Translation of "Ortadan" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Ortadan" in a sentence and their arabic translations:

Bugün ortadan kaybolsak

وإذا اختفينا اليوم،

Sami ortadan kayboldu.

اختفى سامي.

Biz şiddeti ortadan kaldırmalıyız.

يجب علينا أن نتخلص من العنف .

Sami yine ortadan kayboldu.

اختفى سامي ثانيةً.

Ve kadınlar bunu ortadan kaldıranlardı.

وكان على النساء حل هذا النّزاع.

Onu ortadan kesip açmanız gerekir.

سنحتاج أن نقطعها و نفتحها

Sami'nin arabası birdenbire ortadan kayboldu.

فجأة اختفت سيّارة سامي.

Kabalık, insanları ve performanslarını ortadan kaldırır.

بينما الفظاظة تعصف بالناس وأدائهم.

Kağıt haritalarına olan ihtiyacı ortadan kaldırdı.

في السماء والمحيطات

ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

للتخلص من مصطلح ذات المقاس الكبير.

çeşitlilik, onları ortadan kaldıracak bir kuvvet olacaktı.

هذا التنوع سيكون قوة من شأنه أن يمحوهم.

Fadıl, Leyla'yı Rami'nin cesedini ortadan kaldırmaya zorladı.

أرغم فاضل ليى على مساعدته في التّخلّص من جثّة رامي.

Sami, 6 Haziran 2006'da ortadan kayboldu.

اختفى سامي في السّادس من يونيو، عام 2006.

Uzayın faydalarını sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.

ونعمل على هدم الحواجز التي تعيق الاستفادة من الفضاء.

Ancak keşif ekiplerinin dönüşü tüm şüpheleri ortadan kaldırdı!

لكن فريق الكشافة العائد بدّد كل الشكوك...

Olan zürafaların ana besin kaynağını ortadan kaldıran iklim

المناخية التي قضت على المصدر الرئيسي لغذاء الزرافات وهي

Ve muhalefet lideri General Luisa Ortega'yı ortadan kaldırdı

وسريعاً أقال النائب العام لوسيا أورتيغا زعيم المعارضة

Sami yeni bir hayata başlamak için ortadan kayboldu.

اختفى سامي كي يبدأ حياة جديدة.

Başka bir ülkeden kısa süre önce ortadan kaybolmaya aday

وكيباتي المشكلتان من جزرٍ في المحيط الهادي الدولتان

Kederli tüccarlar kendi adaletleri kendileri ararlar, Eflak Voyvodasını ortadan kaldırıp

سعى التجار إلى تحقيق العدالة الخاصة بهم من خلال اتخاذ قرار انهاء الولاشيان و استبداله

Işkence edip onları ortadan kaldırmak için birlikte çalıştığı bir plandı bu.

لسجن وخطف وتعذيب وإخفاء المعارضين السياسيين.

Fakat tesadüf değil ise mısırlılar'a birşey oldu ve teknoloji ortadan kayboldu

ولكن إذا لم تكن مصادفة ، حدث شيء للمصريين واختفت التكنولوجيا

Bir doğal afet veya salgın hastalık bütün popülasyonu büyük bir hızla ortadan kaldırabilir.

‫حيث أن حدوث كارثة طبيعية أو تفشي مرض ما‬ ‫من شأنه إبادة الجميع بسرعة كبيرة.‬

Oranında ve bunların ortadan kaybolmasını önlemek için insani çözümler hala sera gazı emisyonlarını

المئة وما زالت الحلول البشرية لتفادي اندثارها تتركز حول تقليل