Translation of "Tartıştılar" in English

Onlar tartıştılar.

- They quarreled.
- They had an argument.

Onlar problemi tartıştılar.

They discussed the problem.

Projenin ekonomisini tartıştılar.

They discussed the economics of the project.

Onlar niçin tartıştılar?

Why did they argue?

Onlar sorunu tartıştılar.

They discussed the problem.

Kendi aralarında tartıştılar.

They quarreled among themselves.

Cümle hakkında tartıştılar.

They argued about the sentence.

Parti için planları tartıştılar.

They discussed the plans for the party.

Kira hakkında biraz tartıştılar.

They argued a little about the rent.

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.

They debated other parts of the proposal.

Delegeler günlerce uzlaşmayı tartıştılar.

Delegates debated the compromise for many days.

Annem ve babam çok tartıştılar.

My parents argued a lot.

Sami ve Leyla bazen tartıştılar.

Sami and Layla argued sometimes.

Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.

They debated land reform but never carried it out.

Tom ve Mary gelecek planlarını tartıştılar.

Tom and Mary discussed their future plans.

Sami ve Leyla çocuklarının velayetini tartıştılar.

Sami and Layla argued over custody of their children.

Sami ve Leyla sık sık tartıştılar.

Sami and Layla argued frequently.

Tom ve Mary gelecek için planlarını tartıştılar.

Tom and Mary discussed their plans for the future.

İki bilimci, incil yorumları hakkında saatlerce tartıştılar.

The two scholars argued for hours about biblical hermeneutics.

Sami ve Leyla içki meselesiyle ilgili tartıştılar.

Sami and Layla argued about her drinking issue.

Leyla ve Sami o gece defalarca tartıştılar.

Layla and Sami argued repeatedly that night.

Tom ve Jane tartıştılar fakat ertesi sabah barıştılar.

Tom and Jane quarreled, but they made up the next morning.

Tom ve Mary neredeyse bir saat sorunu tartıştılar.

Tom and Mary discussed the problem for almost an hour.

Mary ve John tartıştılar, ancak bir süre sonra barıştılar.

Mary and John quarreled, but made up after a while.

Onlar çöpü dışarıya taşımak için kimin sırası olduğu hakkında tartıştılar.

They disputed about whose turn it was to take the trash out.

- Tom ve arkadaşları bütün gece siyaset tartıştılar.
- Tom ve arkadaşları bütün gece politika konuştu.

Tom and his friends discussed politics all night.