Translation of "şeyimiz" in English

- Hiçbir şeyimiz yok.
- Bir şeyimiz yok.

We have nothing.

- Gizleyecek.bir şeyimiz yok.
- Saklayacak bir şeyimiz yok.

We have nothing to hide.

Her şeyimiz var.

We have everything.

Hiçbir şeyimiz yok.

- We have nothing.
- We've got nothing.

Her şeyimiz yolunda.

We have everything in order.

- Bizim ortak bir şeyimiz yok.
- Ortak hiçbir şeyimiz yok.

We have nothing in common.

Kaybedecek bir şeyimiz yok ve kazanacak her şeyimiz var.

We have nothing to lose and everything to gain.

Fazla bir şeyimiz yoktu,

We didn't have much,

Yapacak çok şeyimiz var.

We have a lot to do.

Maalesef hiçbir şeyimiz kalmadı.

- I'm afraid we don't have any left.
- I'm afraid that we don't have any left.

Yiyecek hiçbir şeyimiz yok.

We don't have anything to eat.

Başka bir şeyimiz olabilir.

We might have something else.

Tartışacak çok şeyimiz var.

We have so much to discuss.

Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı.

We have nothing left to lose.

Korkacak bir şeyimiz yok.

- We have nothing to be afraid of.
- We don't have anything to worry about.

Saklayacak hiçbir şeyimiz yok.

We've got nothing to hide.

Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.

- We've got nothing to lose.
- We don't have anything to lose.

Halledecek çok şeyimiz var.

We've got a lot to sort out.

Ulaşacak çok şeyimiz var.

We have a lot to live up to.

Önerecek çok şeyimiz var.

We have a lot to offer.

Kutlayacak çok şeyimiz vardı.

We had a lot to celebrate.

Ortak bir şeyimiz var.

We have something in common.

Kutlanacak çok şeyimiz var.

We have a lot to celebrate.

Ortak hiçbir şeyimiz yok.

- We have nothing in common.
- We've got nothing in common.

Başka bir şeyimiz yok.

We have nothing else.

Tartışacak bir şeyimiz yok.

We have nothing to discuss.

Ortak birçok şeyimiz var.

We have a lot in common.

Hiçbir şeyimiz noksan değil.

We lack nothing.

Yapacak çok şeyimiz kaldı.

We have so much left to do.

İçecek çok şeyimiz vardı.

We had a lot to drink.

Tartışacak bir şeyimiz var.

We have something to discuss.

Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu.

We had nothing to lose.

Öğrenecek çok şeyimiz var.

We have a lot to learn.

Yapacak bir şeyimiz yok.

We don't have anything to do.

Konuşacak çok şeyimiz var.

- We have so much to talk about.
- We've got so much to talk about.

Ortak birkaç şeyimiz var.

We have something in common.

Kaybedecek bir şeyimiz yok.

- We've got nothing to lose.
- We have nothing to lose.

Düşünecek çok şeyimiz var.

We have a lot to consider.

Utanacak bir şeyimiz yok.

We have nothing to be ashamed of.

Mutfakta çok şeyimiz yok.

We don't have much in the kitchen.

Endişelenecek bir şeyimiz yok.

We don't have anything to worry about.

Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.

We never had anything in common.

Cevaplayacak hiçbir şeyimiz yok.

We haven't got anything to answer for.

Ortak çok şeyimiz var.

- We have many things in common.
- We have a lot of things in common.

Yiyecek bir şeyimiz yok.

We have nothing to eat.

Yiyecek bir şeyimiz yoktu.

We had nothing to eat.

Kaybedecek çok şeyimiz yok.

We don't have much to lose.

Atıştırabileceğim bir şeyimiz var mı?

Do we have anything I can snack on?

Sizin için bir şeyimiz olacak.

We'll have something for you.

Ortak çok şeyimiz olduğundan eminim.

- I am sure we have a lot in common.
- I'm sure we have a lot in common.

Şikâyet edecek bir şeyimiz yok.

We have nothing to complain about.

Ortak çok şeyimiz olduğuna eminim.

- I am sure we have a lot in common.
- I'm sure we have a lot in common.

Yapmamız gereken çok şeyimiz var.

We have a lot of things we need to do.

"Yapacak çok şeyimiz var." "Mesela?"

"We have a lot of things to do." "Such as?"

Öğrenecek çok fazla şeyimiz var.

We've got a lot to learn.

Senin için bir şeyimiz var.

- We've got something for you.
- We got something for you.

Daha iyi bir şeyimiz var.

We have something even better.

Kanıtlamak için hiçbir şeyimiz yok.

We've got nothing to prove.

Hakkında endişelenecek bir şeyimiz yok.

We have nothing to worry about.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz kalmadı.

We've got nothing left to talk about.

Yapacak bir milyon şeyimiz var.

We've got a million things to do.

Yiyecek başka bir şeyimiz yok.

We have nothing else to eat.

Kutlayacak bir şeyimiz var mı?

Do we have something to celebrate?

Gerçekten yapacak çok şeyimiz var.

We really have a great deal to do.

Açıklanacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum.

- I don't think we have anything to explain.
- I don't think that we have anything to explain.

Mutfakta neredeyse hiçbir şeyimiz yoktu.

We had next to nothing in the kitchen.

Sanırım kaybedecek bir şeyimiz yok.

I suppose we have nothing to lose.

Tartışacak acil bir şeyimiz var.

We have something pressing to discuss.

Şimdi kutlayacak bir şeyimiz var.

We now have something to celebrate.

Zaten endişelenecek yeterince şeyimiz var.

We already have enough to worry about.

Hakkında konuşacak çok şeyimiz var.

- We've got a lot to talk about.
- We have plenty to talk about.

Herkes için bir şeyimiz var.

We have something for everyone.

Yapılması gereken çok şeyimiz var.

We have too many things that need to be done.

Yapılacak birçok önemli şeyimiz var.

We have lots of important things to do.

Gözönüne alınacak çok şeyimiz var.

We have a lot of things to consider.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz yoktu.

We had nothing to talk about.

Sana gösterecek bir şeyimiz var.

We've got something to show you.

Hâlâ öğrenecek çok şeyimiz var.

We still have a lot to learn.

Başka bir şeyimiz var mı?

Do we have anything else?

Hakkında düşünecek çok şeyimiz var.

We have plenty to think about.

Onlar için bir şeyimiz var.

- We have something for them.
- We've got something for them.

Hâlâ yapacak çok şeyimiz var.

We still have a lot to do.

Hakkında konuşacak bir şeyimiz yok.

We have nothing to talk about.

Keşke öyle bir şeyimiz olsa.

I wish we had something like that.

Bizim paylaşacak bir şeyimiz var.

We have something to share.

Bizim ortak bir şeyimiz yok.

- We have nothing in common.
- We've got nothing in common.

Her şeyimiz var gibi görünüyor.

It looks like we have everything.