Translation of "Dedemin" in English

0.004 sec.

Examples of using "Dedemin" in a sentence and their english translations:

Onlar dedemin kitapları.

They are my grandfather's books.

Dedemin anekdotlarını seviyorum.

I love my grandfather's anecdotes.

Oğluma dedemin adını verdik.

We named my son after my grandfather.

Dedemin öldüğü yıl doğdum.

I was born the year my grandfather died.

Dedemin evi o sokaktaydı.

My grandfather's house was on that street.

Şu kırık vazo dedemin.

That broken vase is my grandfather's.

Dedemin öldüğü yıl doğmuşum.

I was born in the year that Grandfather died.

Dedemin evine hiç gitmedim.

I've never been to my grandfather's house.

Dedemin tekerlekli sandalyesini gördün mü?

Did you see grandpa's wheelchair?

O fotoğraflar dedemin evinde çekildi.

Those photos were taken in my grandfather's place.

Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim.

I wish I hadn't given Tom my grandfather's violin.

Dedemin yaşı benim beş katım.

My grandfather is five times as old as I am.

Bu, dedemin bana verdiği bıçak.

This is the knife that my grandfather gave me.

Tek oğlumuza dedemin adını verdik.

We named our only son after my grandfather.

Tek oğlum Tom'a dedemin ismini verdik.

We named our only son Tom after my grandfather.

Bu dedemin dedesinin bendeki tek resmi.

This is the only picture I have of my great-great-grandfather.

Dedemin göğsünde bir şarapnel parçası var.

My grandfather has a piece of shrapnel in his chest.

Ben bugün dedemin mezarını ziyarete gittim.

I went to visit my grandfather's grave today.

Bu arabanın aynısından dedemin de vardı.

My grandfather owned a car just like this.

Bu kasabaya benim büyük dedemin adı verildi.

This town was named after my great-grandfather.

Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.

As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.

Dedemin, bana vermek istediği antika bir televizyonu var.

My grandfather has an antique television that he wants to give me.

- Bana büyükdedemin adı verilmiş.
- Adımı dedemin babasından aldım.

I was named after my great-grandfather.

Amcamın başına gelen şey dedemin ve ninemin suçu değildi.

What happened to my uncle isn't my grandparents' fault.

- Büyük büyükbabam Kanadalıydı.
- Babamın dedesi Kanadalıydı.
- Dedemin babası Kanadalıydı.

My great-grandfather was a Canadian.

Dedemin II.Dünya savaşından kalan eski ilk yardım çantası tavan arasında.

In the attic is my grandfather's old first-aid kit from World War II.

Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.

I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.

Dedemin takma dişlerini yutan köpekbalığını bulmamda bana yardımcı olur musun?

Can you help me find the shark that has swallowed my grandfather's dentures?