Translation of "Vivía" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Vivía" in a sentence and their turkish translations:

- Yo vivía en Roma.
- Vivía en Roma.

Ben Roma'da yaşadım.

Vivía para hacer.

ve ben çizim yapmak için yaşıyordum.

Vivía con Tenzing.

Beni bir yere bırakmadı.

Vivía en Boston.

Boston'da yaşardım.

Tom vivía ahí.

Tom orada yaşadı.

Vivía en Australia.

Avustralya'da yaşardım.

- Ella le preguntó dónde vivía.
- Le preguntó dónde vivía.

- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.

- Mi abuela vivía con nosotros.
- Mi abuela vivía con nosotras.

Büyükannem bizimle yaşadı..

- ¿Tom vivía en Boston?
- ¿Es en Boston donde vivía Tom?

Tom Boston'da mıydı?

Vivía ahí él solo.

O, orada yalnız yaşadı.

- Él le preguntó a ella dónde vivía.
- Él le preguntó dónde vivía.

Ona nerede yaşadığını sordu.

Me preguntó dónde vivía ella.

O, bana onun nerede yaşadığını sordu.

Tom vio dónde vivía Mary.

Tom, Mary'nin nerede yaşadığını gördü.

La gente vivía en poblados.

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

El anciano vivía allí solo.

Yaşlı adam orada tek başına yaşadı.

Mi abuela vivía con nosotros.

Büyükannem bizimle yaşadı..

Tom sabía dónde vivía Mary.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.

La niñita vivía en Brasil.

Küçük kız Brezilya'da yaşadı.

Él vivía con su tía.

O, teyzesi ile yaşıyordu.

Tom vivía en una caravana.

Tom römorkta yaşıyordu.

Tal vez cuando vivía en Boston,

Şimdi, belki, eskiden Boston'da yaşarken,

Mi familia vivía en una cabaña.

Ailem bir kulübede yaşıyordu.

Bell vivía antes en Londres, ¿no?

Bell Londra'da yaşardı, değil mi?

De niño, Bob vivía en Boston.

Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.

Mi tío vivía una vida feliz.

Amcam mutlu bir hayat yaşadı.

Él vivía solo en el bosque.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Él vivía allá por sí solo.

O orada tamamen yalnız yaşıyordu.

Vivía en Boston cuando era niño.

Bir çocukken Boston'da yaşadım.

Esta es la casa donde vivía.

Burası onun yaşadığı ev.

No sabía que Tom vivía aquí.

Tom'un burada yaşadığını bilmiyordum.

Tom vivía solo con su perro.

Tom köpeği ile yalnız yaşadı.

Tomás no me dijo donde vivía.

Tom bana nerede yaşadığını söylemedi.

Tomás me preguntó dónde vivía María.

Tom bana Mary'nin nerede yaşadığını sordu.

Tom nunca me dijo donde vivía.

Tom nerede yaşadığını bana hiç söylemedi.

Tom vivía aquí hace tres años.

Tom üç yıl önce burada yaşadı.

- Por entonces vivía solo en la casa.
- Por aquel entonces vivía solo en la casa.

O günlerde, o, evde tek başına yaşıyordu.

Ella vivía al lado de nuestra casa.

O bizim bitişikte yaşadı.

Un rey vivía en un viejo castillo.

Kral, eski kale de yaşadı.

Vivía en una ciudad cerca de aquí.

O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.

- Él antes vivía aquí.
- Solía vivir aquí.

O burada yaşardı.

La Policía averiguó dónde vivía el criminal.

- Polis suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
- Polis sabıkalının nerede olduğunu buldu.

Aquella es la casa donde vivía él.

O, onun yaşadığı evdir.

Él vivía al lado de su tío.

O amcasına bitişik yaşadı.

En un viejo castillo vivía un rey.

Kral eski bir kalede yaşardı.

Tom vivía en Boston hace tres años.

Tom üç yıl önce Boston'da yaşadı.

El año pasado vivía en Sanda City.

Geçen yıl Sanda City'de yaşadım.

Tenía un primo que vivía en Boston.

Boston'da yaşayan bir kuzenim vardı.

No sabía que tu madre vivía contigo.

Annenin seninle yaşadığını bilmiyordum.

Él me preguntó dónde vivía mi tío.

O bana amcamın nerede yaşadığı sordu.

- Esta es la casa donde yo vivía de niño.
- Ésta es la casa donde vivía de pequeño.

Çocukken yaşadığım ev burası.

El ermitaño vivía en una cabaña de madera.

Keşiş ahşap bir kulübede yaşıyordu.

- Le pregunté dónde vivía.
- Le pregunté dónde vive.

Ona nerede yaşadığını sordum.

Por aquel entonces allí vivía una tribu salvaje.

O günlerde orada vahşi bir kabile yaşadı.

Por aquel tiempo nadie vivía en la isla.

O zaman adada kimse yaşamadı.

- ¿Viviste aquí?
- ¿Has vivido aquí?
- ¿Usted vivía aquí?

