Translation of "Para" in Arabic

0.058 sec.

Examples of using "Para" in a sentence and their arabic translations:

Para

مال

para toplamaktı.

هو جمع التمويل.

Para nerede?

أين المال؟

Para çal.

سرق المال.

Para Sami'deydi.

كان المال عند سامي.

- Ben biraz para istiyorum.
- Biraz para istiyorum.

أريد بعض المال.

"Seçkinci Para Babaları"

"دعاية مقززة للتشاركية"،

Bunlara para kazandırmayalım.

ولا نعطيهم أموالنا.

para topladığını söylüyor

يقول أنه يجمع المال

Para cezasına çeviriliyor

تحويل إلى غرامات

Abi para yok

لا يوجد نقود

şimdi para kazanacaktı

سيجني المال الآن

O, para verdi.

هي قدمت المال.

Para üstünüzü unuttunuz.

لقد نسيتَ بقية الحساب.

Biraz para istiyorum.

أريد بعض المال.

Benden para isteme.

لا تطلب مني مالا.

Yanımda para yok.

لا أملك المال.

Tomarla para yaptı.

لقد صَنَعَ حِفنةً من المال.

Nerede para değiştirebilirim?

أين يمكننى تبادل النقود؟

Leyla para istiyordu.

كانت ليلى تطلب المال.

Sami para harcıyordu.

كان سامي ينفق المال.

Para ile aranız nasıldır?

ما هي علاقتك بالمال؟

para meraklısı bir müdür

مدير خبير في المال

58 dolar para çekilivermiş

58 دولار تم سحبها

Hiçbir şekilde para almıyor

لا تحصل على أي أموال

Elde edecekleri şey para

ما سيحصلون عليه هو المال

Siz Google'a para vermediyseniz

إذا لم تعط Google أموالًا

Ne kadar para istiyorsun?

كم من المال تريد؟

Biraz daha para biriktireceğim.

سأدخر المزيد من المال.

O benden para istedi.

لقد طَلَبَت مني مال.

Bu saat kaç para?

بكم الساعة؟

Para her şey değildir.

المال ليس كل شيء.

Tom arkadaşlarından para çaldı.

سرق توم مالًا من أصدقائه.

Hiçbir zaman para kazanamadılar.

لم يعودوا يجنون المال.

Ve para kazanmaya odaklandılar.

وركزوا على الحصول على المال.

Cüzdanında para var mıydı?

هل كان مال في محفظتك؟

Leyla'nın para sorunları vardı.

كانت عند ليلى مشاكل ماليّة.

Sami iyi para kazandı.

كان سامي يربح الكثير من المال.

Sami para konusunda umutsuzdu.

كان سامي في حاجة ماسّة إلى المال.

Sami yasadışı para kazanıyordu.

كان سامي يربح المال بطريقة غير قانونيّة.

Sami eve para gönderdi.

كان سامي يرسل المال لأهله.

Sami herkese para verdi.

- قدّم سامي المال للجميع.
- كان سامي يقدّم المال لجميع النّاس.

Sami, Leyla'ya para postaladı.

أرسل سامي مالا لليلى.

Arkadaşından ödünç para aldı.

استدان من رفقائه

- Para size mutluluk getirir mi?
- Para sana mutluluk getirecek mi?

هل سيجلب لك المال السعادة?

İki tane madeni para koydum.

وضعت قطعتين معدنيتين.

Para her şeyin sonu değildir.

المال ليس كل شيء في النهاية.

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

مشاعرك تجاه الثروة والمال

para istediğiniz biriyle ilişki kurmak

فبناء علاقة مع شخص ما تطلب منه المال

Para bağışlarsam bu problemi çözebilirim

كنت أظن أن بتقديم المال

para iadesi yapılmadan okuldan kovulacağım."

سيقومون بطردي من المدرسة دون إعادة أي أقساط دفعتها.

O ihtiyarlar gibi para biriktirmek

بدلاً من قيام الرجال المسنّين بتجميع الثروة،

Ve çok para tasarruf edebilirsiniz.

ومن الممكن أن تدّخر الكثير من الأموال.

Sosyal plastik artık para ediyor,

البلاستيك الاجتماعي هو مال،

Istedikleri yatarak para kazanmak değil

لا يريدون كسب المال عن طريق الاستلقاء

Para kazanmıyoruz, çalışmıyoruz, dışarı çıkmıyoruz.

نحن لا نجني المال ، ولا نعمل ، ولا نخرج.

