work in the coal mines, so he moved to the city.

Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.

More than one million tons of coal are mined each day in Australia.

Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.

About ten million tons of coal are mined every day in China.

Hayvancılık, atık işleme, kömür ve petrol endüstrileri, böylece WWF çalışmaları

sixty percent comes from human sources in agricultural activities, especially

Onun gri ve cansız gözleri, iki sıcak kömür gibi yandı.

His grey and lifeless eyes burned like two hot coals.

Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.

The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.

Kömür, mangal kömürü, kok kömürü ve petrol koku yakıt olarak kullanılmaktadır.

Coal, charcoal, coal coke and petroleum coke are used as fuels.

Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır ama petrol, kömür ve doğal gaz değil.

Hydropower is a renewable resource, but oil, coal and natural gas are not.

Uzun bir tartışmadan sonra kömür madenleri kapatıldı ve kalan madenciler işten çıkarıldılar.

After a long dispute the coal mines closed and the remaining miners were paid off.

Güneydoğu kömür, ham petrol ve doğal gaz ile ilgili önemli bir enerji üreticisidir.

The Southeast is a major energy producer of coal, crude oil, and natural gas.

Kömür, doğal gaz ve petrol, milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların kalıntılarıdır.

Coal, natural gas and oil are the remains of plants and animals that lived millions of years ago.