Translation of "Bırakacak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bırakacak" in a sentence and their english translations:

Tom bırakacak.

Tom'll quit.

Mesaj bırakacak mısın?

Will you leave a message?

Beni Tom bırakacak.

I'll catch a ride with Tom.

İşinizi bırakacak mısınız?

Are you going to quit your job?

Gerçek seni özgür bırakacak.

The truth shall set you free.

Tom kapıyı açık bırakacak.

Tom will leave the door open.

Işıkları açık bırakacak mısın?

Are you going to leave the lights on?

Tom bunu yapmayı bırakacak.

Tom is going to quit doing that.

- Sigarayı bırakacak iradem olduğunu sanmıyorum.
- Sigarayı bırakacak irade gücüm olduğunu sanmıyorum.

- I don't think I have the willpower to quit smoking.
- I don't think that I have the willpower to quit smoking.

Bana hiç kurabiye bırakacak mısın?

Are you going to leave me any cookies?

Tom muhtemelen bunu yapmayı bırakacak.

Tom is probably going to stop doing that.

Sigarayı bırakacak irade gücüm yok.

I don't have the will power to quit smoking.

Tom, Mary'yi arabayla eve bırakacak.

Tom will drive Mary home.

Tom kamerasını arabada bırakacak kadar dikkatsizdi.

Tom was so careless as to leave his camera in the bus.

Madonna hiç şarkı söylemeyi bırakacak mı?

Will Madonna ever stop singing?

Belki Tom sadece bizi yalnız bırakacak.

Maybe Tom will just leave us alone.

Tom Mary'yi yalnız bırakacak kadar aptaldı.

Tom was stupid to leave Mary alone.

Sami neredeyse her şeyi Leyla'ya bırakacak.

Sami's will left almost everything to Layla.

Acele et, yoksa tren seni geride bırakacak.

Hurry, or the train will leave you behind.

Er ya da geç kar yağmayı bırakacak.

It's going to stop snowing sooner or later.

Will, Will vasiyetinde mirasını Will'e bırakacak mı?

Will, will Will will Will Will’s will?

- Beni kim arabayla götürecek?
- Beni kim arabayla bırakacak?

Who's going to give me a ride?

Tom sigarayı bırakacak güçlü bir iradeye sahip değil.

Tom doesn't have the will power to quit smoking.

- Beni yüzüstü bırakacak mısın?
- Beni ihbar edecek misin?

Are you going to rat me out?

Yanni çocukları böyle yalnız bırakacak kadar salağın biriydi.

Yanni was an idiot to leave the children alone like this.

- Tom istifa edecek, değil mi?
- Tom bırakacak, değil mi?

Tom is going to quit, isn't he?

Bu defa o yumurta bırakacak. Etrafta daha az avcı var.

to lay eggs of her own. With fewer predators around,

Politik bir kariyeri çok isteyemezsin! Baban seni mirastan yoksun bırakacak.

You can't aspire to a political career! Your father will disinherit you.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.