Translation of "Tehlikeli" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Tehlikeli" in a sentence and their arabic translations:

tehlikeli

اقترح مهندس ناسا جون هوبولت خيارًا آخر - اعتبره

Çok tehlikeli.

إنه خطير جداً.

"Bence boks tehlikeli.

"أنا أظن أن الملاكمة خطيرة

Çocuklarıma tehlikeli durumlarda

أقول للأطفال،

Burası oldukça tehlikeli.

‫الأمر أصبح شديد الخطورة الآن.‬

Gergedanlar tehlikeli olabilir,

‫هناك احتمال أن وحيدات القرن خطرة،‬

Tehlikeli sularda dolaşıyor.

‫إلى المياه الخطرة.‬

Bu sandalye tehlikeli.

هذا الكرسي قبيح.

Onun planı tehlikeli.

خطته خطرة!

- Sami tehlikeli bir avcıdır.
- Sami tehlikeli bir yırtıcıdır.

سامي مفترس جنسيّ خطير.

Tehlikeli bölge geride kaldı.

‫تخطّت منطقة الخطر.‬

Ama bu tehlikeli olacak.

‫ولكن هذا الأمر سيكون خطراً.‬

Kızamık oldukça tehlikeli olabilir.

يمكن للحصبة أن تكون خطيرةً.

Bu tehlikeli bir şey.

هذا أمرٌ خطير.

Burada kalman çok tehlikeli.

- خطير جداً بالنسبة لكَ أن تكون هنا.
- خطير جداً لكِ أن تكوني هنا.

Burada koşmak tehlikeli mi?

هل الركض هنا خطر ؟ .

Onu yapmak tehlikeli olurdu.

سيكون فعل ذلك خطرًا.

Orada oynamak tehlikeli olmalı.

لا شكّ أنّ اللّعب هناك أمر خطير.

Tehlikeli bir duruma rastladın.

- لقد ورّطت نفسك في مشكل خطير.
- لقد وضعت نفسك في وضع خطير.

Leyla tehlikeli bir kundakçıydı.

كانت ليلى مفتعلة حرائق خطيرة.

Leyla tehlikeli bir durumdaydı.

كانت ليلى في وضع خطير.

Aart tehlikeli bir stalkerdır.

آرت متعقّب خطير.

Ve orada olmak çok tehlikeli.

ومن الخطر التواجد في مكانٍ كهذا.

tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.

يظلون تهديدات خطيرة

En tehlikeli hayvanlardan birine dönüşür.

‫قادر على نطح ودوس أي عدو حتى الموت.‬

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

‫إنه مكشوف بشكل خطير.‬

Bu taktikler tehlikeli. Rakibi susturulunca...

‫نهج خطير.‬ ‫هدأت المنافسة،‬

Kur yapmak tehlikeli bir uğraştır.

‫إن التزاوج مسعى خطير.‬

Çünkü çok tehlikeli olduğumuzu söylüyorlardı.

لأنّهم قالوا إنّنا كنا خطرين جداً.

Ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatıyor.

‫إن لم تتخذ قرارات حكيمة.‬

Bekle Mary, o çok tehlikeli!

ماري تمهلي هذا خطر جداً.

Sami tehlikeli bir silahlı soyguncudur.

سامي سارق مسلّح و خطير.

Sami tehlikeli insanlarla arkadaş olmuştu.

كان سامي يصاحب أشخاصا خطيرين.

Sami tehlikeli bir adam değildi.

لم يكن سامي شخصا خطيرا.

Ve bu nedenle, yelken açarken, insanın şimdiye kadar çıktığı en tehlikeli, tehlikeli

وبالتالي ، ونحن نبحر ، نسأل الله بركة في أخطر وأخطر

çocukların tehlikeli durumlarda yapacağı, hatta büyüklerinde,

أفضل وسيلة لتحدي الخطر بالنسبة للطفل أو الشخص البالغ حتى هي

Bu gittikçe tehlikeli bir hâl alıyor.

‫الأمر أصبح في غاية الخطورة الآن.‬

Sadece doğru olmamakla kalmıyor, tehlikeli de

إنها ليست فقط غير حقيقية، إنها خطيرة،

Bu biraz daha tehlikeli bir boyut

هذا بعد أكثر خطورة قليلاً

Işte bu çok tehlikeli bir durum

هذا وضع خطر جدا

Bu, daha da tehlikeli bir durum.

وهذا أشد خطراً.

Bu şeyler sağlık için tehlikeli mi?

هل هي ضارة على الصحة؟

Bu çok tehlikeli bir görev olacak.

هذه ستكون مهمة خطيرة جداً.

Biraz bilgi tehlikeli bir şey olabilir.

القليل من المعرفة يمكن أن يكون شيء خطير.

Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yollarına karşı kördü.

لم يكن فاضل يأبه لتصرّفات ليلى الخطيرة.

Fadıl tehlikeli bir adam haline geldi.

أصبح فاضل شخصا خطيرا.

Sami çok tehlikeli bir oyun oynuyordu.

كان سامي يلعب لعبة خطيرة للغاية.

Sami son derece tehlikeli bir suçludur.

سامي مجرم خطير للغاية.

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

‫تذكر أن الرأس هو دائماً مكمن الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısımdır.

‫تذكر أن الرأس هو مصدر الخطر.‬

Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

‫تذكر أن الرأس هو دائماً مكمن الخطر.‬

tehlikeli ve aldatıcı bir güvenlik hissi bu.

