Translation of "Basit" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Basit" in a sentence and their arabic translations:

Basit!

‫الأمر بسيط!‬

Oldukça basit.

بسيطة للغاية.

Basit sorular.

أسئلة بسيطة.

çok basit

بسيط جدا

Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.

علينا أن نعيش ببساطة؛ ليستطيع غيرنا العيش فحسب.

Bu kadar basit.

الأمر بهذه البساطة.

Bu kadar basit!

بكل بساطة!

Bu kadar basit

بكل بساطة

Cevap oldukça basit aslında.

الموضوع بسيط في الحقيقة.

Unutuyoruz. Kulağa basit geliyor.

ننسى ذلك. يبدو ذلك بسيطًا جدًا.

Çok basit, sormayın almayın.

الأمر في غاية البساطة، إذا لم تطلب، لن تحصل على شيء.

Basit bir gerçek var:

هناك حقيقة بسيطة:

Bu basit bir çözüm.

هذا حل بسيط.

Basit bir sopa alıln.

‫نستخدم عصا بسيطة.‬

önemsemediğimiz basit, gündelik araçlar,

ومن خلال الأجهزة اليومية البسيطة التي نعتبرها حقًا مقررًا لنا،

Kaldıraç basit makine yok

لا آلة النفوذ بسيطة

Bu basit bir soru

إنه سؤال بسيط،

Arapça basit bir dildir.

العربية لغة سهلة.

Cevap aslında oldukça basit.

بالواقع إن الإجابة بسيطة.

Renk kadar basit bir şey

أعني، كيف يمكن لشيء بسيط مثل اللون فقط

Basit bir formül ve buna

إنها معادلة بسيطة

Çözüm basit: duvara doğru git,

الحل بسيط: اذهب إلى الجدار،

Eskiden basit olan kararlar bile

كاختيار مطعم أو القيام بعمليات شراء يومية

Bakteri gibi basit, mikroskopik yaşam.

هي حياة الكائنات المجهرية البسيطة، مثل البكتيريا.

Basit araçlar ve çıplak elleriyle,

‫مستخدماً أدوات أساسية ويديه العاريتين،‬

çok basit bir dil kullanırdı.

لتفسير أمور عميقة ومعقدة.

Basit! Her zaman kolay değil.

‫الأمر بسيط!‬ ‫وليس دائماً سهلاً!‬

Yapabileceğiniz birkaç basit şey var.

هذه بضعة أشياء بسيطة يمكنكن فعلها.

Ki kulağa basit gelebilir -- kaçınılmazdı.

وهذه الأخطاء مفروضة علينا.

basit şeyleri yaparak detaylardan kurtulabiliriz.

يمكنه أن يبعد تفكيرنا عن هذه التفاصيل المزعجة.

Yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

لتستقر بها الحياة على مستوى الخلايا البسيطة.

Bu aslında basit bir blok

لذا فهي كتلة بسيطة أساسية،

Bu basit fikir usul adaletidir

حسناً، هذه الفكرة البسيطة هي العدالة الإجرائية

Zoom en basit haliyle videolu

تكبير الفيديو بأبسط أشكاله

Ve cevabın basit olduğunu bulduk:

ووجدنا أن الإجابة بسيطة:

Araba kullanmak gerçekten çok basit.

- قيادة السيارة أمر سهل للغاية.
- قيادة السيارة أمر في غاية البساطة حقاً.

Yapacağım şey, basit bir kazık bağı.

‫ما سأفعله،‬ ‫هو عقدة بسيطة مزدوجة.‬

İlki, basit bir UV ışığı kullanmak.

‫الطريقة الأولى ‬ ‫استخدام مصباح بالأشعة فوق البنفسجية.‬

Ve bu sadece basit bir gülümsemeydi

ببساطة سأبتسم،

Basit bir şey söylemek için buradayım --

أنا هنا لأقول شيئًا بسيطا...

Denecek kadar basit bir olay değildir

ليس من السهل قول ذلك

Keşke durum bu kadar basit olsaydı

أتمنى لو كان الوضع بهذه البساطة

Bu virüsün çözümü ise çok basit

الحل لهذا الفيروس بسيط للغاية

Ve bu sadece basit bir tanesi.

وهذا أمر بسيط.

Bu karalama aslında çok basit bir fonksiyon.

تلك الخربشة هي في الواقع دالة جدّ بسيطة.

