Translation of "Sami'nin" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Sami'nin" in a sentence and their italian translations:

Sami'nin mazereti

- L'alibi di Sami è stato confermato.
- L'alibi di Sami fu confermato.

Sami'nin problemi Sami'ydi.

Il problema di Sami era Sami.

Sami'nin sırları vardı.

Sami aveva dei segreti.

Sami'nin kayığı çalınmıştı.

- La barca di Sami è stata rubata.
- La barca di Sami fu rubata.

Sami'nin gelmemesi gerekirdi.

Sami non sarebbe dovuto venire.

Sami'nin kanseri yoktu.

Sami non aveva un tumore.

Sami'nin çocukları yoktu.

Sami non aveva figli.

Sami'nin çocukları uyudu.

I figli di Tom dormivano.

Sami'nin cesedi bulundu.

- Il corpo di Sami è stato trovato.
- Il corpo di Sami fu trovato.

Sami'nin tutuklanması gerekiyor.

Sami deve essere arrestato.

Sami'nin kızı hamileydi.

La figlia di Sami era incinta.

Sami'nin kapısı açıldı.

- La porta di Sami si è aperta.
- La porta di Sami si aprì.

Sami'nin kapısı açılmayacak.

La porta di Sami non si aprirà.

- Leyla, Sami'nin çağrılarını dinlemedi.
- Leyla, Sami'nin çağrılarını duymadı.

- Layla non ha sentito le chiamate di Sami.
- Layla non sentì le chiamate di Sami.

- Sami'nin evi harabe içindeydi.
- Sami'nin evi harabeye dönmüştü.

La casa di Sami era in rovina.

- Sami'nin bir BMW'si var.
- Sami'nin bir BMW'su var.

Sami ha una BMW.

Leyla, Sami'nin cesedini buldu.

- Layla ha trovato il corpo di Sami.
- Layla trovò il corpo di Sami.

Sami'nin benimle konuşmasını bekliyordum.

- Stavo aspettando che Sami parlasse con me.
- Stavo aspettando che Sami mi parlasse.

Sami'nin lakabı "Rambo" idi.

Il soprannome di Sami era "Rambo".

Sami'nin karısı kanser hastasıydı.

La moglie di Sami era malata di tumore.

Sami'nin korkuları gerçek oldu.

- Le paure di Sami sono diventate reali.
- Le paure di Sami diventarono reali.
- Le paure di Sami divennero reali.

Sami'nin bir Bentley'si vardı.

Sami aveva una Bentley.

Sami'nin darbeleri Leyla'yı öldürmedi.

- I colpi di Sami non hanno uciso Layla.
- I colpi di Sami non uccisero Layla.

Sami'nin altı çocuğu vardı.

Sami aveva sei figli.

Sami'nin hiç seçeneği yoktu.

Sami non aveva scelta.

Sami'nin polisi araması gerekir.

Sami dovrebbe chiamare la polizia.

Sami'nin televizyonu hala açıktı.

Il televisore di Sami era ancora acceso.

Sami'nin de sırları vardı.

- Anche Tom aveva dei segreti.
- Anche Sami aveva dei segreti.

Sami'nin bir pikabı var.

Sami ha un pickup.

Sami'nin dizüstü bilgisayarı kayboldu.

- Il laptop di Sami è scomparso.
- Il laptop di Sami scomparve.

Sami'nin babası bir Mısırlıydı.

Il padre di Sami era egiziano.

Sami'nin atı, Leyla'yı ısırdı.

- Il cavallo di Sami ha morso Layla.
- Il cavallo di Sami morse Layla.

Sami'nin bir metresi var.

- Sami ha un'amante.
- Sami ha una padrona.

Sami'nin anne-babası Müslüman.

I genitori di Sami sono musulmani.

- Sami'nin sigaraları esrar gibi kokuyordu.
- Sami'nin sigaraları marihuana gibi kokuyordu.

Le sigarette di Sami odoravano di marijuana.

- Sami'nin ilacı etkili olmaya başladı.
- Sami'nin ilaç tedavisi etkili olmaya başladı.

- La medicina di Sami ha iniziato a fare effetto.
- La medicina di Sami ha cominciato a fare effetto.
- Il farmaco di Sami ha iniziato a fare effetto.
- Il farmaco di Sami ha cominciato a fare effetto.
- Il farmaco di Sami iniziò a fare effetto.
- Il farmaco di Sami cominciò a fare effetto.
- La medicina di Sami iniziò a fare effetto.
- La medicina di Sami cominciò a fare effetto.

Sami'nin hiç erkek arkadaşı yoktu.

Sami non aveva amici maschi.

Sami'nin babası bir iş adamıdır.

Il padre di Sami è un uomo d'affari.

Sami'nin bir kız arkadaşı yoktu.

- Sami non aveva una ragazza.
- Sami non aveva una fidanzata.
- Sami non aveva una morosa.

Sami'nin evliliği yeni sona erdi.

Il matrimonio di Sami è appena finito.

Sami'nin babası sert bir adamdı.

Il padre di Sami era un uomo violento.

Sami'nin bazı acı sırları vardı.

Sami aveva alcuni segreti dolorosi.

Sami'nin Leyla'yı eve götürmesi gerekir.

Sami deve portare Layla a casa.

O gün Sami'nin okulu vardı.

Sami aveva scuola quel giorno.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

- Sami aveva molti amici musulmani.
- Sami aveva molte amiche musulmane.

Leyla, Kahire'de Sami'nin adresine sahip değildi.

Layla non aveva l'indirizzo di Sami al Cairo.

- Sami'nin sorunları vardı.
- Sami sorunlara sahipti.

- Sami aveva dei problemi.
- Sami ha avuto dei problemi.
- Sami ebbe dei problemi.

Sami'nin akla yatkın bir mazereti vardı.

Sami aveva un alibi plausibile.

Sami'nin ekleyeceği bir şey daha vardı.

Sami aveva un'altra cosa da aggiungere.

Gerçeği bulmak için Sami'nin bunu yapması gerekiyordu.

Sami aveva bisogno di fare questo per trovare la verità

Sami'nin Leyla'nın kemoterapisi için paraya ihtiyacı vardı.

Sami aveva bisogno di soldi per la chemioterapia di Layla.

- Sami hayal âleminde yaşıyor.
- Sami'nin sanrıları var.

Sami è delirante.

- Sami'nin anahtarı var.
- Sami anahtara sahip.
- Anahtar Sami'de.

Sami ha la chiave.

Sami'nin bir kral için uygun bir bahçesi vardı.

Sami aveva un giardino degno di un re.

- Sami'nin hiçbir şey umurunda değildi.
- Sami hiçbir şeyi umursamıyordu.

- A Sami non importava nulla.
- A Sami non importava niente.

- Sami, bilgisayarını Leyla'ya verdi.
- Sami'nin bir bilgisayarı vardı ve onu Leyla'ya verdi.
- Sami kendi bilgisayarını Leyla'ya verdi.

- Sami ha dato a Layla il suo computer.
- Sami diede a Layla il suo computer.