Translation of "Burası" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Burası" in a sentence and their arabic translations:

Burası Londra.

نحنُ هنا في لندن،

Burası Berlin.

هذه هي برلين.

Burası Japonya'daki

وهذا هو مطار كانساي،

Burası harika.

هذا المكان رائع.

Geldiğim yer burası.

وهنا يكمن دوري.

Burası çok önemli

وهذا مهم جداً.

Burası olabilir, bakın.

‫هذا المكان قد يفي بالغرض.‬

Burası oldukça tehlikeli.

‫الأمر أصبح شديد الخطورة الآن.‬

Burası gittikçe daralıyor.

‫المكان هنا أصبح شديد الضيق.‬

Ve burası Amsterdam.

هذه هي أمستردام.

Burası Thame vadimiz.

هذا هو وادي تيم.

Burası bir okul.

هذه مدرسة.

Tamam, bakın burası açıklık.

‫انظر، أمامنا منطقة خالية.‬

Burası bir zaman makinesiydi.

كان آلة زمن.

Burası şeffaflıkla dans ediyor.

حسنًا! يعزف هذا المبنى لحن الشفافية.

Burası sanat için yapıldı.

يعبرُ هذا المكان عن الفن.

Burası benim, diye bağırıyor.

‫إنه يسيطر على منطقته.‬

Üstelik burası daha sıcak.

‫والمكان أدفأ هنا أيضًا.‬

Burası çok daha serin.

‫درجة الحرارة أصبحت أقل بكثير.‬

Baksanıza, burası çok dik.

‫انظر، هذا شديد الانحدار.‬

Burası dik bir uçurum.

‫هذا منحدر خطر.‬

Burası biraz fazla daralıyor.

‫هذا المكان يعتصرني لفرط ضيقه.‬

Bakın burası çok önemli

انظر هنا من المهم جدا

- Olayın meydana geldiği yer burası.
- Burası olayın meydana geldiği yer.

هذا مكان الحادثة.

Burası uygun bir yer değil.

‫هذا مكان لا يصلح للتواجد به.‬

Burası bir sürü mahlukla doludur.

‫سيكون هذا المكان مليئاً بالزواحف المرعبة.‬

Burası Roma'da bir konser salonu.

في روما هنا، قاعة احتفالات موسيقية.

Burası da işle flört ediyor.

حسنًا! هذه هي مغازلة العمل.

Eğer ki burası tapınak ise

إذا كان هذا هو المعبد

Burası beklediğim kadar sıcak değil.

انها ليست ساخنة هنا كما توقعت.

Alo, burası İyiliksevenler. Nasıl yardımcı olabilirim?

مرحبا، السامريّون هل أستطيع المساعدة؟

Vay canına, kayanın burası çok kayganmış.

‫عجباً، هذه الصخرة‬ ‫شديدة الانزلاق هنا.‬

Burası "The New York Times" binası.

هذا هو مقر صحيفة "نيويورك تايمز" في مدينة نيويورك.

Vay canına, burası çok daha serin.

‫يا للعجب، الطقس ألطف كثيراً هنا.‬

Yani burası güzel eğlenceli bir mecra

حتى هنا هو وسيلة ممتعة ممتعة

- Bu benim ofisim.
- Burası benim bürom.

هذا مكتبي.

Kuyumcu ''Kardeşim burası kuyumcu. Görmüyor musun?

قال الصائغ "هنا محل مجوهرات يا أخي. ألا ترى؟

Burası cidden ayak bileği kırmak için birebir.

‫هذه حقيقةً...‬ ‫تضاريس قادرة على كسر الكاحل.‬

Bakın, burası dikleşiyor. O taraftan aşağı inmezdim.

‫انظر، المكان يزداد انحداراً هنا،‬ ‫لن أهبط من هذا المنحدر.‬

Bakın, görebilirsiniz. Burası daha önce işaretlediğim yol.

‫انظر، يمكنك أن ترى هنا، ‬ ‫حيث علمت مساري من قبل.‬

Korumak istediğim sivri kısım da burası. Pekâlâ.

‫وهي هذه الحافة الحادة هنا، ‬ ‫التي أريد أن أحميه منها.‬ ‫حسناً.‬

Burası kanyonun üst kısmından çok daha yeşil.

‫المكان هنا أكثر اخضراراً بكثير‬ ‫عن قمة الوادي.‬

Ve dikkatli olmanız gereken yer de burası.

‫وهنا يجب أن تكون حذراً بعض الشيء.‬

Burası Augusta Ulusal Golf Kulübü'ndeki 13. delik.

هذا هو الحفرة ال 13 في Augusta National Golf Club.

Burası, opiyat bağımlılığı olan 18-25 yaş arasındaki

هذا منزل لمساعدة النساء اللواتي تتراوح أعمارهن ببن 18 وال25

Pekâlâ, bu büyütkendoku ve burası da beyaz katman.

