Translation of "ölen" in Dutch

Afrika'da açlıktan ölen çocuklar var.

Er verhongeren kinderen in Afrika.

Birçok eski filmlerde kahraman her zaman ölen biridir.

In veel oude films is de heldin altijd degene die doodgaat.

Hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

en het aantal besmettingen en sterfgevallen bleef stijgen,

; ve İtalya'da Novi Savaşı'nda kollarında ölen Joubert ile birlikteydi.

in Zwitserland; en was bij Joubert in Italië, die in zijn armen stierf tijdens de slag bij Novi.

Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler

Elke orang-oetang die doodgaat, brengt het ras dichter bij het uitsterven.

- Ölen geri gelmez.
- Giden geri gelmez.
- Olan olmuş.
- İş işten geçmiş.

Wat gebeurd is, is gebeurd.

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.

Maar we weten dat een man 40 dagen na een beet stierf... ...omdat hij geen behandeling kreeg. Hij bloedde dood.