Translation of "Aralarında" in English

0.004 sec.

Examples of using "Aralarında" in a sentence and their english translations:

Kendi aralarında tartıştılar.

They quarreled among themselves.

Parayı kendi aralarında bölüştürdüler.

They divided the money among themselves.

Öğün aralarında tatlı yemeyin.

Don't eat sweets between meal times.

Aralarında karıştırma tehlikesi var.

There is danger of confusion between them.

Yetişkinler kendi aralarında konuşuyordu.

The grownups were talking among themselves.

Muhafızlar kendi aralarında güldüler.

The guards laughed among themselves.

Onlar kendi aralarında konuşuyorlar.

- They are talking to each other.
- They are talking among themselves.
- They're talking among themselves.

Aralarında ilişki kurmak olanaksız.

It’s impossible to relate them.

Aralarında büyük fark var.

There's a big difference between both.

Ama aralarında devler de vardır.

But there are also giants.

Aralarında bir uyum hüküm sürdü.

A harmony prevailed among them.

Her zaman kendi aralarında dövüşüyorlar.

They're always fighting among themselves.

Aralarında gizli bir anlaşma var.

They have a secret understanding between them.

Bill ve Joan şekeri aralarında paylaştırdılar.

Bill and Joan divided the candy between them.

Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.

The thieves divvied up the stolen loot among themselves.

Öğün aralarında atıştırmaktan nasıl uzak duruyorsun?

How do you avoid snacking between meals?

On kişi öldü, aralarında bir kadın.

Ten people died, among them, a woman.

Tom ve Mary elmaları aralarında paylaştılar.

Tom and Mary divided the apples between them.

Aralarında mesafe açılıyor, taşınıyorlar altta gördüğünüz gibi.

Distance among them is increased, they move as you can see.

Bu üç kişinin aralarında 50 lirası vardı.

The three men had 50 pounds among them.

İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.

The two boys cooked their meal between them.

İnsanlar kendi aralarında dil aracılığı ile anlaşırlar.

Human beings communicate with each other by means of language.

Tom ve Mary parayı kendi aralarında paylaştılar.

Tom and Mary divided the money between themselves.

Tom ve Mary genellikle aralarında Fransızca konuşurlar.

Tom and Mary usually speak French together.

Bahri kabilesine dahil olan Baybars aralarında en güçlüsüydü

Baibars, a member of the Bahri faction, was the most powerful of his rivals, and it is

İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.

Angels watch from above as men fight amongst themselves.

Aralarında davalık durum kalmamıştı fakat mahkeme bitmiyordu bir türlü

There was no case between them, but the court never ended

O, Afrika'da iken sık sık aralarında yaşadığı insanlardan bahsederdi.

He would often talk about the people he had lived among while he was in Africa.

- Aralarında çok fark görmüyorum.
- Onlar arasında çok fark görmüyorum.

I don't see much difference between them.

Aralarında karşılıklı saygı ve sadakate dayalı özel bir bağ kuruldu

and a special bond was formed between  them, based on mutual respect and loyalty

- Hırsızlar ganimeti paylaştılar.
- Hırsızlar ganimeti aralarında paylaştılar.
- Hırsızlar, ganimeti paylaştılar.

The thieves divided their booty.

Aralarında saygı yoksa insanlardan doğaya, gezegene ve hayvanlara saygı duymalarını nasıl isteyebiliriz?

How can we ask for humans to respect nature, the planet and the animals if respect between them does not exist?

İnsanları kendi aralarında iyi ve kötü olarak ayırmak saçma. İnsanlar neşeli ya da sıkıntılı olabilir.

It is absurd to divide people into good and bad. People are either charming or tedious.

Bu arada, Japonca'dan çeviri yaparsan, sahiplenilmemiş cümlelerden uzak dur. Çünkü aralarında birçok doğal olmayan ve yanlış cümleler var.

By the way, if you translate from Japanese, avoid unowned sentences - there are very many unnatural and just incorrect sentences among them.

İbrahim, evindeki en yaşlı ve her şeyden sorumlu uşağına, "Elini uyluğumun altına koy" dedi, "Yerin göğün Tanrısı Rabbin adıyla ant içmeni istiyorum. Aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın. Oğlum İshaka kız almak için benim ülkeme, akrabalarımın yanına gideceksin."

And he said to the elder servant of his house, who was ruler over all he had: Put thy hand under my thigh, that I may make thee swear by the Lord, the God of heaven and earth, that thou take not a wife for my son, of the daughters of the Chanaanites, among whom I dwell: but that thou go to my own country and kindred, and take a wife from thence for my son Isaac.