Ve evet, naziklik para eder.

لذا نعم، الدماثة مجدية.

Kötülük yapmadan da para kazanılabilir.

يمكن كسب المال دون الشر.

Yani tamamen para odaklı çalışıyor.

لذلك فهو يعمل بشكل كامل نحو المال.

Zengin olsaydım sana para verirdim.

- أنا لو كنت غنياً, كنت أود أن أعطيكَ مال.
- أنا لو كنت غنياً, كنت أود أن أعطيكِ مال.
- أنا لو كنت غنية, كنت أود أن أعطيك المال.

O dağ bisikleti kaç para?

بكم هذه الدراجة الجبلية؟

O, kitaplara çok para harcar.

إنها تقوم بصرف الكثير من المال على الكتب.

Tom bana hiç para vermedi.

لم يعطني توم أية نقود.

Neden daha çok para istemeliyiz?

لم سنحتاج للمزيد من المال؟

Çocuk annesinin çantasından para çaldı.

سرق الولد فلوسا من محفطة والدتها.

O, çok miktarda para bağışladı.

- تبرّعَ بالكثير من المال.
- ساهم بالكثير من المال.

Daha fazla para istiyor musun?

هل تريد المزيد من المال؟

Fadıl daha fazla para istedi.

- كان فاضل يريد المزيد من المال.
- أراد فاضل المزيد من المال.

Bu, para için bir cinayetti.

كانت تلك جريمة من أجل المال.

Leyla, Sami'yi para yüzünden öldürdü.

قتلت ليلى سامي بسبب المال.

Sami daha fazla para istedi.

كان سامي يريد المزيد من المال.

Sami, Leyla'ya biraz para verdi.

قدّم سامي بعض المال لليلى.

Sami, Leyla'dan para borç aldı.

استعار سامي مالا من ليلى.

Sami biraz para ödünç aldı.

استعار سامي مالا.

Sami zimmetine para geçirmeye başladı.

بدأ سامي يختلس المال.

- Zengin olsam bile para vermem ona.
- Zengin olsam bile ona para vermem.

إذا كنت غنياً لما أعطيته فلساً.

42 milyar doların üzerinde para harcanıyor.

لعلاج مشكلة الصحة النفسيّة هذه.

Kendinize verdiğiniz değer, para miktarınızla belirlenmez.

أن قيمتك الشخصية لا تتحدد بما تملكه من المال.

Hâkim iş düşüncesine göre “para için.”

وتقول الأعمال التجارية الرئيسية أن الهدف هو المال.

Hastalar para konusunda endişelenmek zorunda değiller.

المرضى لا يحتاجون للقلق حيال المال.

para yardımı yapan burs ve destekçiler,

منح ورُعاة يقدّمون المال،

Ve para da gizli olarak ödeniyor.

وستحصل على المال بصورة غير علنية.

öyle programlara falan para vermeyiz yani

نحن لا نعطي المال لمثل هذه البرامج أو شيء من هذا

Para toplamak çok zor olduğu için...

وبما أن جمع التبرعات صعب جدًا

O, kutusuna birkaç bozuk para koydu.

وضع بعض النقود المعدنية في الصندوق.

Hiç şirketinden ödünç para aldın mı?

هل سبق أن استدنت من شركتك؟

Aşk güçlüdür, fakat para daha güçlüdür.

الحُب قوي, ولكن المال أقوى.

Satın almayı planladığın araba kaç para?

كم ثمن السيارة اللتي تنوي أن تشتريها؟

Ağabeyim bir tefeciden ödünç para aldı.

اقترض أخي الأكبر مالاً من مرابي

Bana biraz ödünç para verir misin?

أيمكنك أن تقرضني بعض المال؟

Bana biraz borç para verebilir misin?

هل تقدر أن تعرني القليل من الفلوس؟

Elmas için ne kadar para aldın?

كَم مالاً حَصَلتَ عَلى لِلماسِ؟

İşe geri dönüp biraz para kazanacağım.

سأعود للعمل كي أكسب قليلا من المال.

Fadil, Dania'nın ona para vermesini istedi.

اشترط فاضل أن تقدّم له دانية المال.

Fadıl, Leyla'dan biraz para almak istedi.

أراد فاضل الحصول على بعض المال من ليلى.

Leyla, Sami'ye daha fazla para verdi.

قدّمت ليلى المزيد من المال لسامي.

Leyla para için fahişelik yapmaya başladı.

بدأت ليلى ممارسة الدّعارة من أجل المال.