Translation of "Avcılık" in English

0.006 sec.

Examples of using "Avcılık" in a sentence and their english translations:

Avcılık artık yasaklanmıştır.

Hunting is forbidden now.

Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.

- Hunting is banned in national parks.
- Hunting is not allowed in national parks.

Ben biraz avcılık yaptım.

I've done a little hunting.

Korunan alanlarda avcılık yasaktır.

In protected areas hunting is prohibited.

Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.

Hunting is prohibited in national parks.

Avcılık hakkında pek bilgim yok.

I don't know much about hunting.

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

He spent a lifetime honing his skills as a hunter

Balıkçılık, avcılık, yürüyüş ve kayakçılık popülerdir.

Fishing, hunting, hiking and skiing are popular.

Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf.

His favourite pastimes were hunting and golf.

Avcılık olacağını düşündüğüm kadar çok eğlenceli değildi.

Hunting wasn't as much fun as I thought it would be.

Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.

Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.

- Tom artık avlanmıyor.
- Tom artık avcılık yapmıyor.

Tom doesn't hunt anymore.

- Avcılık ruhsatınız var mı?
- Av ruhsatın var mı?

Do you have a hunting license?

Kral Frederick avcılık, şarap, kadınlar ve ziyafetleri severdi.

King Frederick loved hunting, wine, women and feasts.

Avcılık kazaları çoğu insanın fark ettiğinden daha sık olur.

Hunting accidents happen more often than most people realize.

Avcılık, sualtı dalış, balıkçılık ve keşfetme onun ilgi alanları arasındadır.

Hunting, underwater diving, fishing and exploring are among his interests.

Aşırı avcılık, aynı zamanda okyanus sağlığını da tehdit etmektedir. Bu, doğal üreme yoluyla popülasyonun yerini alabileceğinden daha fazla balık yakalandığında ortaya çıkar.

Overfishing also threatens ocean health. It occurs when more fish are caught than the population can replace through natural reproduction.