Translation of "Karar" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Karar" in a sentence and their arabic translations:

Karar sizin.

‫القرار لك.‬

Karar sizin!

‫القرار لك.‬

Karar zamanı!

‫حان وقت اتخاذ القرار!‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫هذا قرار صعب، ولكنه قرارك.‬

Zor bir karar ama karar sizin.

‫هذا قرار صعب، ‬ ‫ولكنه قرارك.‬

Unutmayın, karar sizin.

‫لا تنس، القرار لك.‬

Zor bir karar.

‫قرار صعب.‬

Pekâlâ, karar sizin.

‫حسناً، القرار لك.‬

Pekâlâ, karar sizin:

‫حسناً، فلتقرر إذن:‬

Bir karar vermelisiniz!

‫يجب أن تتخذ قرارك!‬

Siz karar verin.

‫القرار لك.‬

Öğrenmeye karar verdim.

قررت أن أكتشف.

Olduğunda karar kıldılar

أن تصنع الأقلام على شكل سداسي الأضلاع،

Karar nihai değildir.

هذا القرار ليس نهائياً.

Ben karar vereceğim.

سأقرر.

Bu doğru karar.

إنه القرار الصائب.

Karar henüz verilmedi.

لم يُتّخذ القرار بعد.

Bu karar kesindir.

هذا القرار نهائي.

Gitmeyeceğimize karar verdim.

قررت ألا نذهب.

Tanrı karar verir.

سيحسم الله الأمور.

- Leyla başörtüsü takmaya karar verdi.
- Leyla başını örtmeye karar verdi.
- Leyla başını kapatmaya karar verdi.
- Leyla tesettüre girmeye karar verdi.

قرّرت ليلى ارتداء الحجاب.

Ve eşleştiğine karar verdiler,

وقرروا بأنهما متطابقان.

Ama yapmamaya karar verdim.

ولكني قررت عكس ذلك.

Ve ölmeye karar veriyorlar.

وقد قرروا أن يموتوا.

İstanbul'a taşınmaya karar veriyorum.

أنا قررت الانتقال إلى اسطنبول.

Zor karar, sizin kararınız!

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Karar sizin, ne yapacağız?

‫القرار لك، كيف سنتصرف؟‬

Çabuk karar verin. Hadi.

‫قرار سريع،‬ ‫هيا.‬

Gidip görmeye karar verdim.

قررت أن أذهب وأعاينه.

Yetki sizde, karar sizin.

‫أنت المسؤول. القرار قرارك.‬

karar bence zaten doğru

أعتقد أن القرار صحيح بالفعل

Tom henüz karar vermedi.

لم يتخذ توم قراره بعد.

Sigarayı bırakmaya karar verdi.

قرر أن يقلع عن التدخين.

Sonunda evlenmeye karar verdi.

وأخيراً قرر أن يتزوج.

Karar vermek sana kalmış.

- القرار قرارك.
- القرار لك.
- الأمر يعود إليك.

Onlar evlenmeye karar verdiler.

قررا أن يتزوجا.

Gerçeği söylemeye karar verdim.

قررت ان اقول الحقيقة

Okuldan ayrılmaya karar verdim.

قررت أن أترك المدرسة.

Doktor olmaya karar verdim.

قررت أن أصبح طبيباً.

Bu zor bir karar, bu yüzden akıllıca bir karar verin.

‫هذا قرار صعب،‬ ‫لذا اجعله قراراً ذكياً.‬

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

قرر أن يسافر إلى الخارج.

Bir program yapmaya karar verdim.

حول نشر الوعي على الوقاية الجنسيّة والاغتصاب.

Ardından, kötü bir karar aldım.

وحينها اتخذت قراراً حاطئًا.

Bir karar destek sistemi kurduk.

يوجد في حواسب السحابة.

Karar verip yola devam edelim.

‫لذا دعنا نقرّر ونواصل التقدم.‬

Zor bir karar, sizin kararınız!

‫قرار صعب، القرار لك!‬

Kumandayı alın, bir karar vermelisiniz.

‫تناول جهاز التحكم عن بعد،‬ ‫يجب أن تتخذ قرارك.‬

Karaçalı çiçeğini mi? Karar sizin!

‫أم زهور الجولق؟‬ ‫القرار لك!‬

Pekâlâ, hızlıca bir karar vermeliyiz.

‫حسناً، يجب أن نتخذ قراراً سريعاً.‬

Pekâlâ, hemen bir karar vermeliyiz.

‫حسناً، يجب أن نتخذ قراراً بسرعة.‬

O anda, doğru karar gibiydi.

وبذلك بالوقت، شعرت وكأن ذلك كان القرار الصحيح.

Raymond, oturup beklememeye karar verir.

ريمون، قرر عدم الجلوس والانتظار

Neye karar verirseniz birlikte yapacağız.

‫إياً كان قرارك، سننفذه معاً.‬

Yetki sizde, bu karar sizin.

‫أنت المسؤول هنا، القرار قرارك.‬

Hangi yöne gideceğimize karar vermeliyiz.

‫علينا أن نحدد اتجاهنا هنا.‬

Yine kendimi geliştirmeye karar verdim,

قررت أن أُحسن من نفسي مجددًا

Almam gereken bir karar vardı.

كان عليّ أن أقرّر.

- Kendini yargılamalısın.
- Kendin karar vermelisin.

عليك أن تحكم بنفسك.

Çabucak karar vermezsen, fırsat kaybedilecek.

ستضيع الفرصة ما لم تتخذ قرارا بسرعة.

Hakim davacı aleyhine karar verdi.

أصدر القاضي حكما ضد المدعي.

Henüz hiçbir şeye karar verilmedi.

لم يتقرر شئ بعد.

Önümüzdeki ay evlenmeye karar verdiler.

قررا الزواج الشهر المقبل.

Planını gizli tutmaya karar verdi.

قرر أن يبقي خطته سراً.

O istifa etmeye karar verdi.

قررت أن تستقيل.

Bir doktor olmaya karar verdi.

عزم على أن يصبح طبيباً.

O sigarayı bırakmaya karar verdi.

قَرَّرَتِ التوقفَ عن التدخين.

Tom evini satmaya karar verdi.

قرر توم أن يبيع منزله.

Tom yarışmaya girmeye karar verdi.

توم قرّر الإلتحاق في مسابقة.

Onun kaderine zaten karar verildi.

إن مصيره محسوم.

Bu kötü ve acı bir karar.

إنه قرار محزن وسيىء

Şansını internet sitelerinde denemeye karar verdi

قررت أن تعطي المواعدة عبر الأنترنت فرصة .