Translation of "Biletleri" in English

Biletleri ödeyeceğim.

I'll pay for the tickets.

Biletleri nerede alabilirim?

Where can I get tickets?

Sinema biletleri alıyoruz.

We're buying movie tickets.

Tom biletleri yırttı.

Tom tore up the tickets.

Tom biletleri almadı.

Tom didn't buy the tickets.

Bu biletleri ödedim.

I paid for these tickets.

Biletleri nerede alabilirsin?

Where can you get tickets?

Yarın biletleri alacağım.

I'll buy the tickets tomorrow.

Kimin biletleri var?

Who's got the tickets?

Biletleri ücretsiz aldım.

I got the tickets for free.

Biletleri bana ver.

Give me the tickets.

Dün biletleri alamadım.

I couldn't get the tickets yesterday.

Biletleri dün aldım.

I got tickets yesterday.

Biletleri almakla ilgileneceğim.

I'll see about getting the tickets.

Biletleri kim verdi?

Who gave out the tickets?

Biletleri hemen almalıyız.

We have to buy the tickets right now.

Bütün biletleri sattık.

We've sold all the tickets.

Tom'un biletleri var.

Tom has the tickets.

Ben biletleri ödedim.

- I'm the one who paid for the tickets.
- I paid for the tickets.

Tom biletleri ödedi.

- Tom paid for the tickets.
- Tom is the one who paid for the tickets.

Henüz biletleri ödemedim.

I haven't paid for the tickets yet.

Biletleri ödediniz mi?

Have you paid for the tickets yet?

Henüz biletleri almadım.

- I haven't yet bought the tickets.
- I haven't bought the tickets yet.

Biletleri satın alacağım.

- I will buy the tickets.
- I'll buy the tickets.

Biletleri almayı unuttum.

I forgot to buy tickets.

- Bu biletleri istiyor musunuz?
- Bu biletleri istiyor musun?

Do you want these tickets?

Biletleri nerede almam gerekiyor?

Where should I pick the tickets up?

Uçak biletleri pahalı mı?

Are airplane tickets expensive?

Biletleri satın aldınız mı?

Have you bought the tickets?

Biletleri olan adam benim.

I'm the guy who has the tickets.

Biletleri sana verdim mi?

Did I give you the tickets?

Biz sinema biletleri alıyoruz.

We are buying movie tickets.

Bu biletleri kim ödeyecek?

Who's going to pay for these tickets?

Tren biletleri pahalı mı?

Are the train tickets expensive?

Biletleri bir karaborsacıdan aldım.

I bought tickets from a scalper.

Senin için biletleri alabilirim.

I can get the tickets for you.

Sezon biletleri satışa sunulacak.

Season tickets will be available.

Bu gece biletleri alacağız.

We're buying the tickets tonight.

Biletleri ödeyen kişi benim.

- I'm the one who paid for the tickets.
- I am the one who paid for that ticket.
- I'm the one who paid for that ticket.

Biletleri ödeyen kişi Tom'dur.

Tom is the one who paid for the tickets.

Bu biletleri istemiyor musun?

Don't you want these tickets?

Bu biletleri bedava aldım.

- I got these tickets for free.
- I got these tickets for nothing.

Ben biletleri olan kişiyim.

I'm the one who has the tickets.

Biletleri çoktan aldığını sanıyordum.

- I thought you'd already bought the tickets.
- I thought that you'd already bought the tickets.

Yetişkin biletleri 13 Dolar'dır.

Adult tickets are $13.00.

Tur gününde biletleri alabilir miyim?

Can I buy tickets on the day of the tour?

Konser için biletleri nasıl aldınız?

How did you get tickets for the concert?

O, bu biletleri parasız aldı.

- Tom got these tickets for nothing.
- Tom got these tickets for free.

Amcamız bize sinema biletleri aldı.

Our uncle bought us movie tickets.

Hiç çekiliş biletleri alır mısın?

Do you ever buy raffle tickets?

Konser biletleri bu ofiste satışta.

