Translation of "çağrı" in English

0.541 sec.

Examples of using "çağrı" in a sentence and their english translations:

Bir çağrı yapmalıyım.

I must make a call.

Bu son çağrı.

This is the last call.

- Tom'a çağrı gönderirim.
- Tom'a çağrı bırakacağım.
- Tom'u çaldırırım.

I'll beep Tom.

Tom, Mary'ye çağrı bırakmalıydı.

- Tom should've paged Mary.
- Tom should have paged Mary.

Tom'dan bir çağrı aldım.

I got a call from Tom.

Bir kızdan çağrı aldım.

- A girl phoned me.
- A girl called me.

Sanırım doğru çağrı yaptık.

I think we made the right call.

Ben bir çağrı bekliyorum.

I'm waiting for a call.

Bir çağrı yapmak istiyorum.

I'd like to make a call.

Tom bir çağrı aldı.

Tom got a call.

Ondan bir çağrı bekliyorum.

I'm expecting a call from him.

Onlardan bir çağrı aldım.

I got a call from them.

Ondan bir çağrı aldım.

I got a call from him.

Tom'dan bir çağrı bekliyorum.

I'm expecting a call from Tom.

Çağrı geldiğinde tesadüfen dışarıdaydım.

I happened to be out when the call came.

Sami çağrı düğmesine bastı.

Sami pressed the call button.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Long-distance calls through the darkness.

Çok önemli bir çağrı bekliyorum.

I'm waiting for a very important call.

Japonya'ya bir çağrı yapmak istiyorum.

I'd like to make a call to Japan.

Bugün bir sürü çağrı aldım.

I've had a lot of calls today.

Tom bir çağrı merkezinde çalışıyor.

Tom works in a call center.

O bir çağrı merkezinde çalışır.

He works in a call center.

Biz isimsiz bir çağrı aldık.

We got an anonymous call.

Tom asansör çağrı düğmesine bastı.

Tom pushed the elevator call button.

Bunun doğru çağrı olduğunu sanmıyorum.

- I don't think that's the right call.
- I don't think that that's the right call.

Bu konuda bir çağrı aldım.

I got a call about this.

Bu senin çağrı cihazın mı?

Is this your pager?

Bugün Tom'dan bir çağrı aldım.

I got a call from Tom today.

Sadece okulundan bir çağrı aldım.

I just got a call from your school.

Ben sadece bir çağrı bekliyorum.

I'm just waiting for a call.

Senin için bir çağrı var.

- There is a call for you.
- There's a call for you.

Tom, Mary'den bir çağrı aldı.

Tom received a call from Mary.

Tom Mary'den bir çağrı aldı.

Tom got a call from Mary.

Ben onlardan bir çağrı bekliyorum.

I'm expecting a call from them.

Dan hastaneden bir çağrı aldı.

Dan received a call from the hospital.

Birdenbire James'ten bir çağrı aldım.

I had a call from James out of the blue.

Kimin çağrı aldığını biliyor musunuz?

Do you know who took the call?

Tom'dan bir çağrı aldığıma şaşırdım.

I was surprised to get a call from Tom.

Bir çağrı işaretin var mı?

Do you have a call sign?

Bu kolay bir çağrı değil.

- It's not an easy call.
- It isn't an easy call.

Tom'un bir çağrı cihazı var.

Tom has a beeper.

Fadıl, Leyla'dan bir çağrı aldı.

Fadil received a call from Layla.

Fadıl dedektiflerden bir çağrı aldı.

Fadil got a call from detectives.

Sami acil bir çağrı yaptı.

Sami made an emergency call.

- Tom'a çağrı gönderirim.
- Tom'u çaldırırım.

I'll beep Tom.

Yavru, nihayet tanıdık bir çağrı duyuyor.

At last, the pup hears a familiar call.

Geçen gün ondan bir çağrı aldım.

The other day, I got a call from her.

Çok geçmeden ondan bir çağrı aldım.

It was not long before I got a call from him.

Ondan bir çağrı aldığımda okumanın ortasındaydım.

I was in the middle of reading when I had a call from her.

