Translation of "Devam" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Devam" in a sentence and their chinese translations:

- Devam et!
- Aynen böyle devam.

坚持。

- Devam et.
- Yola devam edin.

- 繼續走。
- 继续吧。

Dinlemeye devam.

继续听。

Devam et.

继续吧。

Devam etmeliyiz.

我们应该继续下去。

- Çalışmana devam et.
- İşinize devam edin.

繼續工作!

- Ben okumaya devam ettim.
- Okumaya devam ettim.

我继续阅读。

Tartışmayı devam ettirelim.

讓我們進行討論。

Hikayene devam et.

繼續說你的故事吧。

Araştırma devam ediyor.

相關調查正在進行中。

Denemeye devam et.

继续努力。

Okumaya devam edin.

继续看。

Sürmeye devam et.

往前开。

Çalışmaya devam edin.

繼續工作!

Hayat devam ediyor.

人生會繼續。

Bakmaya devam edin.

繼續看!

Çalışmaya devam et.

繼續工作!

Gülümsemeye devam et.

保持微笑。

Biz devam edeceğiz.

我们要继续下去。

Gülümsemeye devam edin.

保持微笑。

Lütfen devam edin.

请继续。

Nerede liseye devam ediyorsun?

你在哪裡唸高中?

Fiyatlar yükselmeye devam etti.

物价持续上涨。

Annesi çalışmaya devam edecek.

她母亲将继续工作。

Onlar yürümeye devam ettiler.

他们继续走。

Araba hızlanmaya devam etti.

車子繼續加速。

Düz gitmeye devam et.

繼續直行。

Ben çalışmaya devam ettim.

我繼續工作。

Lütfen hikayene devam et.

- 请继续说下去。
- 请继续讲你的故事。

Doğru gitmeye devam et.

繼續直行。

Şarkı söylemeye devam ettim.

- 我繼續唱歌。
- 我继续唱歌。

O çalışmaya devam etti.

- 她繼續工作。
- 她继续工作。

O konuşmaya devam etti.

他一直說個不停。

Dümdüz yürümeye devam edin.

一直往前走。

Tom soruşturmasına devam etti.

湯姆繼續他的調查。

- Nehirde yüzme çalışmaya devam ettim.
- Nehirde yüzmeye çalışmaya devam ettim.

我试着在河里游泳。

Ben şarkı söylemeye devam ettim.

- 我繼續唱歌。
- 我继续唱歌。

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

比尔连续哭了几个小时。

Lütfen hikayen ile devam et.

请继续讲你的故事。

O, kitabı okumaya devam etti.

他繼續看書。

Devam etmek için hazır mısın?

准备好继续了吗?

Ben bunu yapmaya devam edeceğim.

我要一直做下去。

Bütün gece ağlamaya devam etti.

她一整晚都在哭。

Denemeye devam edecek gücüm yok.

我没力气继续尝试了。

İşimizi yapmaya devam etmek zorundayız.

我们要继续我们的工作。

Doktor, hastanın davranışını gözlemlemeye devam etti.

醫生繼續觀察病人的一舉一動。

Adam bir saat konuşmaya devam etti.

這個男人連續說了一個小時的話。

Akşam yemeğinden sonra oyuna devam edelim.

讓我們在晚飯后繼續這個遊戲。

Ağrı devam ederse, doktora gitmek zorundasın.

如果持續疼痛, 你必須去看醫生。

O, bütün gün çalışmaya devam etti.

他繼續工作了一整天。

Devam eden tuhaf bir şey var.

正有什么奇怪的事情发生着。

Sabahtan akşama kadar çalışmaya devam etti.

他從早上工作到夜晚。

O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.

他累了,但是他繼續工作。

O, bütün gece ağlamaya devam etti.

她一整晚都在哭。

Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.

他不會繼續去上研究所。

Kaç tane farklı okula devam ettin?

你上了几所学校?

Ben tartışmaya devam edilmesi gerektiğine inanıyorum.

我相信辩论会继续进行。

O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.

他雖然很累,但是也繼續工作。

O, senin babana yazmaya devam etmemi istedi.

她叫我繼續寫信給你的父親。

Bizim dostluğumuz uzun bir süre devam edecek.

我們的友情會長久留存。

Çok gürültü yapmadığımız sürece oynamaya devam edebiliriz.

我們可以繼續玩,別吵到別人就行了。

Tom boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti.

汤姆咳嗽了一下然后接着讲。

Bazı hafif ikramlardan sonra toplantıya devam edeceğiz.

茶点过后我们接着开会。

Böyle devam etmek benim için kesinlikle imkansızdır.

让我像这样继续下去是绝对不可能的。

Yaralı olmalarına rağmen, onlar savaşmaya devam ettiler.

尽管受了伤,他们还是继续战斗。

Lise sınıf arkadaşlarınla irtibat kurmaya devam ediyor musun?

你还和你的高中同学保持联系吗?

Bu havanın devam edip etmeyeceğini görmek ilginç olacaktır.

看看这天气会不会持续,会很有意思。

Onu ne kadar sevdiğimizi göstermeye devam etmeye çalışıyyoruz

去继续向她展示我们有多爱她。

Yağmur durmadı ve bütün gün boyunca devam etti.

雨没有停,连着下了整天。

Yağmur durmadı ve tüm gün boyunca devam etti.

雨没有停,连着下了整天。

Latince öğrenmeye devam edeceğim, çünkü o gerçekten ilginç.

我要坚持学习拉丁语,因为它非常有趣。

Bu semptomlar ne kadar süre boyunca devam edecek?

這種癥狀在我身上將會持續多久?

Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.

尽管受到暴君的迫害,英雄还顽强地斗争。

Ben masum olduğumu söylemeye devam ediyorum, fakat kimse dinlemeyecek.

我再三申明无罪,但是没人听我讲。

Sistem mühendisleri ayrılmaya devam ederse, şirketin rekabet üstünlüğü aşınmış olacak.

如果系统工程师继续离开,公司的竞争优势将会被削弱。

O sanki hiçbir şey olmamış gibi kitabı okumaya devam etti.

他繼續讀書,好像什麼事也沒有發生。

Tatoeba'da herhangi bir sorun keşfederseniz, devam etmelisiniz ve Sysko'yu suçlamalısınız.

你要是在Tatoeba上发现什么问题,你应该责备Sysko才对。

Ona ne sıklıkta söylersem söyleyeyim, o aynı hatayı yapmaya devam ediyor.

不管我跟她说了多少次,她还是继续犯同样的错误。

Sadece "evet" ve "hayır" diyen biriyle konuşmaya devam etmek çok zor.

跟一个只说“是”和“不是”的人很难继续谈话。

Eğer o böyle içmeye devam ederse eve bir taksi çağırmak zorunda kalacak.

如果他继续这样喝酒,他该乘出租车回家。

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.

就算你明天起床,發現整個宇宙消失了,還有一門科學是可以繼續研究的 ﹣ 那就是數學了。

Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.

在這二百年來,有很多人從農村搬到了市區居住。