Translation of "çocukluk" in English

0.007 sec.

Examples of using "çocukluk" in a sentence and their english translations:

Bazı çocukluk hatıralarımı

and let me share

Bir çocukluk arkadaşımı,

and having lost a childhood friend,

María, çocukluk yapma!

- Don't be childish, Mary!
- Mary, don't be childish!

Çocukluk fotoğrafıma güldüler.

They laughed at the photograph of my boyhood.

"Çocukluk arkadaşları" korkutucu.

'Childhood friends' are scary.

Çocukluk hayalim gerçekleşiyor.

My childhood dream is coming true.

O, bir çocukluk arkadaşıdır.

He is a childhood friend.

Ben Tom'un çocukluk arkadaşıyım.

I'm a childhood friend of Tom's.

"Çocukluk arkadaşları" beni korkutuyor.

The "childhood friends" scare me.

Dan Linda'nın çocukluk aşkı.

Dan is Linda's childhood love.

Tom bir çocukluk arkadaşıdır.

Tom is a childhood friend.

- Ben korkunç bir çocukluk geçirdim.
- Ben berbat bir çocukluk geçirdim.

I had a horrible childhood.

- En sevdiğin çocukluk anın nedir?
- En sevdiğiniz çocukluk anınız nedir?

What's your favorite memory from childhood?

Çocukluk anılarımın en güzellerinden biri

One of the nicest memories about my childhood

Ben ve o çocukluk arkadaşıyız.

- He and I are bosom friends.
- He and I are childhood friends.

O zor bir çocukluk geçirdi.

He had a rough childhood.

Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.

Chicken pox is a common childhood illness.

Tom Jackson benim çocukluk kahramanımdı.

Tom Jackson was a boyhood hero of mine.

Tom ve ben çocukluk arkadaşıyız.

Tom and I are childhood friends.

O küfürlü bir çocukluk atlattı.

She survived an abusive childhood.

Tom kötü bir çocukluk geçirdi.

Tom had a terrible childhood.

En sevdiğin çocukluk anın nedir?

What's your favorite memory from childhood?

Tom Mary'ye çocukluk resimlerini gösterdi.

Tom showed Mary pictures of his children.

Tom kaba bir çocukluk geçirdi.

Tom had a rough childhood.

Tom, Mary'nin çocukluk arkadaşlarından biridir.

Tom is one of Mary's childhood friends.

En eski çocukluk anınız nedir?

What is your earliest childhood memory?

Çocukluk şişmanlığı bir salgın halindedir.

Childhood obesity is an epidemic.

O bir çocukluk hayali gibidir.

It's like a childhood dream.

Tom sağlıklı bir çocukluk geçirdi.

Tom had a healthy childhood.

Tom sıkıntılı bir çocukluk geçirdi.

Tom had a troubled childhood.

Tom zor bir çocukluk geçirdi.

Tom had a hard childhood.

Leyla istismarlı bir çocukluk geçirdi.

Layla had an abusive childhood.

Leyla zor bir çocukluk geçirmişti.

Layla had a tough childhood.

Sami dertsiz bir çocukluk geçirdi.

Sami had a care-free childhood.

Tom zorlu bir çocukluk geçirdi.

Tom had a tough childhood.

Çocukluk aşılarınızı hangi ülkede olmuştunuz?

In what country did you receive your immunizations as a child?

Genellikle çocukluk döneminde travma yaşadıklarını anlattı.

experiencing trauma in their life, often in early childhood.

Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.

This photo takes me back to my childhood.

Bu fotoğraf çocukluk hatıralarımı yeniden canlandırdı.

The photograph brought back memories of my childhood.

Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.

A childhood illness left her blind.

Aşılar çocukluk hastalıklarını önlemeye yardımcı olur.

Vaccinations help prevent childhood diseases.

Mutlu çocukluk anılarımı sık sık anımsarım.

I often recall my happy childhood memories.

Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.

In childhood, time passes slowly.

Leyla çok acılı bir çocukluk geçirdi.

Layla had a very painful childhood.

Leyla çok zor bir çocukluk geçirdi.

Layla had a very difficult childhood.

- Tom oldukça zor bir çocukluk dönemi geçirdi.
- Tom oldukça zor bir çocukluk dönemi yaşadı.

Tom had a pretty rough childhood.

Tabii çocukluk saflığımla birinden birini seçeceğimi zannettim.

In my naivety, I thought I got to choose.

Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse hepsi ülkeyi terk etti.

Nearly all my childhood friends have left the country,

Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.

Yumiko married a childhood friend last June.

Sende hiç Tom'un çocukluk resimleri var mı?

Do you have any pictures of Tom when he was a kid?

Sen ve Tom çocukluk arkadaşlarısınız, değil mi?

You and Tom were childhood friends, right?

Kendi çocukluk anılarına dayalı bir roman yazdı.

She wrote a novel based on her own childhood memories.

Dan çocukluk arkadaşı Linda ile çıkmaya başladı.

Dan began dating his childhood friend, Linda.

Tom çocukluk arkadaşı olan Mary'ye âşık oldu.

Tom fell madly in love with his childhood friend, Mary.

Ergenlik çocukluk ve yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir.

Adolescence is a period of transition between childhood and adulthood.

Yani bir erkeksen ve sorunlu bir çocukluk yaşamışsan,

So that means that if you're a man and you've had a troubled childhood,

O, öykülerinin çoğunun materyali için çocukluk deneyimlerinden yararlanır.

He draws on his childhood experiences for the material of most of his stories.

Genç Martin Atlanta, Georgia'da oldukça sakin bir çocukluk geçirdi.

Young Martin spent a fairly quiet childhood in Atlanta, Georgia.

- Onun çocukluktaki takma adı neydi?
- Onun çocukluk lakabı neydi?

What was his childhood nickname?

Çok kolay bir çocukluk değildi evet, ama her dakikasını sevdim

I didn't have the easiest childhood, but I loved every minute of it

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.

My childhood memories are completely dominated by the rocky shore, the intertidal and the kelp forest.

- Tom kötü bir çocukluğu vardı.
- Tom kötü bir çocukluk geçirdi.

Tom had a terrible childhood.

Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktris oldu.

Joan became a great actress in spite of having had a difficult childhood.

Kaliforniya'da, bir çocuk yuvasında çalışmak için erken çocukluk eğitimi almanız gerekir.

In California, you have to study early childhood education to work at a daycare.

- Bütün çocukluk dişlerini bu kibrit kutusunda mı biriktirdin? Bu iğrenç!
- Bütün bebek dişlerini bu kibrit kutusunda biriktirdin mi? Bu iğrenç!

You saved all your baby teeth in this matchbox? That's gross!