Soru, çoğu zaman cümle kurmak kadar basit

والطلب يكون في أحيان كثيرة مثل قولك

Politikada ise tek bir basit anlatı var

وهناك في السياسة حبكة أساسية واحدة

Yani müzikal armoninin sırrı aslında basit oranlar:

وهكذا فإن سر الانسجام الموسيقي يكمن في النسب البسيطة:

Diğer programlardan farkı ise oldukça basit olması

الفرق من البرامج الأخرى هو أنه بسيط للغاية

Başta da dedim ya kullanışlı ve basit

قلت في البداية إما مفيدة وبسيطة

Ve bunun çözümünün aslında çok basit olup

والحل في هذا الأمر بسيط للغاية

İyi haber şu ki bunu sağlamak çok basit.

الجيد في الموضوع٬ هو أنه سهل الحل.

Pekâlâ, şu çengelli iğneden basit bir kanca yapacağım.

‫حسناً، سأصنع شصاً بسيطاً،‬ ‫من دبوس الأمان هذا.‬

Bu sıradaki sayı dizisi gibi basit de olabilir -

يمكنها أن تكون بسيطة كأن تصف العدد التالي في تتالي معين

Bir toplumu yok etmek istiyorsanız plan çok basit

الخطة بسيطة إذا كنت تريد تدمير المجتمع

O zaman birde şöyle bakalım, daha basit düşünelim

ثم دعونا نلقي نظرة عليها ، دعونا نفكر بشكل أبسط

Sadece korkulacak bir şey yok. Önlemi basit çünkü.

لا يوجد شيء تخاف منه. لأن الاحتياطات بسيطة.

Büyük olasılıkla basit bir kazaydı, ancak bazıları kendini

كان على الأرجح حادثًا بسيطًا ، على الرغم من أن البعض يعتقد أنه قتل نفسه

Şimdi ona söyleyemem. Artık o kadar basit değil.

لا أستطيع أن أخبرها، لم يعد الأمر بسيطًا.

En basit işler bile giderek daha zor gelmeye başladı.

حتى أبسط المهام والوظائف أصبحت أصعب بكثير.

Bu gezegenlerin yörüngeleri arasında pek çok basit oran var.

لذا فبإمكانكم أن تروا العديد من النسب البسيطة بين مدارات هذه الكواكب.

Ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

وتحويل عملية الصيد إلى رد فعل بسيط.

basit bir internet bağlantısında bile her şey çok net

كل شيء واضح للغاية ، حتى مع وجود اتصال بسيط بالإنترنت

Demek ki depremin bu kadar basit bir oluşumu var

هذا يعني أن الزلزال لديه مثل هذا التكوين البسيط

Ama toprak sadece basit bir karbon deposu da değil.

ومع ذلك الأرض ليست مجرد صندوق لحفظ الكربون.

İş oldukça basit görünüyordu, ama benim bir haftamı aldı.

بدى ذلك العمل سهلا جدا، لكني استغرقت فيه أسبوعا.

Peki ya daha çoğumuz bunun gibi hayat kurtarıcı fakat basit

ماذا لو صرنا كلنا نزور هذه المدارس

basit bir ortak haline getiriyor, ancak bugün genel olarak ekonominin

الثلاثين بالمئة فقط من الاقتصاد عموما وكل هذا يدعمه احتياطات

Bu kitap basit bir İngilizceyle yazılmış. Bu nedenle okuması kolaydır.

الكتاب مكتوب بإنجليزية بسيطة، لذا قراءته سهلة.

Neden olmaz? Çünkü yeterli miktarda su kütlesi yok bu kadar basit

لما لا؟ لأنه ليس هناك ما يكفي من المسطحات المائية ، الأمر بهذه البساطة

Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.

لم يلبث فاضل و أن علِم أنّ الإجابة على ذلك السّؤال لن يكون أمرا سهلا.

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.

ولكنه يزودنا بمعلومات بسيطة وموثوقة اذا اردنا الابحار عبر المحيطات

"Basit bir özel benden daha mutludur," diye şikayet etti Berthier, "Tüm bu iş yüzünden ölüyorum."

اشتكى برتييه: "الجندي البسيط هو أسعد مني ، أنا أتعرض لكل هذا العمل".

"Ne demek istiyorsun?" Dima sordu fakat geğirdi, zira o sessiz kalırsa, bu cümle çok basit olur.

سأل ديما: "ماذا تقصد؟"، لكنه تجشأ، لأنه لو بقي صامتًا لكانت هذه الجملة بسيطةً جدا.