Translation of "Dehşete" in English

Dehşete kapılmıştım.

I was absolutely horrified.

Dehşete düştüm.

- I'm horrified.
- I am horrified.

Tom dehşete düştü.

Tom was terrified.

Ben dehşete düştüm.

I'm terrified.

Ben dehşete kapılmıştım.

I was horrified.

Tom dehşete kapılacak.

Tom will be horrified.

Çocuklar dehşete kapılmış.

The children are terrified.

Biz dehşete düştük.

We're horrified.

Tom dehşete düşmüştü.

Tom was appalled.

Herkes dehşete kapılmıştı.

Everyone was horrified.

Dehşete düşmüş olmalısın.

You must be terrified.

Dehşete kapılmış hissettim.

I felt terrified.

Susan dehşete kapılmıştı.

Susan was terrified.

İnsanlar dehşete düşecekti.

People would be horrified.

Ben görünce dehşete kapıldım.

I was appalled at the sight.

Tom dehşete düşmüş görünüyor.

Tom looks terrified.

Tom dehşete kapılmış görünüyordu.

Tom looked horrified.

Tom örümceklerden dehşete düşer.

Tom is terrified of spiders.

Tom'u tamamen dehşete düşürdün.

You totally freaked Tom out.

Yılanlardan dehşete kapıldığını söyledi.

- Tom said he was terrified of snakes.
- Tom said that he was terrified of snakes.

Onun ebeveynleri dehşete kapılmıştı.

His parents were horrified.

Tom görünce dehşete kapılmıştı.

Tom was horrified at the sight.

Tom suçlamalardan dehşete düştü.

Tom was horrified by the accusations.

Onlar dehşete kapılmış görünüyorlar.

They look horrified.

Onların hepsi dehşete kapılmış.

They're all terrified.

Tom kesinlikle dehşete düşmüş.

Tom is absolutely terrified.

Tom dehşete düşmüş görünüyordu.

- Tom looked horrified.
- Tom looked appalled.

Olanlar bizi dehşete düşürdü.

What happened freaked us out.

Olanlar onları dehşete düşürdü.

What happened freaked them out.

Olanlar beni dehşete düşürdü.

What happened freaked me out.

Olanlar onu dehşete düşürdü.

What happened freaked him out.

Tom çok dehşete kapılmıştı.

Tom was so terrified.

Ben gerçekten dehşete kapıldım.

I'm truly horrified.

Mary dehşete düşmüş görünüyordu.

- Mary looked horrified.
- Mary looked appalled.

Tom dehşete düşmüş olmalı.

- Tom must've been terrified.
- Tom had to have been terrified.
- Tom must have been terrified.

Tom muhtemelen dehşete kapılacak.

Tom will likely be terrified.

Tom dehşete kapılmış görünüyor.

Tom seemed to be horrified.

Sami dehşete düşmüş olmalı.

Sami must have been terrified.

Tom'un dehşete kapıldığını biliyorum.

- I know Tom was horrified.
- I know that Tom was horrified.

Dehşete düştü kibrim veya vicdanım."

My conscience or my vanity appalled."

Bunu ilk gördüğümde dehşete kapıldım.

And when I first saw that, I was horrified.

Tom, Mary'nin yaptığından dehşete kapıldı.

Tom was appalled by what Mary did.

Sen bütünüyle onu dehşete düşürdün.

You totally freaked her out.

Onun söylediği tarafından dehşete kapıldım.

I was horrified by what she had said.

Tom kesinlikle dehşete kapılmış görünüyor.

Tom looks absolutely horrified.

Sen bütünüyle onları dehşete düşürdün.

You totally freaked them out.

Şu adam beni dehşete düşürüyor.

That guy gives me the creeps.

Tom dehşete düşmüş göründüğümü söyledi.

- Tom said I look terrified.
- Tom said that I look terrified.

Fadıl, kızı için dehşete düştü.

Fadil was terrified for his daughter.

Tom dehşete kapılmış göründüğümü söyledi.

- Tom said I looked horrified.
- Tom said that I looked horrified.

Tom dehşete kapılmış gibi görünüyordu.

It looked like Tom was horrified.

Tom, Mary'nin dehşete düştüğünü söyledi.

Tom said that Mary was terrified.

Tom ve Mary dehşete kapıldı.

Tom and Mary are terrified.

Yok olacağını düşünmek beni dehşete düşürdü.

being overrun by a dull haze.

Silahlı hava korsanları yolcuları dehşete düşürdü.

The armed hijackers terrified the passengers.

Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm.

I was appalled by her lack of good manners.

Ben dehşete düştüm. Beni nutku tutulmuş bırakıyorsun.

I'm appalled. You leave me speechless.

Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ dehşete düştüğünü söyledi.

- Tom said Mary is probably still terrified.
- Tom said that Mary is probably still terrified.

Tom bana Mary'nin dehşete düşeceğini düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary would be terrified.
- Tom told me he thought Mary would be terrified.
- Tom told me he thought that Mary would be terrified.
- Tom told me that he thought that Mary would be terrified.

Tom bana Mary'nin dehşete düştüğünü düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary was terrified.
- Tom told me he thought Mary was terrified.
- Tom told me he thought that Mary was terrified.
- Tom told me that he thought that Mary was terrified.

Ney, iç savaş ihtimalinden dehşete düşmüştü ve krala

Ney was horrified by the prospect of civil war, and promised the king that he’d bring

Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı.

After being frightened for many hours, her mother finally saved her.

Dehşete düşmüş bir adamı yere yapışık bir şekilde bulmuş.

to find a terrified man pinned on the floor.

Az önce gördüğüm şeyden şok oldum ve dehşete düştüm.

I am shocked and appalled at what I have just seen.

Tom, kızının dilini deldirmiş olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü.

Tom was horrified when he noticed that his daughter had had her tongue pierced.

ülkeyi 80'lerde dehşete düşüren aşırı sağ gruplarla anlaşmayı da kapsıyor.

extreme right wing groups that terrorized the country during the 80s.

Ve bununla dehşete düşen iki grup insan vardı. Bir, laik kesim.

And there were two groups of people who are terrified by this one were the kind of secular

- John'un ölümünden dolayı şoka girdim.
- John'un ölümü beni çok sarstı.
- John'un ölümüyle dehşete düştüm.

I was shocked about John's death.