Translation of "Zamandır" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Zamandır" in a sentence and their dutch translations:

Ne zamandır?

Hoe lang?

Uzun zamandır bekliyorum.

- Ik heb lang gewacht.
- Ik ben al lang aan het wachten.

Ne zamandır Şangay'dasın?

Voor hoelang bent u in Sjanghai?

O, ne zamandır hasta?

Sinds wanneer is zij ziek?

Çok zamandır kuşkonmaz yemiyorum.

Ik heb al lang geen asperges meer gegeten.

Uzun zamandır burada yaşıyorum.

Ik heb hier lange tijd gewoond.

Uzun zamandır buraya gelmemiştim.

Ik ben hier een lange tijd niet geweest.

Uzun zamandır kuşkonmaz yemedim.

Ik heb al lang geen asperges meer gegeten.

Uzun zamandır Tom'a yazmadım.

Ik heb Tom al lang niet geschreven.

Noel neşeli bir zamandır.

Kerstmis is een vrolijke tijd.

Uzun zamandır seni bekliyorum.

- Ik heb zo lang op u gewacht.
- Ik wacht al een eeuwigheid op u

Ne kadar zamandır orada bilmiyorum.

Ik weet niet hoelang die daar al zit.

On yıl uzun bir zamandır.

Tien jaar is een lange tijd.

Ne kadar zamandır orada kaldınız?

- Hoe lang ben je daar gebleven?
- Hoe lang bent u daar gebleven?

Çok daha uzun zamandır buradayım.

- Ik ben er al veel langer.
- Ik ben hier al veel langer.

Uzun zamandır o espriyi duymadım.

- Die grap heb ik in lange tijd niet gehoord.
- Die grap heb ik al in geen eeuwigheid meer gehoord.

Ne kadar zamandır kasabada bulunuyorsun?

Hoe lang ben je al in de stad?

Yaban mersini sezonu ne zamandır?

Wanneer is het bosbessenseizoen?

Şimdi, birlikte çalışmamız gereken zamandır.

Nu is de tijd om samen te werken.

Orada uzun zamandır mı çalışıyorsun?

Heb je daar lang gewerkt?

Uzun zamandır burada mı yaşıyorsun?

Woont u al lang hier?

Ne kadar zamandır kabızlık hissediyorsunuz?

- Hoe lang voel je je al verstopt?
- Hoe lang voelt u zich al verstopt?

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

Ik had lang hard gewerkt en ik had mezelf uitgeput.

O uzun zamandır hastaymış gibi görünüyordu.

Ze zag eruit alsof ze lange tijd ziek geweest was.

O, onu uzun bir zamandır görmemişti.

Ze had hem al een lange tijd niet meer gezien.

Uzun zamandır en iyi dostum Tom.

Tom is al lang mijn beste vriend.

Noel, perakendeciler için yoğun bir zamandır.

Kerstmis is een drukke tijd voor winkeliers.

Yanaklarınızda ne kadar zamandır şişlik var?

- Hoe lang zijn je wangen al opgezwollen?
- Hoe lang zijn uw wangen al opgezwollen?

Bu, uzun zamandır sosyal ilişkilerde size oluyor.

Dit overkomt je nu al heel lang in sociale situaties.

Ayrıca o kadar uzun zamandır inceleme yapmıyoruz.

en we zijn nog niet zo lang op zoek.

Doktora görünmeden önce ne kadar zamandır hastaydınız?

- Hoe lang was je al ziek voor je naar de dokter ging?
- Hoe lang was u al ziek voor u naar de dokter ging?

Sadece bunun ne kadar zamandır burada olduğunu bilmiyorum.

Ik weet alleen niet hoelang dit hier al is.

Sorun şu ki ne kadar zamandır burada olduğunu

Het probleem is dat ik niet weet hoelang hij hier al ligt...

Noel yeni oyuncaklar pazarlamak için iyi bir zamandır.

Kerstmis is een goed moment om nieuw speelgoed op de markt te brengen.

Yazıcıların çalışmadığı tek sefer, onlara ihtiyacın olduğu zamandır.

De enige keer dat printers niet werken, is wanneer je ze nodig hebt.

- Ne kadar süredir sigara içiyorsun?
- Ne zamandır sigara içiyorsun?

Hoelang rook je?

- Boston'da uzun süre bulundun mu?
- Uzun zamandır Boston'da mıydın?

Ben je lang in Boston geweest?

Ve ne zamandır orada olduğunu bilmediğim bir halatla tırmanmak zorunda kalmayacağım.

Dan ben ik niet afhankelijk van touw... ...waarvan ik niet weet hoelang het er hangt.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

Jaguars hebben uitstekend nachtzicht... ...dus het is het ideale moment om te leren jagen.

Tom genellikle bir dolandırıcı olarak oynar.Bu onun sihirbaz olarak oynadığı ilk zamandır.

Tom speelt meestal als een schurk. Dit is de eerste keer dat hij als een magiër speelt.

Ta ki yeni bir dalga gelip reform yapıncaya kadar. Svoboda'yı uzun zamandır biliyorum

Tot een nieuwe golf die hervormt. Ik kende Bordaberry al lang.

- Tom ne kadardır orada?
- Tom kaç zamandır orada?
- Tom ne kadar süredir oradaydı?

Hoelang was Tom daar?