Translation of "Ağaca" in English

0.009 sec.

Examples of using "Ağaca" in a sentence and their english translations:

- Ağaca çık.
- Ağaca tırman.

Climb up the tree.

Ağaca dikkat!

Timber!

- Bıçağını ağaca batırdı.
- Bıçağını ağaca sapladı.

He stuck his knife into the tree.

- Araba ağaca çarptı.
- Araba, ağaca tosladı.

The car bumped the tree.

Ağaca yıldırım düştü.

- The tree was struck by lightning.
- Lightning struck the tree.

Balon ağaca takıldı.

The balloon was caught in the tree.

Zorlanmadan ağaca tırmandı.

He climbed the tree without difficulty.

Kedi ağaca tırmandı.

The cat ran up the tree.

İpi ağaca bağla.

Fasten the rope to the tree.

O ağaca bakıyorsun.

You're looking at that tree.

Bir ağaca tırmandım.

I climbed a tree.

Ağaca sarılmak istedi.

She wanted to hug the tree.

Sincap ağaca tırmandı.

The squirrel climbed the tree.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

A bear can climb a tree.

Ağaca tırmanmam gerekiyor.

I need to climb the tree.

Ağaca tırmanabilir misin?

Can you climb the tree?

Tom ağaca tırmandı.

Tom climbed the tree.

Bir ağaca sarılıyor.

She hugs a tree.

Bir ağaca çarptım.

I ran into a tree.

Maymun, ağaca tırmandı.

The monkey climbed up the tree.

Halatı çıkartıp ağaca bağlayalım.

Rope out, tie it off the tree.

Türbeye, ağaca, oraya, buraya

Tomb, tree, there, here

Bütün ağaca ne olur?

What happens to all the wood?

Maymun, bir ağaca tırmandı.

The monkey climbed up a tree.

Bir ağaca tırmanmada iyidir.

She is good at climbing up a tree.

O, uzun ağaca baktı.

She looked up at the tall tree.

Büyük ağaca yıldırım düştü.

The big tree was struck by lightning.

Tom köpeğini ağaca bağladı.

Tom tied his dog to the tree.

Atı o ağaca bağlayın.

Tie the horse to that tree.

O ağaca tırmanabilir misin?

Can you climb up that tree?

Tom bir ağaca tırmanıyor.

Tom is climbing a tree.

Bir iple ağaca bağlıydı.

He was tied to the tree with a rope.

Çocuk ismini ağaca kazıdı.

- The boy carved his name on the tree.
- The boy carved his name into the tree.
- The boy carved his name in the tree.

Bu ağaca neden tırmanıyorsun?

Why are you climbing this tree?

Onu bir ağaca bağla.

Tie him to a tree.

Köpeğimi avludaki ağaca bağladım.

I tied my dog to the tree in the yard.

Araba bir ağaca çarptı.

- The car ran into a tree.
- The car hit a tree.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

- They bound the thief to a tree.
- They tied the thief to the tree.

O bir ağaca tırmandı.

She climbed a tree.

Onu bir ağaca bağladılar.

They tied him to a tree.

Bu ağaca yıldırım düştü.

That tree's been struck by lightning.

O hızla ağaca tırmandı.

He quickly climbed into the tree.

Dan bir ağaca çarptı.

Dan crashed into a tree.

Tom bir ağaca çarptı.

Tom crashed into a tree.

Bu ağaca sıkı dayanın.

Hold fast to this tree.

Tom çabucak ağaca tırmandı.

Tom quickly climbed up the tree.

Köpeğinizi ağaca zincirlenmiş tutun.

Keep your dog chained up to the tree.

Çabuk, bir ağaca tırman!

Quick, climb up a tree!

Bu ağaca ne denir?

What's this tree called?

Sincaplar koşarak ağaca tırmandı.

The squirrels ran up the tree.

Sincap hızla ağaca tırmandı.

The squirrel quickly ran up the tree.

Köpeğini o ağaca bağla.

