Translation of "Bırakmadan" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bırakmadan" in a sentence and their english translations:

İz bırakmadan kayboldu.

He disappeared without a trace.

Tom iz bırakmadan kayboldu.

Tom has disappeared without a trace.

Gemi iz bırakmadan kayboldu.

The ship disappeared without a trace.

Tom mirasçı bırakmadan öldü.

Tom died without heirs.

O iz bırakmadan kayboldu.

He's disappeared without a trace.

- O, bir iz bırakmadan gözden kayboldu.
- O hiçbir iz bırakmadan kayboldu.

He disappeared without a trace.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

The thief fled without leaving any traces.

Tom iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Tom vanished without a trace.

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Tom disappeared without a trace.

Günün birinde oğlan, iz bırakmadan ortadan kayboldu.

Some day, the boy disappeared without a trace.

Leyla'yı hamile bırakmadan önce bunu düşünmen gerekirdi.

You should have thought about that before you got Layla pregnant.

Geri döndüğümde, çantam bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.

When I got back, my bag had disappeared without a trace.

Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.

A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace.

- O bir varis olmadan öldü.
- O bir varis bırakmadan öldü.

She died without an heir.

Zamanın kendini tüketmekten başka hiçbir işlevi yoktur. Kül bırakmadan yanar.

Time has no function but to consume itself. It burns without leaving ashes.