Translation of "öldüğünü" in Dutch

Tom'un öldüğünü sandım.

Ik dacht dat Tom dood was.

Tom'un öldüğünü biliyordum.

Ik wist dat Tom dood was.

Tom'un öldüğünü biliyorum.

Ik weet dat Tom is gestorven.

Tom'un öldüğünü düşündüm.

Ik dacht dat Tom dood was.

- Eşimin gerçekten öldüğünü kabullenemezdim.
- Eşimin gerçekten öldüğünü kabullenemedim.

Ik kon niet accepteren dat mijn vrouw echt dood was.

Tom Mary'nin öldüğünü düşündü.

Tom dacht dat Mary dood was.

Herhangi birinin öldüğünü görmedim.

Ik heb nog nooit iemand zien sterven.

Eşimin öldüğünü gerçekten kabullenemedim.

Ik kon niet accepteren dat mijn vrouw echt dood was.

Çocuk, babasının öldüğünü kavrayabilecek durumda değildi.

Het kind was niet in staat om de dood van zijn vader te begrijpen.

O, ona onun babasının öldüğünü söyledi.

Ze zei hem, dat haar vader gestorven was.

Eşi bile onun neden öldüğünü bilmiyor.

Zelfs haar man weet niet waarom ze gestorven is.

Yaklaşık 17 kişinin pars saldırısında öldüğünü belgeledik...

We hebben vastgesteld dat ongeveer... ...17 mensen gedood zijn door een luipaardaanval.

Domuzcuk, yaşlı domuzun nasıl öldüğünü bilselerdi homurdanıyordu.

Het varkentje zou grommen als ze wisten hoe het oude zwijn stierf.

Tom'un tam olarak nasıl öldüğünü bilmek istiyorum.

Ik wil precies weten hoe Tom doodging.

Onun iki yıl önce öldüğünü bilmiyor muydun?

Weet je niet dat hij al twee jaar dood is?

Onun iki yıl önce öldüğünü bilmiyor musun?

Weet je dan niet dat hij twee jaar geleden overleden is?

Dünyada her yıl kaç kişinin açlıktan öldüğünü biliyor musun?

Weet je hoeveel mensen er jaarlijks wereldwijd sterven van de honger?

O, polise önceki gün trafik kazalarında kaç kişi öldüğünü sordu.

Hij vroeg aan de politieman hoeveel mensen de vorige dag omgekomen waren bij verkeersongevallen.

Onu gerçekten de çevirebilirsin, domuzcuklar yaşlı yaban domuzunun nasıl öldüğünü bilselerdi

je het eigenlijk zou kunnen vertalen met 'go oink oink!', De zwijntjes zouden gaan knorren als

Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var.

De dokters dachten dat hij dood was, maar vandaag is hij gezond en wel en hij heeft werk en een familie.