شعور خطير بالأمان بشكل زائف.

tehlikeli şekilde yerleştirilmiş birçok ceketin arkasında gizlenmiştir,

تم تخبئته وراء العديد من المعاطف التي وضعت بصورة مثيرة للقلق،

Bu yukarıya tırmanmaktan çok daha tehlikeli olabiliyor

‫يمكن أن يكون أخطر كثيراً من التسلق،‬

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

‫إنها في غاية الخطورة‬ ‫في غابة عشب البحر العميقة في الليل،‬

önceki gelişlerinde yolun çok tehlikeli olduğunu söylüyor.

أن الطريق كان خطرًا جدًا عندما كانوا هنا من قبل.

Dünya turistler için tehlikeli bir yer oldu.

أصبح العالم مكاناً خطراً للسياح.

Bu görevin ne kadar tehlikeli olacağını düşünüyorsun?

برأيك، كم سيكون مدى خطورة هذه المهمة؟

Aşağılanmış bir kadın son derece tehlikeli olabilir.

امرأة مُحتقَرة بإمكانها أن تصبح خطيرة للغاية.

Boksun tehlikeli bir spor olduğunu tabii ki biliyoruz.

وبالطبع نعلم أن أن الملاكمة هي رياضة خطرة

Birleşimi sonucunda ona dünyanın en tehlikeli yılanı diyebiliriz.

‫لذا فإن جميع تلك العوامل مجتمعة تصنع هذا،‬ ‫أخطر أفعى في العالم على الإطلاق.‬

Bu şeyler biraz ürkütücü olabilir ve kesinlikle tehlikeli

‫يمكن لهذه الأماكن أن تكون مخيفة بعض الشيء‬ ‫ولها مخاطرها بكل تأكيد،‬

Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.

‫فهي تصيد في قطيع وتعيش في قطيع،‬ ‫وهي خصوم عنيدة.‬

Şimdi ise Kitbuqa kendini tehlikeli bir pozisyonda buldu.

وجد كاتبوغا نفسه الآن في وضع خطير

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

‫بطريقة ما، تدرك بأني لا أمثّل خطرًا عليها،‬

Sana yolda hızlı gitmenin tehlikeli olduğunu söylememiş miydim?

ألم أخبرك أنّه من الخطر أن تسرع في الطّريق؟

Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.

جمال سفّاح خطير. دائما ما يتورّط في مشاكل.

Leyla erkek arkadaşının potansiyel olarak tehlikeli olduğunu anladı.

فهمت ليلى أنّ صديقها كان في خطر محتمل.

Umutsuz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.

بإمكان زوجة يائسة أن تقوم بأشياء خطيرة.

Sami çok geçmeden Ferit'in çok tehlikeli olduğunu öğrendi.

لم يلبث سامي و أن علم أنّ فريد شخص خطير جدّا.

Peki bu teknolojiyi özellikle bu kadar tehlikeli yapan nedir?

ما الذي يجعل هذه التقنية بعينها خطيرةً جداً؟

Bunu yaparsanız tehlikeli parazitleri de tüketmiş olma ihtimaliniz artar.

‫إن فعلت، فأنت تخاطر بتناول طفيليات خطرة.‬

Köşeye sıkışmış bir hayvandan daha tehlikeli bir şey yoktur!

‫لا شيء أشد خطورة‬ ‫من حيوان مُحاصر!‬

Ne yazık ki tıpkı tehlikeli bir uyku ilacı gibi,

مع الأسف كمخدر خطير

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

‫من دونهم، يواجه ليلة خطيرة البرودة وحده.‬

Onu daha az tehlikeli dalga boylarına dönüştürüyor. Florışı işlemi.

‫محولةً إياها إلى أشعة‬ ‫ذات أطوال موجية أقل خطورة.‬ ‫فلورية.‬

Bu seçimler aslında bizi iki tehlikeli yan etkiyle bıraktı.

وقد تركت لنا هذه الخيارات اثنين من الآثار الجانبية الخطيرة.

. Böylece domuz tehlikeli virüsle enfekte olur. Domuz kesilir ve

الصين. ليصاب الخنزير بالفيروس الخطير. يذبح الخنزير ويعد من

Insanlık için en tehlikeli salgın hastalıkların kaynaklarından biri olduğunu

ينتهي بعد من تبعات كورونا. منظمة الصحة من جهتها قالت عبر

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

‫ما يجعل تلك القاتلة الجميلة أكثر خطورة‬ ‫هو قدرتها على إخفاء نفسها.‬

Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.

‫حان الوقت الآن للعودة‬ ‫إلى تلك التضاريس الخطرة والباردة والرطبة.‬

Kayalık tırmanışları her zaman tehlikeli olur. Burası oldukça dik görünüyor

‫سيكون تسلق الجروف دوماً خطراً.‬ ‫هذا يبدو شديد الانحدار،‬

Tehlikeli arazi daha çok asker ve hayvana mezar yeri olmuştu.

التضاريس الغادرة حصدت أرواح الكثير من القوات والدواب

Bu tahkim edilmiş noktalaradan zorlamayı denemek Hannibal için tehlikeli olacaktı...

إن محاولة شق طريقه عبر أي من هذه النقاط المحصنة ستكون خطيرة بالنسبة لحنبعل

Can alan ve ülkelere kapanan tehlikeli bir virüsün hikayesini anlatmak .

عام 2011 . ليشرح لنا قصة فيروسٍ خطير انتشر في كل العالم