Translation of "Deliye" in English

Darbenin sonucunda deliye döndü.

As a result of the blow, he became insane.

- O delirmedi.
- O, deliye vurmadı.

He hasn't gone mad.

Karısı onun ani ölümünü duyunca deliye döndü.

When his wife heard of his violent death, she was beside herself with grief.

Janet öldüğünden beri kocası öfkeden deliye döndü.

Since Janet died, her husband has really gone off the deep end.

En küçük kız kardeşimin başarılı olduğunu gördükçe kıskançlıktan deliye dönerdim.

I was beside myself with jealousy when my youngest sister rose in the world.

Mary Tom'un pişirdiği sincap şekilli kurabiyeleri gördüğünde heyecandan deliye döndü.

Mary went crazy with excitement when she saw the squirrel-shaped cookies that Tom had baked.

Eğer Mary bunu benim sana söylediğimi anlarsa, öfkeden deliye döner.

If Mary finds out I told you this, she'll be furious.

- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda tepesi attı.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda öfkelendi.
- Tom Mary'nin John'la çıktığını duyduğunda deliye döndü.

Tom blew his top when he heard that Mary had gone out with John.