Translation of "çalışmasına" in English

0.006 sec.

Examples of using "çalışmasına" in a sentence and their english translations:

Vaktini müzik çalışmasına adadı.

She devoted her time to the study of music.

Hayatımı tarih çalışmasına adayacağım.

I will devote my life to the study of history.

O, hayatını çalışmasına adamıştır.

He devoted his life to his study.

Kendini edebiyat çalışmasına adadı.

He devoted himself to the study of literature.

Tom'un çalışmasına gerek yok.

- Tom doesn't need to work.
- Tom doesn't have to work.

Hayatını bilim çalışmasına adadı.

He devoted his life to the study of science.

Tom'un çalışmasına yardımcı ol.

Help Tom study.

Onun çalışmasına gerek yok.

There is no need for him to work.

Sami'nin çalışmasına gerek yok.

Sami doesn't need to work.

Karısının dışarıda çalışmasına itiraz etti.

He objected to his wife working outside.

O kendini kimya çalışmasına adadı.

He devoted himself to the study of chemistry.

O kendini müzik çalışmasına adadı.

He applied himself to the study of music.

Bu makinenin hâlâ çalışmasına şaşırdım.

I'm surprised this machine still works.

O kendini tıp çalışmasına adadı.

He devoted himself to the study of medicine.

Tom'un arabamda çalışmasına izin verdim.

I let Tom work on my car.

İnsanların bizimle çalışmasına ihtiyacımız var.

We need people to work with us.

Tom Mary'yi bale çalışmasına götürdü.

Tom drove Mary to ballet practice.

Tom'un Boston'da çalışmasına gerek yoktu.

Tom didn't need to work in Boston.

Kendini Afrika'da ki misyon çalışmasına adadı.

She devoted herself to mission work in Africa.

Onun GRE için çalışmasına yardımcı oldum.

I've been helping him study for the GRE.

Tom'un çalışmasına gerek yok. O zengindir.

Tom doesn't need to work. He's rich.

Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

He continued his work after a short break.

O, çok çalışmasına rağmen bir şey değişmedi.

Though he tried hard, nothing changed.

- Onun çalışmasına gerek yok.
- Çalışmaya ihtiyacı yok.

- She doesn't need to work.
- She does not need to work.

Bugün artık onun ders çalışmasına gerek yok.

Today, she doesn't need to study any more.

Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.

Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.

Bu tasarım onun daha önceki çalışmasına benziyor.

This design resembles his earlier work.

Çok çalışmasına rağmen, her zamanki gibi fakir kaldı.

Though he worked hard, he remained poor as ever.

Mary onun çalışmasına yardım etmeseydi Tom testi geçmezdi.

Tom wouldn't have passed the test if Mary hadn't helped him study.

Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.

His sickness made it impossible for him to continue his study.

Gece çok geç saatlerde Tom'un piyano çalışmasına izin veremeyiz.

We can't let Tom practice piano so late at night.

İyi sağlığı onun yetmiş beş yaşına kadar çalışmasına olanak sağladı.

His good health enabled him to work till the age of seventy-five.

O üniversiteden mezun olduğundan beri atom enerjisi çalışmasına tahsis edildi.

He has been devoted to the study of atomic energy ever since he graduated from the university.

Tom'un bunu tekrar yapmaya çalışmasına izin vermemiz gerektiğini düşünmüyor musun?

- Don't you think we should let Tom try doing that again?
- Don't you think that we should let Tom try doing that again?

Tom bütün hafta onu aramaya çalışmasına rağmen, Mary ile konuşamadı.

Tom hasn't been able to get a hold of Mary, even though he's been trying to call her all week.

- Fırtınadan dolayı yolda çalışma askıya alındı.
- Fırtınadan dolayı yol çalışmasına ara verildi.

Work on the road was suspended because of the storm.

Ama bu arama ve kurtarma çalışmasına başlamadan önce vermemiz gereken bir karar var.

But before we start the search and rescue mission, we've got a decision to make.

- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

- He continued his work after a short break.
- He resumed his work after a short break.

- Tom'un asla çok sıkı ders çalışmasına gerek yoktu.
- Tom asla çok fazla ders çalışmak zorunda değildi.

Tom never had to study very much.