Translation of "Başımı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Başımı" in a sentence and their english translations:

Başımı ağrıtıyorsun.

You're giving me a headache.

Başımı ağrıttın.

You gave me a headache.

Başımı salladım.

I nodded back.

O başımı ağrıtıyor!

That gives me a headache!

Ben başımı üşüttüm.

- I have a head cold.
- I caught a head cold.

O, başımı ağrıtıyor.

- It is getting on my nerves.
- It's giving me a headache.

Başımı temizlemem gerekiyor.

I need to clear my head.

Bu, başımı ağrıtıyor.

This is giving me a headache.

Başımı belaya soktun.

You've got me behind the eight ball.

Başımı belaya sokmak istemiyorum.

I don't want to get into trouble.

Sen benim başımı ağrıtıyorsun.

You give me a headache.

Onun başımı ağrıtacağını düşünüyorum.

I think that would give me a headache.

Kes bağırmayı! Başımı ağrıtıyorsun.

Stop screaming! You're giving me a headache.

Basamaklardan düşüp başımı vurdum.

I fell down the stairs and hit my head.

O benim başımı ağrıttı.

It gave me a headache.

Sen benim başımı ağrıttın.

You've given me a headache.

Sanırım başımı tıraş edeceğim.

I think I'll shave my head.

Belki başımı tıraş edeceğim.

Maybe I'll shave my head.

- Kafamı salladım.
- Başımı salladım.

I shook my head.

Bu bulmaca başımı ağrıtıyor.

This puzzle is giving me a headache.

Bir kez başımı salladım.

I nodded once.

Başımı salladım ve ayrıldım.

I nodded and left.

Hiç başımı belaya sokmadım.

I never got into any trouble.

Hala başımı döndüğümü hissediyorum.

I still feel dizzy.

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.

It makes my head swim to hear you say that.

Bu benim başımı belaya sokmayacak.

That's not going to get me in trouble.

Buzda kaydım ve başımı yaraladım.

I slipped on the ice and hurt my head.

Gözlerimi kapattım ve başımı salladım.

I closed my eyes and shook my head.

Geçen baharda başımı tıraş ettim.

I shaved my head last spring.

Annem bana başımı derde sokmamamı söyledi.

My mom told me not to get into trouble.

Kabul ettiğimi göstermek için başımı salladım.

I nodded to show that I agreed.

Ben cesaret verecek şekilde başımı salladım.

I nodded encouragingly.

O rock grubu benim başımı ağrıtıyor.

That rock band gives me a headache.

Ben gözlerimi kapadım ve başımı çevirdim.

I closed my eyes and turned my head.

Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.

I'm controlling myself so as not to lose my head.

- Başımı sallayıp onay verdim.
- Başımla onayladım.

I nodded OK.

İlk etapta benim başımı belaya sokan sensin.

You're the one who got me in trouble in the first place.

O zaman Fransızca konuşabilseydim, başımı belaya sokmazdım.

If I'd been able to speak French then, I wouldn't have gotten into trouble.

Eğer sana yardım edersem başımı belaya sokarım.

I could get in trouble if I helped you.

Bana sadece bunun benim başımı belaya sokmayacağını söyle.

Just tell me this isn't going to get me into trouble.

- Bir arı gibi meşgulüm.
- Başımı kaşıyacak vaktim yok.

I'm busy as a bee.

Bunu yaptığım için başımı bir sürü derde sokabilirim.

I could get in a lot of trouble for doing this.

Bu yazı yüzlerce beğeni alırsa başımı tıraş edeceğim.

If this post gets a hundred likes, then I'll shave my head.

- Başımda bir ton iş var.
- Başımı kaşıyacak vaktim yok.

- I have a lot of work to do.
- I'm snowed under with work.

Tom'dan başımı beladan kurtarmak için bana yardımcı olmasını istedim.

I asked Tom to help me get out of trouble.

Trende seyahat ederken, ben pencereden başımı çıkardım ve benim kepim uçtu.

While travelling on the train, I stuck my head out the window, and my cap flew off.

- Başımı sokacak bir evim olduğuna memnun oldum.
- Oturacak bir yerim olduğu için memnunum.

I'm glad to have a roof over my head.