Translation of "Ilişki" in English

0.011 sec.

Examples of using "Ilişki" in a sentence and their english translations:

- İlişki peşinde değilim.
- Ben yeni ilişki aramıyorum.

I'm not looking for a relationship.

Ilişki kurmanın önemini

the importance of building relationships,

Tom'la ilişki kur.

Contact Tom.

Hiçbir ilişki bulunmadı.

No correlation was found.

- Bir ilişki arayışında değilim.
- Bir ilişki ile ilgilenmiyorum.

I'm not interested in a relationship.

Öğretme işi ilişki inşasıdır

The work of teaching is relationship building

Ilişki merkezli sınıflar yaratarak

where we stop thinking of developing a child’s character

Bu ilişki nereden geliyor?

Where does this relationship come from?

Tom bir ilişki aramıyor.

Tom isn't looking for a relationship.

O bir ilişki yaşıyor.

- She's having an affair.
- He's having an affair.

Ben bir ilişki aramıyorum.

I'm not looking for a relationship.

Onunla cinsel ilişki kurdu.

She had a sexual encounter with him.

O, ilişki hakkında biliyordu.

He knew about the affair.

Bir ilişki var mıydı?

Was there an affair?

Sami biriyle ilişki içindeydi.

Sami was in a relationship with someone.

Aralarında ilişki kurmak olanaksız.

It’s impossible to relate them.

Ilişki kurabilmeyi bilmek gerektiğine inanıyordu.

you need to be able to relate to everybody.

Para istediğiniz biriyle ilişki kurmak

building a relationship with someone you're asking for money from

Ve ceza adalet sistemindeki ilişki,

and the relationship to the criminal justice system

Seyircimle hakiki bir ilişki kurmak.

to make a genuine connection with my audience.

O bir ilişki yaşıyor mu?

Is he having an affair?

Bu sonu olmayan bir ilişki.

It's a dead-end relationship.

Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.

I'm not interested in a serious relationship.

Bir ilişki benim için yeterli.

One relationship is enough for me.

O ciddi bir ilişki istiyor.

He wants a serious relationship.

Doğrudan bir ilişki var mı?

Is there a direct correlation?

O ciddi bir ilişki ister.

She wants a serious relationship.

O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.

He's quick in forming relationships with women.

Tom kararlı bir ilişki içinde.

Tom is in a committed relationship.

Fadıl, Leyla ile ilişki kuruyordu.

Fadil was having an affair with Layla.

Jimmy, Cindy ile ilişki yaşadı.

Jimmy played footsies with Cindy.

Leyla cinsel ilişki kurmaya başladı.

Layla started having sexual encounters.

Tom bir ilişki aramadığını söyledi.

- Tom said he's not looking for a relationship.
- Tom said that he's not looking for a relationship.
- Tom said that he isn't looking for a relationship.
- Tom said he isn't looking for a relationship.

- Sami, Leyla ile bir ilişki başlattı.
- Sami, Leyla ile bir ilişki kurdu.

Sami started an affair with Layla.

Dolayısıyla bir ilişki, bir aşk varsa

So, when you get in a relationship or fall in love,

İlişki daha ilk günden bir felaketti.

The relationship was a disaster from day one.

Biz hep iyi bir ilişki yaşadık.

We've always had a good relationship.

Ne zamandan beri bir ilişki içindesiniz?

- How long have you been together?
- Since when have you been in a relationship?

Onunla normal bir ilişki kurmak istedi.

She wanted to have a normal relationship with him.

- Onunla ilgilenebilirim.
- Onunla iyi ilişki kurabilirim.

I can relate to that.

Tom Mary ile bir ilişki içindeydi.

Tom used to be in a relationship with Mary.

Tom Mary ile gizlice ilişki kuruyor.

Tom has secretly been contacting Mary.

Fadil ve Dania bir ilişki başlattı.

Fadil and Dania started a relationship.

Leyla ve Sami bir ilişki yaşıyorlardı.

Layla and Sami were having an affair.

Sanırım annem bir ilişki yaşıyor olabilir.

I think that Mom might be having an affair.

Sami, Leyla ile bir ilişki içindeydi.

Sami was in a relationship with Layla.

Ve rapçiler, ilişki kurabildiğimiz bir dilden konuşuyorlardı.

and rappers were speaking a language that we could relate to.

şimdi eminim mutlu bir ilişki yaşıyor olurdu ...

I'm sure she would enjoy now a happy relationship ...

Eğer insanlarla ilişki kurmanın çaba isteyeceğini düşünüyorsanız

And if you think building a relationship with people takes work,

Nedensel ilişkiyle gündelik ilişki arasındaki fark nedir?

What is the difference between a causal relationship and a casual relationship?

Karı koca arasındaki ilişki aşka dayalı olmalıdır.

The relationship between husband and wife should be based on love.

Tom hiç ciddi bir ilişki içinde olmadı.

Tom has never been in a serious relationship.

Arz ve talep arasında yakın ilişki vardır.

There is close relationship between supply and demand.

Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.

A relationship based on total honesty is bound to fail.

Çocukluktan beri onunla yakın bir ilişki yaşıyorum.

