Translation of "Aydınlık" in English

0.005 sec.

Examples of using "Aydınlık" in a sentence and their english translations:

Dışarısı hâlâ aydınlık.

- It is still light outside.
- It's still light outside.

Oda çok aydınlık.

The room is very bright.

Dışarısı hala aydınlık.

It's still bright outside.

Dışarı hâlâ aydınlık.

It's still light out.

Uyumak için çok aydınlık.

It's too bright to sleep.

Çok aydınlık olursa kolayca görülürler.

Too bright, and they're easily spotted.

Yang aydınlık iken, Yin karanlıktır.

The yin is dark, while the yang bright.

Tom'un aydınlık bir geleceği var.

Tom has a bright future.

Yalnızca sen, karanlığı aydınlık yapabilirsin.

Only you, can make the darkness bright.

Güneş, gökyüzündeki en aydınlık nesne.

The Sun is the brightest object in the sky.

...aydınlık da o şekilde geri gelir.

light now returns.

O islam dünyasını aydınlık tarafa geçirmek

The chosen one to

Burası okumak için yeterince aydınlık değil.

- It's not light enough in here to read.
- It isn't light enough in here to read.

Her ayda sadece birkaç aydınlık gece olur.

There are only a few bright nights every month.

Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.

Lighter conditions make hunting harder for the lioness.

ışık kullanmadan gazete okunabilecek kadar bir aydınlık vardı

there was enough light to read the newspaper without using light

Karanlık ve aydınlık bir elmanın iki yarısı gibidir.

Light and darkness are two sides of the same coin.

Nisanda aydınlık soğuk bir gündü ve saat on üçü vuruyordu.

It was a bright cold day in April, and the clocks were striking thirteen.

Daha aydınlık bir dünyaya adapte olmakta zorlandıkları pek çok noktadan biri bu.

Just one of the many ways they are struggling to adapt to a brighter world.

- Her zaman yaşamın aydınlık yüzüne bak.
- Hayata her zaman olumlu yönden bak.

Always look on the bright side of life.