Translation of "Bıçakları" in English

0.009 sec.

Examples of using "Bıçakları" in a sentence and their english translations:

Bıçakları keskinleştirmeyeceğiz.

We won't sharpen the knives.

Bıçakları bileyeceğiz.

We will sharpen the knives.

- O, bıçakları biledi.
- O, bıçakları keskinleştirdi.

She has sharpened the knives.

Mary bıçakları biledi.

Mary sharpened the knives.

Biz bıçakları keskinleştiriyoruz.

We're sharpening the knives.

O, bıçakları biledi.

He sharpened the knives.

Tom bıçakları biledi.

Tom sharpened the knives.

Bu bıçakları bile.

Sharpen these knives.

- Tom bıçakları henüz bilemedi.
- Tom bıçakları bileylemedi daha.

Tom hasn't sharpened the knives yet.

Bıçakları keskinleştirdin, değil mi?

You've sharpened the knives, haven't you?

"Kimin bıçakları bunlar?" "Onlar kasabın."

"Whose knives are these?" "They are the butcher's."

Tom Mary için bıçakları biledi.

Tom sharpened the knives for Mary.

Lütfen bu bıçakları keskinleştirir misin?

Could you please sharpen these knives?

Tom bıçakları nasıl keskinleştireceğini bilir.

Tom knows how to sharpen knives.

Zaten tüm bıçakları keskinleştirdin mi?

Have you already sharpened all the knives?

Tom bıçakları bilemede pek iyi değil.

Tom isn't very good at sharpening knives.

Bu Japon şefi sadece geleneksel Japon bıçakları kullanır.

This Japanese chef only uses traditional Japanese knives.

Çatalları tabağın sol tarafına ve bıçakları sağ tarafa koy.

Place the fork on the left side of the plate, and the knife on the right side.