Translation of "Ortak" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "Ortak" in a sentence and their arabic translations:

ortak oldular.

والذي يعطي قيود بديلة،

Çoğu özelliğimiz ortak.

أقصد أننا تشاركنا أكثر الصفات.

Ortak bir noktaları var.

لديهم شيء مشترك،

Herkesle ortak nokta bulabilirler,

يستطيعون اكتشاف الأرضية المشتركة مع الناس،

Ortak bir kanı yok.

ولم نجمع على أي شيء بعد.

Burada ortak olan şey,

والمشترك هنا

Çünkü kararlar ortak alınır

لأن القرارات تتخذ بشكل مشترك

Annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.

كانت أمي لتحظى بوالد مشترك أيضا.

Ayrıca üstün düzeyde ortak çalışabiliyoruz.

واتضح أيضًا اننا متعاونون على نحوٍ فائق.

Inanılmaz fedakârlığımız ve ortak çalışmamız.

إيثارنا وتعاوننا المدهشان.

Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez

لا يمكن بيع العام، ولا يمكن الاستغناء عنه،

Ortak ilgi alanlarımızın bizi yakınlaştıracağı

عالم يربطنا من خلال الاهتمامات المشتركة.

ortak bir mutfaktan çay içebilir.

يتشاركان الشاي من خلال المطبخ المشترك.

Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi

أتمنى أن يفعلوا شيئًا معًا

Birkaç etkili ve ortak prensipte anlaşarak

ولكن من خلال الموافقة على عدد قليل من المبادئ القوية والمشتركة،

Bu aracı, ortak hatıralar olarak düşünüyorum.

وهذه الأداة تشبه ابتكار إرثٍ مشترك.

çok ortak yanları yokmuş gibi görünüyorlar.

لا يبدو أنهما يشتركان في أمور بشكل عام، أ ليس كذلك؟

Ve yönetimde dolayısıyla ortak şekilde yapılıyor

ويتم ذلك بشكل مشترك في الإدارة

Fransa'nın İtalya'yla ortak bir sınırı vardır.

لدى فرنسا حدود مشتركة مع إيطاليا.

Bazı semboller ürkütücü şekilde ortak özelliklere sahip.

ولبعض الرموز أوجهُ تشابهٍ غريبة.

Bu kadar ortak yanım olması fikrine katlanamıyordum.

مع شخص يحمل آراء عنصرية بذلك الوضوح.

Edinilen bilgiler için ortak bir kaynak oluşturmak

المساهمة في موسوعة للمجرة

Ortak ebeveynlik şunu der: Evet, ebeveynlikte fedakârlık vardır

تقول الأبوة المشتركة أنه بينما قد تتضمن الأبوة تضحيات، نعم،

çığır açacak keşiflerin ilk adımını ortak noktada buluşturuyor.

وشعاع العديد من الاكتشافات المحورية عن الحياة على كوكبنا.

Kadın kocasına veriyor fakat aslında mallar tamamen ortak

أعطتها لزوجها ، ولكن في الواقع ، البضائع بالكامل

Yine de ortak kıyafetlerden bir tanesi ise ferace

ومع ذلك ، فإن العباءة واحدة من الملابس الشائعة

Sanırım ortak hareket etmelerine sebep bu sesler olabilir

أعتقد أن هذه الأصوات قد تجعلها تعمل بشكل مشترك

Antlaşmanın gizli makaleleri ortak olarak belirtildi savaş hedefleri,

المقالات السرية للمعاهدة شائعة أهداف الحرب ،

Elbette, ortak insanlığımızı tanıma sadece bizim görevin başlangıcıdır.

يمثل إدراك أوجه الإنسانية المشتركة فيما بيننا بطبيعة الحال مجرد البداية لمهمتنا.

Ortak ebeveynlik, biz bu dünyayı terk ettikten çok sonra

يقتضي الأمر المحبة في الرعاية والبيئة الآمنة

O hâlde dünya genelindeki insanlarla ortak bir noktanız var.

فإن لديك شيء مشتركا مع الكثيرين حول العالم.

Ve bu iki dahinin ortak yaptığı çalışma malesef yok

ولسوء الحظ ، لا يوجد تعاون بين هذين العبقريين.

Fuhuş dedikleri sahtekarlığı gördü ve diğerleri Şiiler için ortak

تحايل على ما اسموه الدعارة واخرون رأوا في نسخة شبيهة لزواج

Ya düşünebiliyormusunuz dünyaya yön vermiş iki tane adam ortak çalışamıyor

هل يمكنك أن تتخيل أن رجلين قاما بتوجيه العالم لا يمكنهما العمل معًا؟

Basit bir ortak haline getiriyor, ancak bugün genel olarak ekonominin

الثلاثين بالمئة فقط من الاقتصاد عموما وكل هذا يدعمه احتياطات

- Allah kendisine şirk koştuklarından beridir.
- Tanrı kendisine ortak koştukları şeylerden uzaktır.

سبحان الله عما يشركون.

Bu yolculuk boyunca harika bir ortak oldunuz ve kararlarınız güvende kalıp panzehri bulmamıza yardımcı oldu.

‫كنت شريكاً رائعاً في هذه الرحلة،‬ ‫وساعدتنا قراراتك على البقاء آمنين‬ ‫ وفي العثور على الترياق.‬

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

وتشمل العلاقة ما بين الإسلام والغرب قرونا سادها حسن التعايش والتعاون كما تشمل هذه العلاقة صراعات وحروبا دينية

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان