Translation of "Hırsız" in English

Hırsız kaçtı.

The thief ran away.

Dur! Hırsız!

Stop! Thief!

Hırsız kimdi?

Who was the thief?

Dur hırsız!

Stop thief!

Onlar hırsız.

- They are thieves.
- They're thieves.

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

The thief ran fast.

Hırsız suçüstü yakalandı.

- The thief was caught in the act.
- The thief was caught red handed.

Hırsız ortaya çıkacak.

The thief will show up.

Hırsız pencereyi kırdı.

The thief broke the window.

Hırsız eve daldı.

The thief slipped into the house.

Hırsız çantamla kaçtı.

The thief ran off with my bag.

Hırsız camı kırdı.

The thief smashed the window.

Hırsız pencereden geldi.

The burglar came in through a window.

Hırsız pencereden girdi.

The burglar broke in through the window.

Onların hepsi hırsız.

They're all thieves.

Hırsız kayıplara karıştı.

The thief vanished.

Hırsız arabamı çaldı.

The thief stole my car.

Hırsız elini kestirdi.

The thief got his hand cut off.

Hırsız hızla koştu.

The thief ran quickly.

Tom bir hırsız.

Tom is a thief.

Hırsız neye benziyor?

What does the thief look like?

Hırsız çocuğu dolaba kapattı.

The burglar shut the child in the closet.

Evine bir hırsız girdi.

A burglar broke into his house.

Hırsız para ile uzaklaştı.

The thief got away with the money.

Hırsız, suçunu itiraf etti.

The thief admitted his guilt.

Hırsız, polisi görünce kaçtı

The thief ran away at the sight of a policeman.

Hırsız yakalanmaktan nasıl kaçınabildi?

How did the thief manage to avoid being caught?

Hırsız polise teslim edildi.

The thief was handed over to the police.

Eve bir hırsız girdi.

A burglar broke into the house.

Hırsız, kadının çantasını çaldı.

The thief made off with the woman's handbag.

Hırsız, dürüst insanlara inanmaz.

The thief does not believe in honest people.

Ben bir hırsız değilim.

- I'm not a thief.
- I am no thief.

Hırsız karanlık antrede saklandı.

The thief hid in the dark doorway.

Bugün yalancı, yarın hırsız.

- Liar today, thief tomorrow.
- He that will lie, will steal.

Tom bir hırsız olabilir.

Tom may be a thief.

Polisi görünce hırsız kaçtı.

The thief ran away when he saw a policeman.

Hırsız başka ne aldı?

What else did the thief take?

Hırsız pencereden gizlice girdi.

The thief snuck in through the window.

Tom bir hırsız değil.

Tom isn't a thief.

Hırsız cüzdanımı kapkaç yaptı.

The thief made off with my wallet!

Hırsız, benim bisikletimle kaçtı.

The thief escaped with my bike.

Bana hırsız mı diyorsun?

Are you calling me a thief?

Hırsız, suçunu kabul etti.

The thief admitted his crime.

Hırsız polisi gördüğünde kaçtı.

The thief ran away when she saw the policeman.

Hırsız, silahını polise doğrulttu.

The robber aimed his gun at the police officer.

Alarm çaldığında hırsız kaçtı.

The thief ran away when the alarm rang.

Tom bir hırsız çıktı.

Tom turned out to be a thief.

Tom bir hırsız yakaladı.

Tom caught a thief.

Hırsız muhtemelen eldiven giyiyordu.

The burglar was likely wearing gloves.

Onlar hırsız ve katildirler.

They're thieves and murderers.

Tom bir hırsız değildi.

Tom wasn't a thief.

Tom'un hırsız olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is a thief.
- I know Tom is a thief.

- Hırsız, köpek havlamasını duyunca topukladı.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.

- When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- When the thief heard the dog bark, he ran away.

Hırsız pencereden eve erişim sağladı.

The burglar gained access to the house through a window.

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

The thief entered through a broken window.

Hırsız bir dedektifi görünce kaçtı.

The thief ran away at the sight of a detective.

Hırsız kendini polis olarak gizlemiş.

The thief disguised himself as a policeman.

Hırsız istemeyerek suçunu itiraf etti.

The thief reluctantly admitted his guilt.

O, hırsız olduğunu inkar etti.

He denied that he was the thief.

Hırsız fark edilmeden içeri girdi.

The thief got in without being noticed.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

The thief fled without leaving any traces.

Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.

Tom accused Mary of being a thief.

Biz senin hırsız olduğunu biliyoruz.

- We know you're the thief.
- We know that you're the thief.

Param bir hırsız tarafından çalındı.

My money was stolen by a thief.

Dün dükkâna bir hırsız girdi.

A burglar broke into the shop yesterday.

Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.

A thief believes everybody steals.

Dün, eve bir hırsız girdi.

Yesterday, a thief entered the house.

Uyandığımda odamda bir hırsız gördüm.

As I was waking up, I saw a burglar in my room.

Hırsız gözlerini o eve dikti.

The thief set his eyes on that house.

Biz yokken eve hırsız girmiş.

A thief broke into the house while we were away.

Onun bir hırsız olduğu ispatlandı.

It was proved that he was a thief.

Tom'un hırsız olmadığını nasıl bildin?

How did you know Tom wasn't the thief?

Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Bill was killed by a burglar.

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

- Tom denied that he was the thief.
- Tom denied he was the thief.

Bu, onun hırsız olduğunu kanıtladı.

It proved that he was a thief.

Namlı kadın hırsız hiç yakalanmadı.

The infamous female burglar was never caught.

Hırsız dün gece mücevherleri çaldı.

The thief stole the jewels last night.

Hırsız, köpek havlamasını duyunca kaçtı.

- When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- When the thief heard the dog bark, he ran away.

Bir hırsız olduğumu düşünüyor musun?

Do you think I'm a thief?

Tom bir hırsız olduğunu reddetti.

Tom denied being a thief.

Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.

The accused thief is on trial now.

Arabam bir hırsız tarafından çalındı.

My car was stolen by a thief.

Hırsız eve bu kapıdan girdi.

The burglar came into the house through this door.

Hırsız pencereden girmiş gibi görünüyor.

It looks like the thief came in through the window.

Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.

When I woke up, there was a burglar in my room.

Ben hırsız değilim, sen tanıksın!

I'm not the thief, you are a witness!

Hiç kimse sana hırsız demiyor.

No one is calling you a thief.

Çalarken yakalanmadıkça, biri hırsız değildir.

Unless caught stealing, one is not a thief.

Tom bir hırsız tarafından öldürüldü.

Tom was killed by a burglar.

Bir hırsız, Sami'nin evine girdi.

A burglar broke into Sami's home.

Onların hepsi hırsız ve yalancıdır.

They are all thieves and liars.

Hırsız hırsızı tanır, kurt kurdu.

A thief knows a thief, and a wolf knows a wolf.

O bir hırsız, değil mi?

He's a thief, isn't he?