Translation of "Kaldığı" in English

0.013 sec.

Examples of using "Kaldığı" in a sentence and their english translations:

Işçilerin çalışmak zorunda kaldığı

workers had to work

Bu onun kaldığı tapınaktır.

This is the temple where he stays.

- Kaldığı yurtta yemekler çok iyi.
- Onun kaldığı yurtta yemekler çok iyi.

The food is very good in the dormitory where he lives.

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

In fact, there is fulfillment in striving,

Geç kaldığı için özür diledi.

She made an excuse for being late.

Geç kaldığı için onu suçlamamalısın.

You shouldn't blame him for being late.

Tom geç kaldığı için kovuldu.

Tom was fired for being late.

O geç kaldığı için kızdım.

- I was angry because he was late.
- I was angry because he came late.

Geç kaldığı için Tom'u azarladım.

I chewed Tom out for being late.

Bu Tom'un genellikle kaldığı otel.

This is the hotel where Tom usually stays.

Tom hayatta kaldığı için mutluyum.

I'm happy Tom survived that.

Tom hayatta kaldığı için şanslı.

Tom is lucky to have survived.

Kaldığı otelin hizmetinden memnun kalmadı.

He was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.

Kaldığı oteldeki hizmetten tatmin olmamıştı.

She was dissatisfied with the service at the hotel where she stayed.

Londra'da kaldığı sırada kuzenini ziyaret edecek.

During his stay in London, he is going to visit his cousin.

Geç kaldığı için ondan özür diledi.

He apologized to her for being late.

Otobüs geç kaldığı için taksiye bindim.

I took a taxi because the bus was late.

Onlardan kaç tanesinin hayatta kaldığı bilinmemektedir.

- It's not known how many of them survived.
- It isn't known how many of them survived.

Çok geç kaldığı için ona kızdım.

I was annoyed with him for being so late.

Otobüs geç kaldığı için, taksiye bindim.

As the bus was late, I took a taxi.

Geç kaldığı için bizden özür diledi.

- He made an apology to us for being late.
- He apologized to us for being late.

Tom geç kaldığı için özür diledi.

Tom made an excuse for being late.

Tom, geç kaldığı için oğlunu azarladı.

Tom scolded his son for being late.

O geç kaldığı için eve gittim.

I went home, because he was late.

Dodong geç kaldığı için Mario gidiyor.

Mario left because Dodong is late.

O onu geç kaldığı için azarladı.

She told him off for being late.

Sözlerin yetersiz kaldığı durumlarda müzik konuşur.

Where words fail, music speaks.

Geç kaldığı için Tom Mary'ye kızdı.

Tom got mad at Mary because she was late.

O kaldığı sürece ben mutlu olacağım.

As long as he stays, I will be happy.

Bu, Tom'un Bostonda iken kaldığı yer.

This is where Tom stays when he's in Boston.

O, geç kaldığı için onu eleştirdi.

She criticized him for being late.

Jim'in o gün evde kaldığı kesin.

It is certain that Jim stayed at home that day.

Geç kaldığı için ona özür diledi.

She apologized to him for being late.

O, geç kaldığı için onu azarladı.

She scolded him for being late.

Tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.

Tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.

Tom geç kaldığı için kendine kızmıştı.

Tom was angry with himself for being late.

Tom, Boston'da kaldığı sırada hayatını kaybetti.

Tom died during his stay in Boston.

Besin maddesi dışarıda kaldığı sürece burada kalın.

Stay here for as long as the food supply holds out.

Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.

I didn't feel like scolding her for being late.

Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

As my watch was slow, I missed the special express.

Otobüs geç kaldığı için, bir taksiye bindim.

Since the bus was late, I took a taxi.

Tom geç kaldığı için bize özür diledi.

Tom apologized to us for being late.

Sadece tesadüfen Boston'da Tom'un kaldığı aynı oteldeydim.

I just happened to be in Boston at the same hotel where Tom was staying.

Burası Tom ve Mary'nin balayında kaldığı yerdir.

This is where Tom and Mary stayed on their honeymoon.

Tom treninin geç kaldığı hakkında Mary'yi bilgilendirdi.

Tom informed Mary that his train was late.

Tom Mary'ye geç kaldığı için özür diledi.

Tom apologized to Mary for being late.

Işleri kaldığı yerden devam ettirmeye yardımcı olabilirim.

I can help get the ball rolling.

Tom'un kaldığı kadar uzun kalmama gerek yoktu.

I didn't need to stay as long as Tom did.

Öğretmenimiz geç kaldığı için bizden özür diledi.

Our teacher apologized to us for being late.

Tarım endüstrisinin bugün karşı karşıya kaldığı bir sorun.

are the challenges facing the agricultural industry today.

