Translation of "Ararken" in English

Arkadaşlarını ararken çantasını bulamıyor

looking for her friends, wondering where her handbag was.

Polis kanıt ararken odayı inceledi.

The policeman went over the room in search for evidence.

Karın polisi ararken onu bırakma.

Keep hold of him while your wife calls the police.

O yeri ararken sıkıntı çekmişler

They had trouble finding the place.

Tom'u ararken kasabayı çepeçevre gezdim.

I drove all around town looking for Tom.

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!

[Bear] When foraging for food in the wild you can't be picky!

Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!

[Bear] When foraging for food in the wild, you can't be picky!

Tom aspirin ararken ecza dolabını açtı.

Tom opened the medicine cabinet, looking for aspirin.

Ebeveynlerini ararken grubun sağladığı güvenli ortamdan uzaklaştı.

His search has taken him away from the protection of the crèche...

Biz bir otopark ararken çok zaman harcadık.

We spent a lot of time looking for a parking lot.

Tom'u ararken bir sürü zaman boşa harcadık.

We wasted a lot of time looking for Tom.

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

And actually it's pretty smart using this UV light to look for scorpions.

Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal.

Just stay put for a minute while I look for him.

Diğerleri yenilik ararken, bazı insanlar uygunluk tercih eder.

Some people prefer conformity, while others seek novelty.

Yeni bir iş ararken gazetedeki küçük ilanları okumayı unutma.

When looking for a new job, do not forget to read the want ads in the newspaper.

Tom Mary'yi ararken odayı didik didik aradı ama kalabalıkta onu göremedi.

Tom scoured the room looking for Mary, but couldn't pick her out in the crowd.

O bahar, Napolyon, kararlı bir savaşa zorlama umuduyla Bennigsen'in Rus ordusunu ararken

That spring, Lannes resumed  command of the advance guard,