Translation of "Alacaksın" in English

0.006 sec.

Examples of using "Alacaksın" in a sentence and their english translations:

- Ne alacaksın?
- Ne satın alacaksın?

- What are you going to buy?
- What will you buy?
- What'll you buy?

Sıranı alacaksın.

You'll have your turn.

Ne alacaksın?

What are you going to get?

Paranı alacaksın.

- You'll get your money.
- You will get your money.

Onu alacaksın.

You'll get it.

Duş alacaksın.

- You should shower.
- You should take a shower.

Yarın cevabımı alacaksın.

You shall have my answer tomorrow.

Bizden haber alacaksın.

You'll be hearing from us.

Bunun sayesinde alacaksın.

You're going to get through this.

Tam desteğimi alacaksın.

You'll get my full cooperation.

Ne kadar alacaksın?

How much will you get?

İste ve alacaksın.

Ask and you shall receive.

Nasıl geri alacaksın?

How will you get back?

Bir tane alacaksın.

You'll get one.

Benim oyumu alacaksın.

You'll have my vote.

Hisseni yarın alacaksın.

You'll get your share tomorrow.

Kaç bilet alacaksın?

How many tickets will you buy?

Hangisini satın alacaksın?

Which one will you buy?

Ne satın alacaksın?

- What are you going to buy?
- What'll you buy?

Yakında bizden haber alacaksın.

You'll be hearing from us soon.

İçmek için ne alacaksın?

- What will you have to drink?
- What'll you have to drink?

Yakında ondan haber alacaksın.

You will soon hear from him.

İki başarı sertifikası alacaksın.

You shall receive two certificates of achievement.

Burada çalışmaktan zevk alacaksın.

You'll enjoy working here.

Belki o işi alacaksın.

Maybe you'll get that job.

Posta ile sertifikanı alacaksın.

You'll be receiving your certificate in the mail.

Posta ile lisansını alacaksın.

You'll be receiving your license in the mail.

Bu dönem ne alacaksın?

What are you going to take this semester?

Hak ettiğin şeyi alacaksın.

You will get what you deserve.

- Hangisini alacaksın?
- Hangisini alacaksınız?

Which one will you get?

Bunları alacaksın, değil mi?

You'll get these, won't you?

Sen hak ettiğini alacaksın.

You're gonna get what you deserve.

Yakında Tom'dan haber alacaksın.

You'll soon hear from Tom.

Tom için ne alacaksın?

What are you going to buy for Tom?

Bütün sorularının cevabını alacaksın.

You will get an answer to all of your questions.

Yarın akşam beş misafir alacaksın.

We are to take in five guests tomorrow evening.

Doğum gününde çok hediye alacaksın.

You'll get a lot of presents on your birthday.

Posta ile test sonuçlarını alacaksın.

You'll be receiving the results of your test in the mail.

Posta ile para iadeni alacaksın.

You'll be receiving your refund in the mail.

Bir midilli alacaksın gibi görünüyor.

It sounds like you're going to buy a pony.

Tom'u havaalanından ne zaman alacaksın?

When are you going to pick Tom up at the airport?

Sakin ol. Yarın ödülünü alacaksın.

Stay calm. You'll have your reward tomorrow.

Bu sandalye için ne alacaksın?

What will you take for this chair?

Tom'a Noel için ne alacaksın?

What'll you get Tom for Christmas?

Noel için bana ne alacaksın?

What are you going to get me for Christmas?

Ne tür şeyler satın alacaksın?

What kind of things are you going to buy?

Ona doğum gününde ne alacaksın?

What'll you get him for his birthday?

Endişelenme, bu akşam üstü cevabı alacaksın.

Don' t worry, you shall get the answer this afternoon.

Pencereyi aç ve temiz hava alacaksın.

Open the window and you'll have fresh air.

Tom'a doğum günü için ne alacaksın?

What are you going to get Tom for his birthday?

Posta ile son maaş çekini alacaksın.

You'll be receiving your last paycheck in the mail.

Bir gün bana bir içki alacaksın.

You'll buy me a drink someday.

Doğum gününde bir CD seti alacaksın.

You will get a CD set on your birthday.

Bir fincan çay alacaksın, değil mi?

You'll take a cup of tea, won't you?

Baba, Noel için bana ne alacaksın?

Dad, what are you going to get me for Christmas?

Yakında çok güzel bir haber alacaksın.

You will soon receive some very pleasant news.

- Hak ettiğini alacaksın.
- Ne hak ediyorsanız alacaksınız.

You'll get what you deserve.

- Sözlük mü alacaksın?
- Sözlük mü satın alacaksınız?

Are you going to buy a dictionary?

- Bunun keyfini çıkaracaksın.
- Bundan zevk alacaksın.
- Bundan hoşlanacaksın.

You'll get a kick out of it.

Kırmızı hapı mı yoksa mavi hapı mı alacaksın?

Will you take the red pill or the blue pill?

- İçmek için ne alacaksın?
- Ne içmek zorunda kalacaksın?

- What will you have to drink?
- What'll you have to drink?

Kendine ne zaman yeni bir dizüstü bilgisayar satın alacaksın?

When will you buy yourself a new laptop?

Arabayı yangın musluğunun önünde park edersen bir bilet alacaksın.

You'll get a ticket if you park the car in front of a fire hydrant.

"Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın?" "Arapça 5. seviye."

"Which language class are you taking this semester?" "Arabic Level 5."

- Sana ne kadar ödenecek?
- Ne kadar ödeme alacaksın?
- Sana ne kadar ödeyecekler?

How much will you get paid?

Eğer ne yediğine dikkat etmezsen, bu kadar uzun zaman kaybederek verdiğin bütün kiloyu geri alacaksın.

If you aren't careful about what you eat, you'll put back on all the weight that you spent so much time losing.