Joseph ölümden bir çağrı duyduğunu söylüyor.

Joseph says he heard a call from death.

Milletler arası bir çağrı yapmak istiyorum.

I'd like to make an overseas call.

Arada bir ondan bir çağrı alırım.

I get a call from her once in a while.

Bir saniye. Bu çağrı önemli olabilir.

Just a second. This call might be important.

- Bir davet almadım.
- Bir çağrı almadım.

I didn't get an invitation.

Az önce ofisimden bir çağrı aldım.

I just got a call from my office.

Ben sadece hastaneden bir çağrı aldım.

I just got a call from the hospital.

Ben sadece polisten bir çağrı aldım.

I just got a call from the police.

Az önce Tom'dan bir çağrı aldım.

I just got a call from Tom.

Dan Linda'dan bir çağrı daha aldı.

Dan got another call from Linda.

Çağrı merkezinin yüksek bir cirosu var.

The call center has a high turnover.

Tom Jackson'un çağrı cihazını arar mısın?

Would you please page Tom Jackson?

Ben sadece onlardan bir çağrı aldım.

I just got a call from them.

Ben sadece ondan bir çağrı aldım.

I just got a call from him.

Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.

Let's try to make the call once more.

Tom, senin için bir çağrı var.

Tom, there's a call for you.

Tom, Mary'den acil bir çağrı aldı.

Tom got an urgent call from Mary.

Çok geçmeden Tom'dan bir çağrı aldım.

It wasn't long before I got a call from Tom.

- Lütfen Bay Savada'nın çağrı cihazına mesaj bırakır mısın?
- Bay Savada'ya çağrı bırakır mısınız lütfen?

Would you please page Mr. Sawada?

Senin için bir çağrı var. Bu Tom.

There's a call for you. It's Tom.

Bu öğleden sonra Tom'dan bir çağrı aldım.

I received a call from Tom this afternoon.

Telefonu kapar kapamaz bir çağrı daha geldi.

No sooner had I hung up the phone than there came another call.

Bay Yamada, sizin için bir çağrı var.

Mr Yamada, there's a call for you.

Benim için herhangi bir çağrı var mıydı?

Were there any calls for me?

Tom Mary adında birinden bir çağrı aldı.

Tom got a call from someone named Mary.

Tom sabah 2.30'da bir çağrı aldı.

Tom got a call at 2:30 in the morning.

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

They call at a frequency that cuts through the general noise.

Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.

I had a call from her for the first time in a long time.

Birkaç ay oldu, Bay Lemond'dan bir çağrı aldım.

A few months ago I received a call from Mr Lemond.

Bu, Bostona giden Sefer 333 için son çağrı.

This is the last call for Flight 333 to Boston.

Tüm hafta sonu, önemli bir çağrı için bekledim.

I waited for an important call all weekend.

Acil çağrı "Mayday" Fransızca cümle "venez m'aider"'den gelir.

The emergency call "Mayday" comes from the French sentence, "Venez m'aider."

Tom başparmağıyla cep telefonun açtı ve bir çağrı yaptı.

Tom flipped open his cell phone and made a call.

Bir yerel çağrı yapmak istiyorum, numara 20-36-48

I want to make a local call, number 20-36-48.

Sadece Tom Jackson adında bir adamdan bir çağrı aldım.

I just got a call from a man named Tom Jackson.

Bu, Japan Havayolları'nın 731 sayılı uçuşu için son çağrı.

This is the final boarding call for Japan Airlines Flight 731.

Tamam, ellerimi saracağım ve helikoptere beni alması için çağrı yapacağım.

Okay, I'm just gonna wrap my hands, and actually call in a helicopter extraction.

- Sami'ye Leyla'dan bir telefon geldi.
- Sami, Leyla'dan bir çağrı aldı.

Sami received a call from Layla.

- Sami, FBI'dan bir telefon aldı.
- Sami FBI'dan bir çağrı aldı.

Sami got a call from the FBI.

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

The more distinctive the call, the easier the target.

- Tom gece yarısından hemen sonra bir çağrı aldı.
- Tom gece yarısından hemen sonra telefonla arandı.

Tom got a call just after midnight.