Concert tickets are on sale at this office.

Konser biletleri genellikle oldukça pahalıdır.

Concert tickets are quite often expensive.

Sanırım Tom biletleri almayı unutmadı.

- I assume Tom didn't forget to buy the tickets.
- I assume that Tom didn't forget to buy the tickets.

Bizden biri biletleri satın alabilir.

One of us can buy the tickets.

Tom bu biletleri bedava aldı.

- Tom got these tickets for nothing.
- Tom got these tickets for free.

Hâlâ piyango biletleri alıyor musun?

Do you still buy lottery tickets?

Tom biletleri satın almakla ilgilenecek.

Tom will take care of buying the tickets.

Bu biletleri boş yere aldım.

I got these tickets for nothing.

Biletleri nereden alacağımı bana söyleyebilir misiniz?

Can you tell me where to buy tickets?

Biletleri alır almaz onları sana göndereceğiz.

As soon as we get the tickets, we'll send them to you.

Onları isteyen herkese bu biletleri vereceğim.

I will give these tickets to whoever wants them.

Onun biletleri almasının zor olacağını düşündüm.

- I thought it would be difficult for her to get the tickets.
- I thought that it would be difficult for her to get the tickets.

"Piyango biletleri para israfıdır." "Kazansan değil."

"Lottery tickets are a waste of money." "Not if you win."

Konser için bu biletleri ücretsiz aldım.

I got these tickets to the concert for free.

Biletleri alamadım bu yüzden konsere gidemiyoruz.

I wasn't able to buy tickets, so we can't go to the concert.

Hala piyango biletleri satın alıyor musun?

Are you still buying lottery tickets?

Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.

Luckily, I was able to get the tickets yesterday.

Tom satın almasını istediğin biletleri alamadı.

Tom couldn't get the tickets you asked him to buy.

Tom'un biletleri zaten satın aldığını düşündüm.

- I thought Tom had already bought the tickets.
- I thought that Tom had already bought the tickets.

Tom'un biletleri zaten satın aldığını sanıyordum.

- I thought Tom had already bought the tickets.
- I thought that Tom had already bought the tickets.

Parti biletleri on dolar ve üstüne çıkıyor.

The party tickets go for ten dollars and upward.

Yaşlı insanlar otobüs biletleri için para ödemezler.

Old people don't pay for bus tickets.

Biletleri satın alamadık, bu yüzden konsere gitmedik.

We weren't able to buy tickets, so we didn't go to the concert.

Tom'un biletleri almayı unutmadığından emin olmam gerekiyor.

I'm supposed to make sure Tom doesn't forget to buy the tickets.

Ben biletleri alırken valizime göz kulak ol.

Keep an eye on my suitcase while I buy the tickets.

Senin için bu biletleri kim satın aldı?

Who bought these tickets for you?

Tom'un tam bir deste ödenmemiş park biletleri var.

Tom has a whole pile of unpaid parking tickets.

Tom'un biletleri henüz almadığını sana düşündüren şey nedir?

What makes you think Tom hasn't bought the tickets yet?

Çim'de, hareket istasyonuna gitmek ve tren biletleri orada almak zorundasın.

In China, you have to go to the departure station and buy train tickets there.

Tom yarın için opera biletleri satın aldı, ancak Mary hasta.

Tom bought opera tickets for tomorrow, but Mary is sick.

Bu sabah, arkadaşım ve ben uçak biletleri satın almak için gittik.

This morning, my friend and I went to buy airline tickets.

O size geri dönüş biletleri için para iadesi yapacağı için okulunuz harika.

Your school is great, since it reimburses you for the return tickets.

- Yaşlı bir adam girişte biletleri kontrol ediyordu.
- Kapıda ihtiyar bir adam biletlere bakıyordu.

An old man was at the gate checking the tickets.

İyi şansım yok, bu yüzden Japon atari oyunu oynamam ya da piyango biletleri satın almam.

I don't have good luck, so I don't play pachinko or buy lottery tickets.