Translation of "Çalışmak" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Çalışmak" in a sentence and their arabic translations:

Çalışmak, sıkı çalışmak,

إنه عمل، إنه عمل شاق بشكل جميل،

Çalışmak istemiyorum.

لا أريد العمل.

Çalışmak zorundayım.

عليّ أن أدرس.

Birlikte çalışmak zorundayız,

علينا أن نعمل معا

Görüntü yakalamaya çalışmak...

‫ومحاولة تصويرها، كان ذلك...‬

Arapça çalışmak istiyorum.

أود أن أتعلم العربية.

Japonca çalışmak zorundayım.

عليّ أن أدرس اليابانية.

Çalışmak zorunda değilsin.

ليس عليك أن تدرس.

Ve anlamaya çalışmak istiyor.

وينوي المحاولة.

O zor şartlarda çalışmak,

العمل تحت ظروف صعبة،

Işçilerin çalışmak zorunda kaldığı

كان على العمال أن يعملوا

O, hastanede çalışmak istiyor.

إنها تريد أن تعمل في المستشفى.

O, çalışmak zorunda değildir.

إنه لا يحتاج إلى أن يعمل.

Yaşadığımız sürece çalışmak zorundayız.

طالما أننا نعيش، علينا أن نعمل.

Çalışmak utanç verici değildir.

العمل ليس عار.

Doğru içerikte doğru insanlarla çalışmak,

حتى نقوم بتوصيل المحتوى الصحيح للأشخاص الصحيحة

Eğitimciler diğer harika eğitimcilerle çalışmak

المعلمون يريدون العمل مع معلمين عظماء آخرين

O bugün ders çalışmak istemiyor.

هو لا يريد الدراسة اليوم.

Gerçekten Boston'da çalışmak ister misin?

أحقاً تريد أن تعمل في بوسطن؟

Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

لا أريد أن أعمل في ظل هذه الظروف.

Zaten sen hiç çalışmak istemedin.

أنت لم تُرِِد أن تدرس أبداً على أي حال.

Ben çok çalışmak zorunda olacağım.

عليك العمل بجدّ.

İngilizce çalışmak istemelerinin sebebi o.

لهذا السّبب يريدون دراسة الإنجليزيّة.

Bu pozitif görüntü üzerinde çalışmak yerine,

التي يحافظ عليها الناس بشدة

Ama yine de anlamaya çalışmak istiyorum."

ولكني أنوي المحاولة."

Karakterlerimin gözünden o dünyada yaşamaya çalışmak

أحاول أن أعيش في العالم عبر عيون شخصياتي

Sadece günde 8 saat çalışmak istiyorlardı

أرادوا فقط العمل 8 ساعات في اليوم

Tom'un şu an çalışmak istediğini düşünmüyorum.

لا أظن أن توم بمزاج العمل حاليا.

Yaşamak için çalışın, çalışmak için yaşamayın.

اعمل من أجل العيش و لا تعش من أجل العمل.

Bu kadar çok çalışmak zorunda değilsiniz.

لا يجب عليك العمل بجد.

Ve sordum "Sizinle çalışmak için ne yapmalıyım?"

وسألتهم، "ما الذي علي القيام به لأحصل على عمل لديكم؟"

Bir arada buzulların sağlığını gözlemlemek için çalışmak,

العمل معًا لمراقبة صحة الأنهار الجليدية

Fiona için çalışmak üzere evimize gelen terapist

أقبلت إلينا أخصائية علاجية لكي تعالج ( فيونا).

Olan Mareşal Murat'la yakın çalışmak zorunda kaldı

وهو منافس لدود منذ الخلاف في مصر ، لكنهما وضعوا خلافاتهم جانبًا.

Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.

كان علي أن أكتب إنشاءا.

Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.

ذهبت إلى العديد من المتاجر للبحث عن الكتاب.

Sıkı çalışmak ve bir şeyde iyi olmak.

العمل بجد والتمكن من فعل شيء ما.

Tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

هو جمع جميع أصحاب المصلحة للعمل معا.

Burada inecek yer bulmaya çalışmak heyecan verici olacak.

‫سيكون هذا الأمر مثيراً،‬ ‫ سأحاول العثور على مكان للهبوط هنا.‬

Kapitalizmin övüncü bu. Çalışmak ve başkalarının parasıyla para kazanmak.

إنّه مجد الرأسمالية، أن تعمل وتجني النقود من أموال الناس.

Bu hipotezi kanıtlamaya çalışmak benim için bir takıntı olmuştu.

أصبحت مهووسة بمتابعة هذه الفرضية.

Tom, Cumalar hariç, çalışmak için her zaman kravat takar.

- فيما عدا أيام الجمعة، فإن توم دائماً ما يرتدي ربطة عنقٍ إلى العمل.
- توم دائما ما يرتدي ربطة عنق إلى العمل، فيما عدا يوم الجمعة.

- O çalışmak için çok yorgun.
- O çalışamayacak kadar çok yorgun.

لن يستطيع أن يدرس من شدة التعب.

Tom Fransızca çalışmak zorunda değil. Zaten onu oldukça iyi konuşabiliyor.

لا يحتاج توم إلى دراسة الفرنسية، فهو يستطيع تحدثها جيدا.

Genel konular hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmaya çalışmak zorundaydım.

و في التحدث مع بعض الرياضيين الحقيقيين حول الأشياء الجارية.

Kaliforniya'da, bir çocuk yuvasında çalışmak için erken çocukluk eğitimi almanız gerekir.

في ولاية كاليفورنيا، عليك دراسة تربية الأطفال الصّغار كي تعمل في روضة.

Bir aptala öğretmeye çalışmak ölü bir adam için tıbbi tedavi sağlamak gibidir.

المحاولة لتعليم أحمق كمثل توفير علاجٍ طبي لرجل ميت.

Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.

لم أرغب ببذل مزيد من الوقت لإقناع توم بدراسة الفرنسية.

Ama şunu yapabiliriz, bu göreve devam edip zehri canlı olarak bulmaya çalışmak için

‫أتعرف ماذا يمكننا أن نفعله؟ ‬ ‫يمكننا الاستمرار‬ ‫في المهمة ونحاول أن نعثر على السم الحي،‬