‫حسناً، ترى النسيج الخلوي‬ ‫وهو هذه الطبقة البيضاء.‬

Burası gibi zorlu ortamlarda arazi çok zalim olabilir.

‫في البيئات القاسية مثل هذه،‬ ‫يمكن للتضاريس أن تكون غاية في الوعورة.‬

Karar sizin ama acele edin, burası çok sıcak.

‫القرار لك، ولكن أسرع. الحرارة شديدة هنا.‬

Uyandırırsa, burası ayın yol açtığı muazzam teknik zorlukları

مكانًا رائعًا للذهاب إليه بعد ذلك ، حيث يدرس التحديات التقنية الهائلة التي يواجهها

Burası onun bölgesi ve hırlaması, "Uzak dur" anlamına geliyor.

‫هذه منطقته،‬ ‫وهذا الصوت يعني أن أبتعد.‬

Burası dik bir uçurum, dümdüz. Muhtemelen 45 metreden fazladır.

‫هذا جرف شديد الانحدار، من هنا مباشرة.‬ ‫يزيد ارتفاعه ربما عن 45 متراً.‬

Ceketim benim için önemli. Burası bedenimi sıcak tuttuğum yer.

‫سترتي مهمة لي.‬ ‫بفضلها أحتفظ بدفء جذعي.‬

Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.

‫المكان هنا أصبح شديد الضيق.‬ ‫يجب أن أتوخى الحذر ‬ ‫حتى لا أهبط فوق الأفعى مباشرة.‬

Burası çok ama çok yoğun bir şehir, şimdiyse uykuda.

‫هذه المدينة التي كانت نشطة جداً،‬ ‫هي الآن نائمة،‬

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

‫هذه المنطقة العامرة بالعشب الطازج‬ ‫الذي لا ينمو في ظلال الغابات‬

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

‫هذه إحدى أزحم المدن على الكوكب.‬ ‫تعداد سكانها  20 مليون نسمة.‬

Burası çok sıcak ve ben susadım. Su bulmamız gerekiyor.

‫الطقس حار هنا وأشعر بالعطش.‬ ‫نحتاج للعثور على مياه.‬

- Bu benim evim.
- Bu benim evimdir.
- Burası benim evim.

- هذا بيتي.
- هذا منزلي.

Sanırım burası için yeterli halatım var ama bu bir risk.

‫أعتقد أن لدي حبل كاف هنا،‬ ‫ولكنها مجازفة.‬

Kayalık tırmanışları her zaman tehlikeli olur. Burası oldukça dik görünüyor

‫سيكون تسلق الجروف دوماً خطراً.‬ ‫هذا يبدو شديد الانحدار،‬

Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.

‫هذا كهف ضخم‬ ‫ينحدر في جانب الجبل.‬

Burası oldukça ürkütücü  ve burada olmamız gerektiğinden daha fazla kalmamalıyız.

‫هذا المكان مخيف للغاية‬ ‫ولا نريد الاستمرار هنا أطول مما ينبغي.‬

Burası işin biraz fazla matematik kısmı olduğu için canınızı sıkmayacağım

لن أزعجك لأن هذا قليل من الرياضيات.

Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena bir yer değil.

‫كهف يتجه للداخل.‬ ‫ليس مكاناً سيئاً للتخييم.‬

Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena  bir yer değil.

‫كهف يتجه للداخل.‬ ‫ليس مكاناً سيئاً للتخييم.‬

Alabildiğine uzanan ve kavrulan vadiler var. Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla

‫وهي الوديان الشديدة الحرارة ‬ ‫التي تمتد على مرمى البصر.‬ ‫جروف الحجر الرملي شديدة الانحدار،‬

Burası dik uçurumları olan kumtaşı kayalıklarla ve kilometrelerce uzunlukta dönüp dolaşan labirentlerle

‫جروف الحجر الرملي شديدة الانحدار،‬ ‫والوديان الضيقة المتعرجة‬ ‫ التي تتلوى لكيلومترات طويلة،‬

O sırada burası merkezî bir noktaydı çünkü cep telefonu diye bir şey yoktu.

في ذلك الوقت، كان هذا المكان نقطة اجتماع، نظراً إلى عدم وجود هواتف نقّالة.

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek

‫ولكن في التضاريس الصحراوية الوعرة كهذه،‬ ‫ يمكن أن يكون العثور عليها صعباً.‬ ‫ما زال رخواً بعض الشيء،‬

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

‫ولكنه طريق بطيء،‬ ‫وهذه مشكلة للدواء في هذا الحرّ.‬

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.

‫في البداية، فإن نزول المياه أمر صعب.‬ ‫إنه أحد أكثر الأماكن خطرًا ورعبًا للسباحة‬ ‫على وجه الأرض.‬

- Bu, çocuklar için bir yer değil.
- Bu yer çocuklar için değil.
- Bu yer çocuklara göre değil.
- Burası çocuklara uygun bir yer değildir.

هذا ليس مكانا للأطفال.