Translation of "Açan" in English

Konuyu açan Tom'du.

Tom was the one who brought it up.

çığır açan sistemler geliştiriyoruz.

that will help for the development of better human clinical trials.

Konuyu açan kişi bendim.

I'm the one who brought the subject up.

Lambaları açan kişi Tom'du.

Tom was the one who turned on the lights.

Çiçek açan kiraz güzeldir.

Blossoming cherry is beautiful.

Tom ışıkları açan kişidir.

Tom is the one who turned on the lights.

Yapay zekânın evrimsel yolunu açan

We set into motion that domino effect

Bu o kapıyı açan anahtar.

This is the key that opened that door.

Bu gözlerimi açan bir deneyimdi.

This was an experience that opened my eyes.

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

These tiny bats migrate hundreds of kilometers each year,

Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.

All the early flowers were bitten by the frost.

Bilgisayarda oturum açan son kişi kimdi?

Who was the last person to log on to the computer?

Babanız da protestolara yol açan bu öfkeyi

Your father, of course, also deeply understood

Bu, düşmanın fark etmesine yol açan şey.

It's a dead giveaway.

özgün, tartışmaya yer açan bir amaç benimsemekten geçiyor.

is to embrace a specific disputable purpose.

Ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

and even political crises that lead to refugee crises --

Berlin Duvarı'nın yıkılışı gerçekten çığır açan bir olaydı.

The fall of the Berlin Wall was really an epochal event.

Turist, arabayla çiçek açan meyve ağaçlarının önünden geçti.

The tourists drove past blooming fruit trees.

Dünyada kaygıya yol açan bir sürü şey var,

There are many sources of anxiety in the world,

- Buna ne sebep oldu?
- Buna yol açan ne?

What caused this?

Ve o insanın kalbini açan duyguyu hissettiğini tahmin ediyorum.

and feeling the heart-expanding love.

Tom duvarda gizli bir kapıyı açan bir butona bastı

Tom pushed a button on the wall that opened a secret door.

Ya da Çin'i Batı'ya açan daha geniş reformlar mı göreceğiz?

Or will we see new reforms to open China even wider to the west?

Artık döktüğün kardeş kanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altındasın.

Now therefore cursed shalt thou be upon the earth, which hath opened her mouth and received the blood of thy brother at thy hand.

Mizah, eğlenmeye yol açan, komik, gülünç veya aykırı bir nitelik olarak tanımlanır.

Humor is defined as comic, absurd, or incongruous quality causing amusement.

Bir de, herkesin uğruna mücadele ettiği şeye karşı savaş açan bir düşman vardır.

And there's an antagonist who's fighting against what everybody's agonizing for.

Onlar bu adamın şehrin tüm kapılarını açan, usta bir anahtara sahip olduğunu söylüyor.

They say that that man has a master key which opens all the doors of the city.

- Bu, dünyanın en pahalı depremidir.
- Bu, dünyanın en çok maddi hasara yol açan depremidir.

This is the world's most costly earthquake.

Onlar artık Osmanlı korsanlarına ve Ege Denizi'nde yelken açan gemilere ve yaklaşık 50 yıl önce Symrna'nın işgaline saldırmak için aktifti.

having already been actively attacking Ottoman pirates and shipping in the Aegean,