Translation of "Ortadan" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Ortadan" in a sentence and their japanese translations:

Bugün ortadan kaybolsak

もし今日 人類が消滅したなら

Kağıdı ortadan katla.

その紙をまん中で折りなさい。

Cüzdanını ortadan kaldır.

財布をしまっておきなさい。

Savaşı nasıl ortadan kaldıracağız ?

どうすれば戦争をなくす事ができるか。

Anlaşmazlık tamamen ortadan kalktı.

- その論争は完全に片が付いた。
- その論争は完全に片付けた。

Biz şiddeti ortadan kaldırmalıyız.

暴力は排除しなければならない。

Bu gelenek ortadan kaldırılmalıdır.

この慣習はやめなければならない。

Bu tabloyu ortadan kaldır.

- このテーブルをどけなさい。
- このテーブルをどかしてちょうだい。

Böyle bir geleneği ortadan kaldırmalıyız.

そのような風習は廃止しなければならない。

Bir anda ortadan yok oldu.

- 彼はあっという間に逃げてしまった。
- あっという間に逃げてしまった。

Ben tüm kitapları ortadan kaldırdım.

- 私はそのすべての本を処理した。
- 本を全部処分した。

O, karışıklıktan yararlanarak ortadan kayboldu.

彼はどさくさにまぎれて行方をくらました。

Sami'nin arabası birdenbire ortadan kayboldu.

サミーの車が突然消えた。

Kabalık, insanları ve performanslarını ortadan kaldırır.

無作法は 周りや周りのパフォーマンスを 蝕んでいきます

Böylesine kötü bir geleneği ortadan kaldırmalıyız.

- そんな悪習は廃止しなければならない。
- そんな悪い慣習は廃止すべきだ。

Biz böyle kötü gelenekleri ortadan kaldırmalıyız.

そう言った悪習は廃止すべきだ。

O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

彼は階級差別の廃止を主張した。

Tom uyandığında Mary'nin ortadan kaybolduğunu anladı.

トムが目を覚ますと、メアリーは姿を消していた。

ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

差別性について これまで以上に はっきり発言するようになりました

çeşitlilik, onları ortadan kaldıracak bir kuvvet olacaktı.

多様性の推進が白人を一掃してしまう 原動力になると恐れている

Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi.

- 私たちが会議で使用した書類をすべてかたづけるように頼まれた。
- 会議で使った書類の片づけを頼まれた。

Annesi kızına bu oyuncakları ortadan kaldırmasını söyledi.

母は娘にそのおもちゃを片づけるように言った。

Hatta bu sözler bir gün ortadan kaybolacaktır.

これらの言葉ですらいつか消えてしまいます。

Birçok eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

多くの古い習慣がしだいにすたれていく。

Uyuşturucu trafiğini, kök ve dalları ortadan kaldırmalıyız.

麻薬の密売は根こそぎ絶やさなければならない。

Sonuç olarak sihirli mantar depresyonu ortadan kaldırabilir mi?

さて マジックマッシュルームは うつ病という檻を開けるか?

Uzayın faydalarını sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.

宇宙からの恩恵を制限するような障壁を 取り除くために活動しています

Irk ayrımını ortadan kaldırmaya yönelik çabalarımıza devam edeceğiz.

我々は人種差別を完全に無くす努力を必ず続けて行く。

Geri döndüğümde, çantam bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.

戻ってみると私のバッグは影も形もなかった。

Liderler, ekonomik büyümenin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

首脳たちは経済成長に障害となるものを排除しようとしています。

Bu sebeple, "asla, imkânsız" sözlerini ortadan kaldırmaya karar verdim.

だからこそ 僕は 「どーせ無理」 という 言葉を なくそうと思いました

Okul idaremiz o okul kuralını ortadan kaldırmaya karar verdi.

学校当局はその校則を廃止することに決定した。

Oksijen olmasaydı bütün hayvanlar uzun zaman önce ortadan kalkmış olurdu.

もし酸素がなかったら、すべての動物はとうに消滅していただろう。

Tüm ayrımcılığı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı sarf etmeliyiz.

すべての差別を無くすために、私たちはあらゆる努力をしなければならない。

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

自然災害や病気のまん延で 一気に種が絶滅してしまう

Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

小さいころは、自分が死ねば世界は消えると思っていた。幼稚な妄想!自分はいないのに世界が続くのは許せなかった。