Translation of "Boyamasına" in English

0.003 sec.

Examples of using "Boyamasına" in a sentence and their english translations:

Tom'un garajını boyamasına yardım ettim.

I helped Tom paint his garage.

Tom'un çiti boyamasına yardım ettim.

I helped Tom paint the fence.

Tom'un garajını boyamasına yardım edeceğim.

I'm going to be helping Tom paint his garage.

Tom evini boyamasına yardım etmemi istedi.

Tom asked me to help him paint his house.

Tom, Mary'nin saçını boyamasına yardım etti.

Tom helped Mary dye her hair.

Tom çiti boyamasına yardım etmeni istiyor.

Tom wants you to help him paint the fence.

Neden Tom'un çiti boyamasına yardım etmiyorsun?

Why don't you help Tom paint the fence?

O, ablasına odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.

He had his older sister help him paint the wall of his room.

Kız kardeşine onun odasını boyamasına yardım ettirdi.

He got his sister to help him paint his room.

Tom Mary'ye onun çiti boyamasına yardım ettirdi.

Tom got Mary to help him paint the fence.

Tom evini boyamasına yardım edecek birini istiyor.

Tom wants somebody to help him paint his house.

Yarın Tom'un ahırı boyamasına yardım etmeyi planlıyoruz.

We plan to help Tom paint the barn tomorrow.

Tom'un evini boyamasına yardım eden kişi benim.

I'm the one who helped Tom paint his house.

Fırsatını bulur bulmaz, annenin çiti boyamasına yardım edeceğim.

As soon as I can get the chance, I'll help your mother paint the fence.

Onun çiti boyamasına yardım etmediğim için Tom öfkeliydi.

Tom was angry because I didn't help him paint the fence.

Belki de Tom'un çiti boyamasına yardım etmen gerekir.

Perhaps you should help Tom paint the fence.

O küçük kız kardeşine odasının duvarını boyamasına yardım ettirdi.

- He had his sister help him paint the wall of his room.
- He had his younger sister help him paint the wall of his room.

Tom bir fırça aldı ve Mary'nin çiti boyamasına yardım etmeye başladı.

Tom picked up a paintbrush and started helping Mary paint the fence.

Tom'un çiti boyamasına gerek yoktu. Onu boyadıktan bir hafta sonra onu yıktılar.

Tom didn't need to paint the fence. They tore it down a week after he painted it.

"Tom ve Mary John'un evini boyamasına yardım etmeye karar verdi." "Bunu duymak güzel."

"Tom and Mary have decided to help John paint his house." "That's nice to hear."