Tie your dog to that tree.

Uzun ağaca çıkmaya çalıştı.

He tried to climb the tall tree.

- Ağaca tırmanan bazı maymunlar gördüm.
- Bazı maymunların ağaca tırmandığını gördüm.

I saw some monkeys climbing the tree.

- Bir maymun gibi ağaca tırmandı.
- Ağaca bir maymun gibi tırmandı.

He climbed up the tree like a monkey.

- Şu uzun ağaca doğru gidelim.
- Hadi şu uzun ağaca doğru gidelim.

- Let's make for that tall tree.
- Let's head for that tall tree.

Ama bakın, şuradaki ağaca bile

but look, if we look around us...

Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.

Tom tried to climb the tall tree.

O, köpeği bir ağaca bağladı.

He tied the dog to a tree.

Bir ağaca tırmanma denemesi yaptık.

We made an attempt to climb up a tree.

Bir kedinin ağaca tırmandığını gördüler.

They saw a cat climbing up the tree.

O, zorluk olmadan ağaca çıkar.

He gets up the tree without difficulty.

O, çaba harcamadan ağaca tırmandı.

He climbed up the tree without effort.

Maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.

The monkey is climbing a tall tree.

Bir çocukken ağaca tırmandın mı?

Did you climb trees when you were a child?

Tom'un arabası bir ağaca çarptı.

Tom's car hit a tree.

Onun arabası bir ağaca çarptı.

His car ran into a tree.

Yamaç paraşütü bir ağaca indi.

The paraglider landed in the tree.

Tom kendini bir ağaca zincirledi.

Tom chained himself to a tree.

Jane ağaca sırtını dayamış bekliyordu.

Jane was waiting with her back against the tree.

Tom ağaca bir taş attı.

Tom threw a rock at the tree.

Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum.

I want to chain myself to that tree.

Tom köpeğini bir ağaca bağladı.

Tom tied his dog to a tree.

Tom köpeği bir ağaca bağladı.

Tom tied the dog to a tree.

Oradaki ağaca kadar seninle yarışacağım.

I'll race you to the tree over there.

Hâlâ bir ağaca tırmanabilir misin?

Can you still climb a tree?

Tom bisikletini bir ağaca kilitledi.

Tom locked his bike to a tree.

Tom bisikletini bir ağaca zincirledi.

Tom chained his bicycle to a tree.

Tom bisikletini bir ağaca yasladı.

Tom leaned his bicycle against a tree.

- Pervasız kız tehlikeyi aldırmadan ağaca tırmandı.
- Umarsız kız tehlikeyi düşünmeden ağaca tırmandı.

The reckless girl climbed the tree regardless of danger.

- O ağaca tırmanırken herhangi bir zorluk yaşamadım.
- O ağaca tırmanırken hiçbir zorluğum olmadı.

I didn't have any trouble climbing that tree.

Bir maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor.

A monkey is climbing up a tall tree.

Babam ağaca karşı bir merdiven koydu.

My father put a ladder against the tree.

Ben köpeğimi bahçedeki bir ağaca bağladım.

I tied my dog to a tree in the garden.

O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı

He tied his dog up to the tree while he went into the store.

Tom bizim ön bahçemizdeki ağaca tırmandı.

Tom climbed the tree in our front yard.

Bir ağaca hiç tırmanmadığına bahse girerim.

I bet you've never climbed a tree.

Çocuk, "bu ağaca tırmanmak istiyorum." dedi.

"I want to climb this tree," said the boy.

Ağaca kadar seni geçebileceğime bahse girerim.

I'll bet that I can beat you to the tree.

Tom, kamyonu bir ağaca çarptığında öldü.

Tom died when his truck crashed into a tree.

Ağaca mı tırmanayım, çevrede ipucu mu arayayım?

Climb the tree? Or do I look around in nature for clues?

Tony bir bıçakla adını bir ağaca kazıdı.

Tony carved his name in a tree with a knife.