Translation of "Almakla" in English

0.003 sec.

Examples of using "Almakla" in a sentence and their english translations:

Biletleri almakla ilgileneceğim.

I'll see about getting the tickets.

- Tom parayı almakla suçludur.
- Tom parayı almakla suçluydu.

Tom was guilty of taking the money.

Beni parayı almakla suçladılar.

They accused me of taking the money.

Zaten onu almakla ilgilenmiyordum.

I wasn't interested in buying that anyway.

Şunlardan birini almakla ilgileniyorum.

I'm interested in buying one of those.

Tom rüşvet almakla suçlandı.

Tom was accused of accepting bribes.

Bir ansiklopedi almakla ilgileniyor musunuz?

Are you interested in buying an encyclopedia?

Onlar onu parayı almakla suçladılar.

They accused her of taking the money.

Onlar beni parayı almakla suçladı.

They accused me of taking the money.

Sana biraz ilaç almakla ilgileneceğim.

I'll see about getting you some medicine.

Tom artık arabanı almakla ilgilenmiyor.

Tom is no longer interested in buying your car.

Ben bunu satın almakla ilgileniyorum.

I'm interested in buying it.

Evet, bilet satın almakla ilgileneceğim.

Yes, I will take care of buying the tickets.

Tom biletleri satın almakla ilgilenecek.

Tom will take care of buying the tickets.

Tom resimlerinden birini almakla ilgileniyor.

Tom is interested in buying one of your paintings.

Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.

I am interested in getting a hat like this.

Tom hâlâ eski arabanı almakla ilgileniyor.

Tom is still interested in buying your old car.

Tom bir çiftlik almakla ilgilendiğini söyledi.

- Tom said he was interested in buying a farm.
- Tom said that he was interested in buying a farm.

Tom'a onun resimlerinden birini almakla ilgilendiğimi söyledim.

I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.

Ben gerçekten bir şey satın almakla ilgilenmiyorum.

I'm not really interested in buying anything.

Tom onun gibi bir gitar almakla çok ilgilenir.

Tom would be very interested in getting a guitar like that one.

O evi almakla ilgilenen tek kişi ben değilim.

I'm not the only one interested in buying that house.

Tom Mary'ye onun tablolarından birini almakla ilgilendiğini söyledi.

Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.

O, sahip olduğum her şeyi almakla tehdit etti.

He threatened to take everything I own.

Tom'un resimlerinden herhangi birini satın almakla ilgileneceğimi sanmıyorum.

- I don't think I'd be interested in buying any of Tom's paintings.
- I don't think that I'd be interested in buying any of Tom's paintings.

Bir kurs almakla bir kitap okumak arasındaki fark nedir?

What's the difference between taking a course and reading a book?

O Parlamento Bakanı kamu fonları ile karısının elbiselerini almakla suçlandı.

That Minister of Parliament was accused of buying his wife's dresses with public funds.

Tom ve Mary havuzu olan bir ev satın almakla ilgilenmiyorlar.

Tom and Mary aren't interested in buying a house with a pool.

Eski arabamı satmaya çalıştım ama kimse onu satın almakla ilgilenmedi.

- I tried to sell my old car, but no one was interested in buying it.
- I tried to sell my old car, but nobody was interested in buying it.

Tom'un senin eski MP3 çalıcını almakla ilgilenmesinin pek mümkün olmadığını düşünüyorum.

I think it's highly unlikely that Tom would be interested in buying your old MP3 player.