Translation of "Bıçağını" in English

0.004 sec.

Examples of using "Bıçağını" in a sentence and their english translations:

Bıçağını bırak!

Drop the knife!

- Bıçağını ağaca batırdı.
- Bıçağını ağaca sapladı.

He stuck his knife into the tree.

Bana bıçağını ver.

Give me your knife.

Tom bıçağını düşürdü.

Tom dropped his knife.

O, bıçağını çıkardı.

He took out his knife.

Tom bıçağını biledi.

Tom sharpened his knife.

Tom bıçağını keskinleştiriyor.

Tom is sharpening his knife.

Tom bıçağını Mary'ye fırlattı.

Tom threw his knife at Mary.

Bıçağını ödünç alabilir miyim?

May I borrow your knife?

Tom Mary'ye bıçağını verdi.

Tom gave Mary his knife.

Tom bıçağını gizlemeye çalıştı.

Tom tried to conceal his knife.

Bıçağını bana ödünç verir misin?

Would you lend me your knife?

Lütfen bana bıçağını ödünç ver.

Please lend me your knife.

Lütfen, bana bıçağını ödünç ver.

Lend me your knife, please.

Tom, Mary'ye kendi bıçağını uzattı.

Tom handed Mary his knife.

Tom bıçağını yatağın altına sakladı.

Tom hid his knife under the mattress.

Mutfak bıçağını kullanırken, karım parmağını kesti.

When using the kitchen knife, my wife cut her finger.

Tom bıçağını aldı ve ipi kesti.

Tom grabbed his knife and cut the rope.

Önce ona sormadan Tom'un bıçağını kullanmamalıydım.

I shouldn't have used Tom's knife without asking him first.

O, bıçağını çıkardı ve domatesi dilimledi.

She took out her knife and sliced the tomato.

- Tom bıçağını çıkardı.
- Tom emaneti çıkardı.

Tom took out his knife.

Tom soyguncunun bıçağını görür görmez korktu.

Tom became scared as soon as he saw the robber's knife.

Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.

Tom brought his knife just in case he needed it.

Tom bıçağını bir tornavida olarak kullandı.

Tom used his knife as a screwdriver.

Tom halatı kesmek için bıçağını kullandı.

Tom used his knife to cut the rope.

Tom soyguncunun bıçağını görür görmez korkmuştu.

Tom got scared as soon as he saw the robber's knife.

Rengi değiştirmek için kılıcın bıçağını boyamamız gerekecek.

We'd have to paint the blade of the sword in order to change the color.

Tom cebine uzandı ve satın aldığı bıçağını çıkardı.

Tom reached into his pocket and pulled out the knife he'd bought.

Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.

Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.