Burada yaşadın mı?

Era pobre y vivía en una pequeña cabaña.

O, yoksuldu ve küçük bir kabinde yaşardı.

Tomás vivía en una pequeña aldea de pescadores.

Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.

- Bin vivía en Singapur.
- Bin vivió en Singapur.

Bin Singapurda yaşadı.

Esta es la casa en la que vivía.

İşte onun yaşadığı ev.

Cuando tenía tu edad yo vivía en Boston.

Senin yaşındayken Boston'da yaşadım.

Cuando vivía en Londres trabajaba en un banco.

Londra'da yaşadığımda bir bankada çalışırdım.

Él vivía en Londres cuando comenzó la guerra.

Savaş başladığında Londra'da yaşıyordu.

Tom vivía en un sector interesante de Boston.

Tom Boston'un ilginç bir bölümünde yaşadı.

Tom le preguntó a Mary dónde vivía John.

Tom Mary'ye John'un nerede yaşadığını sordu.

Tom vivía en un departamento de un dormitorio.

Tom tek yatak odalı bir apartmanda yaşadı.

- Él vivía enajenado de todos los problemas de nuestra familia.
- Él vivía separado de todos los problemas de nuestra familia.

Ailemizin tüm sorunlarından ayrı yaşıyordu.

Vivía en Perth y le encantaba andar en patineta.

Perth'te yaşıyor ve kaykay yapmayı seviyordu.

A menudo visitaba el museo cuando vivía en Kioto.

Kyoto'da yaşadığım zamanlarda,müzeyi sıklıkla ziyaret ederim.

Naoki era pobre y vivía en una pequeña cabaña.

Naoki yoksuldu ve küçük bir kulübede yaşıyordu.

Hace tres años, el señor Smith vivía en Kioto.

Bay Smith üç yıl önce Kyoto'da yaşadı.

Él vivía en una casa de estilo típicamente japonesa.

O, tipik bir Japon sitili evde yaşadı.

Conectado a las máquinas que estaban monitorizando si él vivía.

parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

El hombre mayor vivía en el apartamento de tres habitaciones.

Yaşlı adam üç odalı bir apartmanda yaşıyordu.

Tom le preguntó a Mary si conocía dónde vivía John.

Tom Mary'ye John'un nerede yaşadığını bilip bilmediğini sordu.

Hace mucho, mucho tiempo, vivía en un pueblo un anciano.

Uzun zaman önce köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış.

Tom prefiere este lugar al otro en el que vivía.

Tom bu yeri eskiden yaşadığı yerden daha çok seviyor.

Antes vivía en Sao Paulo, pero ahora estoy en Río.

Ben daha önce Sao Paulo'da yaşadım ama şimdi Rio'da yaşıyorum.

Cuando vivía en Roma, tomaba el metro todos los días.

Ben Roma'da yaşarken, her gün metroya bindim.

- Tom vivía antes en Boston.
- Tom solía vivir en Boston.

Tom Boston'da yaşardı.

Tango vivía con un niño pequeño en un pequeño pueblo.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

La tátara-tátara-tátara-abuela de Tom vivía en Escocia.

Tom'un büyükbüyükannesinin annesi İskoçya'da yaşamış.

Él vivía separado de todos los problemas de nuestra familia.

Ailemizin tüm sorunlarından ayrı yaşıyordu.

Hablábamos de cómo vivía la gente y de cómo se relacionaba,

İnsanların nasıl yaşadığı ve birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarıyla

La señora mayor vivía sola en un apartamento de tres habitaciones.

Yaşlı bayan tek başına üç odalı bir dairede yaşadı.

La gente de la antigüedad vivía en contacto con la naturaleza.

- Eski insanlar doğaya yakın yaşadı.
- Eski insanlar doğayla iç içe yaşıyordu.

Ella lo siguió hasta su casa para averiguar en dónde vivía.

Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.

Polizei era un carroñero que vivía en Alemania esta vez Kemal Sunal

polizei almanyada yaşayan bir çöpçüydü bu sefer Kemal Sunal

Tom dijo que quería mudarse a Boston porque era donde vivía Mary.

Tom Mary'nin yaşadığı yer olduğu için Boston'a taşınmak istedi.

Ella le preguntó dónde vivía, pero él era demasiado listo para decírselo.

O ona nerede yaşadığını sordu fakat o söylemeyecek kadar çok akıllıydı.

Tom le preguntó a Mary dónde vivía, pero ella no quería decírselo.

Tom Mary'ye nerede yaşadığını sordu fakat o ona söylemedi.

- Aquella es la casa donde vivía él.
- Aquella es la casa donde vive él.
- Aquella es la casa donde vivía ella.
- Aquella es la casa donde vive ella.

O, onun yaşadığı evdir.

Hace mucho tiempo, vivía un sastre que tenía tres hijos, pero solo una cabra.

Uzun zaman önce, orada üç oğlu ve sadece bir keçisi olan bir terzi yaşadı.