Translation of "Söylüyor" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Söylüyor" in a sentence and their arabic translations:

Geçebileceğimi söylüyor.

باستخدام أشياء ضخمة، صناديق كبيرة، حيوانات.

övdüğünü söylüyor.

وهذا غالبا يقنع عقول بعض الناس.

Para topladığını söylüyor

يقول أنه يجمع المال

Hepimizin öleceğimizi söylüyor.

إنها تقول إننا سنُقتل جميعًا.

Adam ne söylüyor?

ماذا يقول الرجل؟

Kadın ne söylüyor?

ماذا تقول الإمرأة؟

Onu kim söylüyor?

من يقول هذا؟

''Duygum bana ne söylüyor?''

"بماذا تخبرني مشاعري؟"

Hislerin baskın çıktığını söylüyor.

فإن العاطفة تفوز دائمًا.

Veya birileri yalan söylüyor

أو شخص يكذب

O, çiçekleri sevdiğini söylüyor.

تقول أنها تحب الأزهار.

Aynı şeyi bana geri söylüyor.

يقول لي الشيء نفسه مرة أخرى.

Iklimin ne kadar ısındığını söylüyor.

إذا نشرت كمية من غازات الاحتباس الحراري.

Risk faktörleriyle bağlantılı olduğunu söylüyor.

أو مشاكل مادية أو البطالة.

Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.

‫يقول جهاز التتبع إنها هنا.‬

(Şarkı söylüyor) Sana dünyayı gösterebilirim --

(غنّ ) أستطيع أن أريك العالم--

Erkek yukarıda fa'dan şarkı söylüyor

لديك ذكر يغني هنا في الأعلى عند الدرجة النغمية سي،

İnsanlar iyi biri olduğumu söylüyor...

يقول الناس أنني شخصاً لطيفاً...

Bu duygu size ne söylüyor?

ما الذي تخبرك به مشاعرك؟

Avrupa'da ki insanlar şunu söylüyor

يقول الناس في أوروبا

Ama düz dünya'cılar şunuda söylüyor

لكن العوالم المسطحة يقولون أيضًا

Ellerindeyse sadece kopyalarının bulunduğunu söylüyor

يقول لديهم نسخ فقط.

30 katı ihtiyaç olacağını söylüyor

يقول أنها ستحتاج 30 مرة

- O ne diyor?
- Ne söylüyor?

ماذا يقول؟

Tom konserden zevk aldığını söylüyor.

يقول توم بأنه استمتع بالحفلة الموسيقية.

- Kim söylüyor?
- Kim diyor bunu?

من القائل؟

Tom karısını hiç aldatmadığını söylüyor.

قال توم أنه لم يضحك على زوجته أبدا.

Tom çok meşgul olduğunu söylüyor.

يقول توم بأنه مشغول للغاية.

Tom, harika zaman geçirdiğini söylüyor.

يقول توم أنه يُمضي وقتا رائعا.

Herkes bir dinozor hakkında fikirlerini söylüyor.

كل واحد يقول رأيه عن نوع من الديناصورات.

Ve ne yaptığımızın önemli olmadığını söylüyor

وأنه لا يهم ما نفعله،

Bassam hâlâ İsraillilerden nefret etmediğini söylüyor,

يقول بسام أنه مازال لا يكره الإسرائيليين

çevremizdeki dünya tarafından nefretin öğretildiğini söylüyor.

وإنما تعلمنا الكره من العالم المحيط حولنا.

Bir trilyon dolar bütçeyi bulduğunu söylüyor.

للمصاريف المتعلّقة بالجيش والدفاع،

Bunu söylüyor ve sonucuna göğüs geriyorum.

أقولها وأقول: فليحدث ما قد يحدث.

Ekonomist Hernando De Soto şöyle söylüyor:

قال الخبير الاقتصادي 'هيرناندو دي سوتو'

Daire çizerek olduğunu söylüyor düz dünyacılar

عوالم مسطحون يقولون أنه يدور

Batıkan isimli takipçimiz ise şunu söylüyor

يقول تابعنا المسمى Batıkan هذا

Sağlanana kadar varlığının devam edeceğini söylüyor

البلاد على حد وصفها فيما يأتي على عاتق الحكومة الانتقالية

Onlar eğrelti otlarının çiçekleri olabileceğini söylüyor.

يُقال أنه بإمكان السرخس أن يُزهر.

Bugünkü gazete bir tayfun geldiğini söylüyor.

جريدة اليوم تحذّر من قدوم عاصفة.

Tom pencereyi kıran kişi olmadığını söylüyor.

يقول توم بأنه ليس هو من كسر النافذة

Polis bile onun sen olduğunu söylüyor.

حتّى الشّرطة تقول أنّه أنت من قالم بذلك.

Ama şimdi bilim bu tanımı değiştirebileceğimizi söylüyor.

ولكن الآن، يخبرنا العلم أن بإمكاننا تغيير ذلك التعريف.

