Translation of "Koşuya" in English

- Sami koşuya çıktı.
- Sami koşuya gitti.

Sami went on the run.

Koşuya çık" dedi.

Go for a run."

Parkta koşuya gideceğiz.

We'll go jogging in the park.

Yarın koşuya gidiyorum.

I'm going jogging tomorrow.

Ne zaman koşuya gidersin?

When do you go jogging?

Koşuya gitmek ister misin?

Do you want to go jogging?

Her gün koşuya giderdim.

I used to go jogging every day.

Koşuya çıkıyorum. Gelmek istiyor musunuz?

I'm going for a run. Do you want to come?

Babam yemekten sonra koşuya gitti.

My father went jogging after dinner.

Tom her gün koşuya gider.

Tom goes running every day.

Babam her sabah koşuya gider.

My father goes jogging every morning.

Ablam her gün koşuya gider.

My older sister goes jogging every day.

Tom Mary ile koşuya gitmedi.

Tom didn't go jogging with Mary.

Yarın sabahtan itibaren birlikte koşuya başlayalım.

Let's start jogging together from tomorrow morning.

Ben sadece hafif koşuya gitmek istedim.

I just wanted to go jogging.

Tom işten sonra koşuya gitmeyi seviyor.

Tom likes to go jogging after work.

Sigara içmeyi bıraktı ve koşuya başladı.

He stopped smoking and started running.

Ben koşuya çıkamayacak kadar çok yorgunum.

I'm too tired to go out for a run.

Tom her sabah parkta koşuya gider.

Tom goes jogging in the park every morning.

Jack orada sık sık koşuya giderdi.

Jack would often go jogging there.

- Tom'un her sabah koşuya gitmek için zamanı yoktu.
- Tom'un her sabah koşuya gidecek zamanı yoktu.

Tom didn't have time to go jogging every morning.

Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.

I make it a rule to go jogging every morning.

Her sabah kahvaltıdan önce hafif koşuya giderim.

I go for a jog every morning before breakfast.

Tom her gün işten sonra koşuya gider.

Tom goes jogging every day after work.

Tom, neredeyse her öğleden sonra koşuya gider.

Tom goes jogging almost every afternoon.

- Dün hafif koşuya gitmedim.
- Dün jogging yapmadım.

I didn't go jogging yesterday.

Bitişikteki adam her sabah bir koşuya gittiğini söyledi.

- The man next door said he goes for a jog every morning.
- The man next door said he jogs every morning.

Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp koşuya gitti.

As usual, he got up early in the morning and went jogging.

Tom bana senin her sabah koşuya gittiğini söyledi.

Tom tells me you go jogging every morning.

Tom bana her sabah koşuya gitmem gerektiğini söyledi.

Tom told me I should go jogging every morning.

Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.

Tom goes jogging every morning, rain or shine.

Neredeyse her gün kahvaltıdan önce hafif koşuya giderim.

I go jogging before breakfast almost every day.

Tom ve Mary sık sık birlikte koşuya giderler.

Tom and Mary often go jogging together.

Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım.

I put in an hour of jogging before I go to school.

Tom ve ben neredeyse her sabah birlikte koşuya gideriz.

Tom and I go jogging together almost every morning.

Tom en az haftada üç kez koşuya gittiğini söylüyor.

Tom says he goes jogging at least three times a week.

Ben her gün koşuya çıkıp düşüncelerimi serbest bıraktığımda oluyor.

For me, that's everyday when I get to go for a run and just let my mind wander.

Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.

I always tie my shoes tightly before I go jogging.

Tom haftada üç ya da dört kez koşuya gittiğini söylüyor.

Tom says he goes jogging three or four times a week.

- Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
- O, sigara içmeyi bıraktı ve koşmaya başladı.
- Sigara içmeyi bıraktı ve koşuya başladı.

He stopped smoking and started running.