I've been on close terms with her since childhood.

Ya da çıkmaza giren bir ilişki olabilir.

or maybe you are stuck in a failing relationship.

O yerliler ile samimi bir ilişki kurdu.

He established a friendly relationship with the natives.

- Tom'la nasıl ilişki kuruyorsun?
- Tom'un nesi oluyorsun?

How are you related to Tom?

Fadil ve Dania romantik bir ilişki geliştirdiler.

Fadil and Dania developed a romantic relationship.

Seninle cinsel ilişki kurmak cennette olmak gibidir.

Sex with you is like being in heaven.

Sami ve Leyla romantik bir ilişki geliştirdiler.

Sami and Layla developed a romantic relationship.

Sami evli bir kadınla bir ilişki yaşıyordu.

Sami was having an affair with a married woman.

Sami, Leyla'nın bir ilişki yaşadığına inanmayı reddetti.

Sami refused to believe that Layla had been having an affair.

Sami ve Leyla yakın bir ilişki yaşıyorlardı.

Sami and Layla were having an intimate relationship.

Sami iş yerindeki bir kadınla ilişki yaşıyor.

Sami has been having an affair with a woman at work.

Sami, Leyla ile iyi bir ilişki kuruyordu.

Sami was building a good relationship with Layla.

Sami Leyla adlı bir kızla ilişki içindeydi.

Sami was dating a girl named Layla.

O her zaman büyük işletmeler ile ilişki kurmuştur.

He has always associated with large enterprises.

Tom, Mary'ye bunun tek gecelik ilişki olduğunu söyledi.

Tom said to Mary that it was just a one-night stand.

- O kızlarla hızlıdır.
- O, kızlarla ilişki kurmada hızlıdır.

He's quick with girls.

Bir ilişki gizli olmak zorundaysa, onun içinde olmamalısın.

If a relationship has to be a secret, you shouldn't be in it.

Böylesine garip bir ilişki uzun süre tekrar olmayacak.

- An affair this strange will not happen again for a long time.
- Such a strange affair will not occur again for a long time.

Öğretmen ve öğrenci arasında uyumlu bir ilişki olmalı.

There should be an harmonious relation between student and teacher.

Cinsel ilişki sırasında kondom kullanmazsan bir hastalık kapabilirsin.

If you don't use a condom during sex, you can catch a disease.

Mary kardeşi Tom ile ensest bir ilişki içindeydi.

Mary was in an incestuous relationship with her brother Tom.

Sami ve Leyla arasında gizli bir ilişki vardı.

Sami and Layla had a secret relationship.

Sami ilişki hakkında bilgi sahibi olmayı hak ediyor.

Sami deserves to know about the affair.

Sami, Leyla ile romantik bir ilişki kurmayı umuyordu.

Sami was hoping to have a romantic relationship with Layla.

Tom ve Mary yıllardır ihtiraslı bir ilişki sürdürüyorlardı.

Tom and Mary had been carrying on a torrid affair for years.

Tom bir iş arkadaşıyla ateşli bir ilişki yaşadı.

Tom had a torrid affair with a coworker.

Şirket içinden biriyle ilişki yaşayacağını hiç tahmin etmezdim.

I'd never imagine you'd have an affair with someone working for the company.

Şirketin bir Amerikan şirketi ile ilişki kuracağı söylentileri var.

It is rumored that the firm is going to tie up with an American company.

Ve liberal dış politikaları ile batıyla yakın ilişki kurdu.

And his liberal foreign policies built a close relationship with the West which paved the

O adam senin kız kardeşin ile bir ilişki yaşıyor!

That guy is having an affair with your sister!

Tinder'deki birçok kişi sadece kısa vadeli bir ilişki arıyor.

Many people on Tinder are just looking for a short-term relationship.

Tom Mary ile kararlı bir ilişki içinde olmak istedi.

Tom wanted to be in a committed relationship with Mary.

O bir ilişki istemiyor. O sadece benimle yatmak istiyor.

He doesn't want a relationship. He just wants to sleep with me.

Bu Mary'yi tatmin etmedi ve onlar arasındaki ilişki soğudu.

- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them cooled.

Bu Tom'u tatmin etmedi ve onlar arasındaki ilişki soğudu.

- This did not satisfy Tom, and the relationship between them became more distant.
- This did not satisfy Tom, and the relationship between them cooled.

Fadıl eski arkadaşıyla romantik bir ilişki içinde olmadığını söyledi.

Fadil said that he wasn't in a romantic relationship with his ex.

Onunla normal, kontrol edilebilir, sevgi dolu bir ilişki kurmak için

just to ensure that we could have

Ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

and the relationship between the two became much more one-way.

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

Only mothers and calves maintain close, long-term bonds.

Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.

Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.

- Senin bir ilişkin var mı?
- Sen bir ilişki yaşıyor musun?

Are you having an affair?

Kan grubu ve kişilik arasında bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

A relationship between blood group and personality has not been scientifically proven.

Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.

This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.

Bu kadar garip bir ilişki uzun bir süre tekrar olmayacak.

An affair this strange will not happen again for a long time.