Ve pilotların özellikle uçağın burnunu kaldırmadığını söylüyor

ويقول الطيارون إنه لم يرفع أنف الطائرة

Nasa bunun için yeterince yükseğe çıkılmadığını söylüyor

تقول ناسا أنها ليست عالية بما يكفي لهذا

önceki gelişlerinde yolun çok tehlikeli olduğunu söylüyor.

أن الطريق كان خطرًا جدًا عندما كانوا هنا من قبل.

Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

معلمي في القيادة يقول بأني يجب أن أكون صبوراً أكثر من ذلك.

Sigal bunu yapmanın üç yolu olduğunu söylüyor:

تقول سيجال أن هنالك ثلاث طرق لفعل ذلك:

...N95 ve düzenli cerrahi maskeleri kullanmamanızı" söylüyor.

فعليك ألا تستخدم كمامة N95 أو الكمامة الجراحية العادية

O tuhaf şeyler söylüyor. Ben gerçekten anlamıyorum.

تقول غرائب، لا أستطيع أن أفهم.

Tom, Mary'nin sık sık geç kaldığını söylüyor.

توم يقول بأن ماري غالباً ما تأتي متأخرة.

Alçaltıcı, kendine zarar veren, şiddet yanlısı olduğunu söylüyor.

هو أمر ضد التعليم، وأمر مهين ومدمر للنفس وأمر عنيف،

Bazıları bunu yapmak yerine okulda olmam gerektiğini söylüyor.

بعض الناس يقول أنني يجب أن أكون في المدرسة بدلاً من هذا.

Insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

‫في مثل هذه الحالات،‬ ‫يعجز البشر عن التخلص من وحيد قرن هائج.‬

Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

الانواء الجوية تقول بانها ستمطر غدا بعد الظهر .

Hatoyama at yarışında kumar oynayarak ailesini desteklediğini söylüyor.

ذكر هاتوياما أنه يعيل عائلته بالمراهنة على سباق الخيل.

Tom şu an bunu yapmasına gerek olmayacağını söylüyor.

يقول توم أنه لا داعي للقيام بذلك في الوقت الحالي.

Parsın sinirli ve heyecanlı olduğu için kendisini yaraladığını söylüyor.

‫يقول إنه تأذى لأن الفهد انزعج واهتاج.‬

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

‫يقول إنها مسؤولة عن عدد وفيات بشرية‬ ‫أكثر من أي صنف أفاعي آخر في العالم،‬

Peki tüm bunlar bize politik şiddet hakkında ne söylüyor?

ما الّذي نخرج به من كل ذلك فيما يتعلق بماهيّة العنف السياسي؟

Üstelik Amerikalı yetkililer ve Avrupalı yetkililer ise şunu söylüyor

علاوة على ذلك ، يقول المسؤولون الأمريكيون والمسؤولون الأوروبيون ذلك

2036 yılından geldiğini iddia ediyor. Devlet için çalıştığını söylüyor.

تدعي أنها من عام 2036. يقول إنه يعمل من أجل الدولة.

Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte

تقول هذه النظريات أنه من الممكن السفر في الوقت المناسب.

Ve onlara şunu söylüyor ben onlara yağmurun nasıl yağacağını anlattım

وأخبرهم أنني أخبرتهم كيف تمطر

Bununla da gelecekte program ayıklama işlemi yapılıyormuş yani öyle söylüyor

مع ذلك ، في المستقبل ، يتم استخراج البرنامج ، لذلك تقول

Yemek sırasında İsa onlara içlerinden bir tanesinin ihanet edeceğini söylüyor

أثناء الوجبة ، أخبرهم يسوع أن أحدهم سيخونهم.

Ve araştırmacılar bu kişinin tüm bu enfeksiyonların kaynağı olduğunu söylüyor...

قال الباحثون أن هذا المريض الأول كان مصدر كل هذه الإصابات.

Tom neredeyse her şeyi benim için yapmaya istekli olduğunu söylüyor.

يقول توم بأنه على استعداد لعمل أي شيء من أجلي

Parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;

وتم إعطاء المال له، ولكنه ظل يقول:

- Saatiniz şimdi saatin kaç olduğunu söylüyor?
- Sizin saatinize göre saat kaç?

ما الوقت الذي تشير إليه ساعتك الآن؟

Fakat adam bir de üzerine Amerikanın gireceği savaşları ve tarihlerini de söylüyor

لكن الرجل يحكي أيضا عن الحروب والتاريخ الأمريكي

Ve boş boş etrafına bakındığını o birkaç saniyelik sürede bunların olduğunu söylüyor

ويقول أنه ينظر حولها بشكل فارغ في بضع ثوان

Kendi destanı, bir İsveç kralının oğlu olduğunu ve bir ejderhayı öldürdüğünü söylüyor ...

تقول قصته الخاصة أنه كان ابن ملك سويدي ، وقتل تنينًا ...

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

‫يقول أخصائي الفولكلور "جوناثان يونغ"‬ ‫إن الشيء الوحيد الذي كان يمكنه أن يؤذيها‬ ‫هو سلاح وضع عليه لعاب بشري.‬