İnsanların evde yerimi doldurmak zorunda kaldığı zamanlar oldu

There were times that people had to pick up the slack for me at home,

Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.

Tom neden geç kaldığı hakkında bir şey söylemedi.

Tom didn't say anything about why he was late.

Bu, bu ay Tom'un geç kaldığı üçüncü kez.

This is the third time this month that Tom has been late.

Annesi akşam yemeğine geç kaldığı için onu azarladı.

Her mother scolded her for being late for supper.

Yatakta kaldığı yedi ay boyunca bacak kasları köreldi.

The muscles in his legs had atrophied during the seven months he was bedridden.

Tom işe geç kaldığı için patronu tarafından azarlandı.

Tom was scolded by his boss getting to work late.

Ben Tom'un kaldığı kadar uzun süre kalmak istemedim.

I didn't want to stay as long as Tom did.

Tren geç kaldığı için şanslıydım. Yoksa onu kaçırırdım.

- I was lucky that the train was late. Otherwise I would have missed it.
- I was lucky the train was late. Otherwise, I would've missed it.
- I was lucky that the train was late. Otherwise I would've missed it.

Bunda ne kadar ışık kaldığı konusunda endişeliyim. Hayır, olamaz.

I'm worried how much light there is left in this. No, no, no, no, no, no, no.

Tom, Mary'nin söylemek zorunda kaldığı hiçbir şeyi dinlemeyeceğini biliyordu.

Tom knew Mary wouldn't listen to anything he had to say.

Tom böyle erken gitmek zorunda kaldığı için özür dilerim.

- I'm sorry Tom had to leave so early.
- I'm sorry that Tom had to leave so early.

Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

He resumed his work after a short break.

Aydınlanma, insanın kendi kendine maruz kaldığı olgunlaşmamışlıktan ortaya çıkmasıdır.

- Enlightenment is man's leaving his self-imposed immaturity.
- Enlightenment is man's emergence from his self-incurred immaturity.

Tom her zaman geç kaldığı için bir üne sahiptir.

Tom has a reputation for always being late.

Tom bu kadar geç kaldığı için Mary'den özür diledi.

Tom apologized to Mary for being so late.

Orada Tom'un kaldığı kadar uzun süre kalmak zorunda değilim.

I didn't have to stay as long as Tom did.

Tren geç kaldığı için şanslıydım. Aksi takdirde onu kaçırırdım.

- I was lucky that the train was late. Otherwise I would have missed it.
- I was lucky the train was late. Otherwise, I would've missed it.
- I was lucky that the train was late. Otherwise I would've missed it.

- Geç kaldığı için bir bahane buldu.
- Gecikmesine bir bahane uydurdu.

He invented an excuse for being late.

Otobüs geç kaldığı için uzun süre yağmurda beklemek zorunda kaldık.

Since the bus was late, we had to wait in the rain a long time.

Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.

He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.

Tom Mary'ye bütün gece boyunca dışarda kaldığı için fırça attı.

Tom chewed Mary out for staying out all night long.

Bu, bu ülkenin karşı karşıya kaldığı en ciddi sorunlardan biridir.

This is one of the most serious problems facing this country.

O bu ülkenin karşı karşıya kaldığı en ciddi sorunlardan biridir.

That is one of the most serious problems facing this country.

Bu, bu ülkenin karşı karşıya kaldığı en ciddi problemlerden biridir.

It is one of the most serious problems facing this country.

- Sözlerin yetersiz kaldığı durumlarda müzik konuşur.
- Sözün bittiği yerde müzik konuşur.

Where words fail, music speaks.

Jack'in antrenörü eğitime geç kaldığı için onu bankta tutmaya karar verdi.

Jack’s coach decided to keep him on the bench for being late to training.

Tom okula geç kaldığı için her zaman aynı eski bahaneyi verir.

Tom always gives the same old excuse for being late for school.

Tom'un Boston'da ne kadar kaldığı hakkında herhangi bir bilgin var mı?

Do you have any idea how long Tom stayed in Boston?

Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.

New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.

Üçüncü çeyrekte oynamak için üç dakika kaldığı için, yıldırımdan dolayı oyun durduruldu.

With five minutes left to play in the third quarter, the game was stopped because of lightning.

- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

- He continued his work after a short break.
- He resumed his work after a short break.

Çin'de ve yurt dışında hayvanat bahçelerinde yetiştirilen birkaç tane ile birlikte, sadece birkaç yüz pandanın kaldığı tahmin edilmektedir.

It is estimated that only a few hundred pandas remain, with a small number of them being raised in zoos in China and abroad.

- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesinde muhatap olduğu her on sürücüden beşi sarhoştur.
- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesi uğraşmak zorunda kaldığı her on sürücüden beşi alkollüdür.

Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk.